CHP Burdur Milletvekili İzzet Akbulut, Burdur Gölü’nün kuruması ve beraberinde gelen ekolojik kriz ile birlikte kuraklık sorununun araştırılması, göl seviyesindeki gerilemenin nedenlerinin tespiti ve bu sorunlara yönelik alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi sundu. CHP’li Akbulut, araştırma önergesinde “Gölün çevresinde bulunan sanayi bölgelerinin atıklarını bir zamanlar göle doğrudan deşarj ettiği göz önünde bulundurulursa çekilen alanlardaki tozlaşmanın bir halk sağlığı sorunu olarak görülmesi kaçınılmazdır. Göl, bir zamanlar çevresindeki tüm yerleşim yerlerini ılıman bir iklimde tutarken, gölün çekilmesiyle beraber gün geçtikçe iklim daha da sertleşmekte ve buna bağlı olarak tarımsal verim de düşerek ürün rekoltesi olumsuz etkilenmektedir” ifadelerini kullandı.
İzzet Akbulut, Burdur Gölü’nün kuruması ve beraberinde gelen ekolojik kriz ile birlikte kuraklık sorununun araştırılması, göl seviyesindeki gerilemenin nedenlerinin tespiti ve bu sorunlara yönelik alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla TBMM Başkanlığına araştırma önergesi verdi.
Uzun vadeli ve planlı bir su yönetimiyle beraber sürdürülebilir bir ekosistem yapısı üzerinde çalışma yapmayı kaçınılmaz kıldığını belirten CHP’li Akbulut, şunları kaydetti:
“Araştırma önergemizin gerekçesinde de belirttiğimiz üzere, dünya genelinde küresel iklim değişikliği olarak da adlandırılan yağış rejimlerinin değişmesi, marjinal hava olaylarının artışı, insan etkisine de bağlı olarak kaynakların doğru kullanılmayışı gibi sebeplerle gerek temiz su kaynaklarının doğru kullanılmayışı gerekse yer üstü ve yer altı kaynaklarının bilinçsizce tahrip edilmesi neticesinde iklim krizi başka bir boyuta evrilmiş ve toplum yaşamı üzerinde negatif bir baskı oluşturmaya başlamıştır. Her geçen yıl daha da artan sıcaklıklar ve kuraklık tarım alanlarının verimsizleşmesine ve boş kalmasına sebep olmakta, birbirleriyle etkileşim halkalarını koparıp doğal yaşamı ve insan hayatını tehdit eder düzeye ulaşmış bulunmaktadır. Tüm bu süreçler, uzun vadeli ve planlı bir su yönetimiyle beraber sürdürülebilir bir ekosistem yapısı üzerinde çalışma yapmayı kaçınılmaz kılınmaktadır.”
SANAYİ ATIKLARI HALK SAĞLIĞI SORUNUNA NEDEN OLABİLİR
Burdur Gölü’nün Türkiye’nin 7’nci büyük gölü olduğunu bildiren Akbulut, su seviyesinin en yüksek düzeye ulaştığı 1970 yılında hacmi 7 bin 426 hektometreküpken, bugün bu seviyenin neredeyse yarı yarıya düşüşle 3 bin 952 hektometreküpe gerilediğine dikkat çekti. Akbulut, “Gölün çevresinde bulunan sanayi bölgelerinin atıklarını bir zamanlar göle doğrudan deşarj ettiği göz önünde bulundurulursa çekilen alanlardaki tozlaşmanın bir halk sağlığı sorunu olarak görülmesi kaçınılmazdır. Göl, bir zamanlar çevresindeki tüm yerleşim yerlerini ılıman bir iklimde tutarken, gölün çekilmesiyle beraber gün geçtikçe iklim daha da sertleşmekte ve buna bağlı olarak tarımsal verim de düşerek ürün rekoltesi olumsuz etkilenmektedir” ifadelerini kullandı.
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SU POLİTİKASI OLUŞTURULMASINA MUHTAÇTIR
Geçmişte turistik gezilerin yapıldığı iskelenin artık göle çok uzakta kaldığını bildiren Akbulut, şunları kaydetti:
“Göçmen kuşların en büyük istasyonlarından birisi olan Burdur Gölü, çevresindeki yaban hayatını da kapsayacak şekilde topyekün yok olmaktadır. Dünyada sadece Burdur Gölü’nde bulunan endemik bir tür olan Burduricus dişli sazancığının da nesli tükenmek üzeredir. Dünyada ve ülkemizde fotoğraf sanatçılarının uğrak yeri olan ve gün batımını izlemek için birçok ziyaretçi çekerek turizm üzerinde önemli bir etkisi bulunan Burdur Gölü, sürdürülebilir bir su politikası oluşturulmasına muhtaçtır.
Gerek bölgedeki ekosistemin daha fazla zarar görmeden korunabilmesi gerekse Burdur Gölü’nün çevresel, bölgesel ve turistik öneminin uzun vadeli planlarla korunabilmesi için ilgili önlemlerin acil alınması gerekiyor. Göl havzasındaki doğal yaşamın korunması, tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve çekilen alanlardaki tozlaşmadan kaynaklı insan sağlığını tehdit eden yönlerine çözüm bulunması ivedidir.”
KAYNAK: ANKA