CHP Niğde Milletvekili ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM’de tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlarla ilgili basın toplantısı düzenledi. Gürer, yılbaşından bu yana karkas kesim fiyatlarında yaşanan artışa dikkat çekerek, et fiyatlarının artış nedenlerini ve iktidarın bu konudaki planlamadan ve öngörüden uzak politikaları olduğunu ifade etti.
Gürer, et ve süt ile ilgili sorunların artmasının iktidarın bu konudaki vurdumduymazlığıyla ilgili olduğunu belirterek “Çünkü son 5 yılda bu sürecin ortaya çıkacağını birden çok kere dile getirdik, ifade ettik. Veriler sağlıklı değil ve ülkemiz ithalata dayalı bir politika nedeniyle tarımda sıkıntı yaşıyor. Bakınız, ülkemiz TÜİK verilerine göre büyükbaş, küçükbaş hayvan yanı sıra at, merkep, katır, deve dahil olmak üzere 73 milyon 472 bin baş hayvan varlığından söz ediliyor. Bu verilere göre Türkiye’deki hayvan varlığının diğer kurumlarda rakamları incelendiğinde karşınıza farklı farklı sonuçlar çıkıyor. Şu anda büyükbaş hayvan, küçükbaş hayvan varlığında dahil sayısal sorunlar var” dedi.
Gürer şunları söyledi:
“VERİLERDEKİ RAKAMLARLA GERÇEK ÖRTÜŞMÜYOR”
“Türkiye, ilk 10 ayda 682 bin 331 baş hayvan ithal etmiş, verilen para 864 milyon dolar. Et ithalatımız ise aynı dönemde 26 bin 954 ton olarak gerçekleşmiş, 181 milyon dolar da et için yurt dışına para ödemişiz. Peki, bu yıl durum ne diye baktığımızda ilk iki ayda 89 bin 605 baş hayvan ithalatı gerçekleşmiş, ithalata ödenen para 129 milyon 567 bin 236 dolar. Yani, kendi besicimizin, üreticimizin hayvan varlığının yeterli olduğu süreçte, yurt dışından hayvan ithal etmemiz, hayvan açığımız olduğunun göstergesi. Verilerdeki rakamlarla gerçek örtüşmüyor. Geçen yıl 650 bin ilk 10 ayda hayvan ithal eden anlayış, bu yıl da 600 bin hayvan ithal edeceğini açıklamış durumda. Bu rakamlar da dikkate alındığında, verilerdeki yanlışlıkların bu şekilde kapatılmaya çalışıldığı da görülüyor.”
Gürer, yılbaşından bu yana kesimhanelerden alınan haftalık raporların ışığında Et ve Süt Kurumu hariç kesim fiyatlarında önemli ölçüde artış yaşandığına dikkat çekti. Gürer, etin raf fiyatlarının da markete ve şehre göre farklılık gösterdiğini belirterek “Kesimhane çıkışı belli, borsa fiyatı belli, ama marketlerin uyguladığı fiyat da farklılıklar. Et fiyatları bazı marketlerde dana kıyma 470 lira, dana pirzola 840 lira, kuzu kol 610 lira, kuzu kuşbaşı 790 lira. Kendim gittim kasaba, pirzolanın fiyatını sordum, kilosunun bin 200 liradan işlem gördüğünü söyledi. Yani, her gün de fiyat değişiyor, kente göre değişiyor, markete göre değişiyor, satıldığı yerdeki kasabın durumuna göre değişiyor. Öyle olunca, emekli aldığı maaşla zaten eti göremiyor, dar gelirli de etten uzaklaşıyor. Kasaplarda şikayetçi, marketlerde şikayetçi, hayvancılık yapan da şikayetçi, aracılarla ithalatçıların dışında dert yanmayan da yok. Bu işi bu iktidar nasıl başarıyor? Bu da ayrıca düşünülmesi gereken bir durum” diye konuştu.
2020 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı vekalet yoluyla kurban kesim bedelini 975 lira olarak açıkladığını hatırlatan Gürer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“2020 YILINDAKİ 975 LİRA OLAN VEKALET YOLUYLA KESİM ÜCRETİYLE BUGÜN 1 KİLO PİRZOLA ALINAMAZ HALE GELDİ”
“Bugün, bu fiyata 1 kilo et alınıyor. 2020’den 2024’e, 4 yılda koyun fiyatına vatandaşlardan bir kilo et alabilir hale gelmişse, burada uygulanan politikaların yanlışlığı açık ve net olarak ortaya çıkıyor. Onun için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı bu konuda oturup çalışmalı. Nasıl olur da 2020 yılında 1 adet koyun 975 lira vekalet yoluyla kesim ücreti açıklanırken, bugün bu fiyata 1 kilo pirzola alınamaz hale geldi, bunun düşünülmesi gerekir. Bu süreç doğru bir süreç değildir, doğru yönetilmiyor. Yalnızca sözle yaşanan sorunların ortadan kalkması mümkün değil, çözüm hayvancılık giderinin yüzde 70’ini oluşturduğundan mutlak suretle yem sübvanse edilmeli, çiftçi desteklenmeli. Yoncada samanda arpada, süt yemindeki artışlar bu işin sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. Üretici kazanamıyor, tüketici pahalı ürün alıyor. Ve ne yazık ki, protein dediğimiz olgudan da toplumda, başta çocuklar olmak üzere, alım gücü olmadığı için uzaklaşılıyor. Bunun bir an önce çözüme kavuşturulması gerekir.”
Gürer, Ulusal Süt Konseyi’nin açıkladığı çiğ süt fiyatının da üreticiyi memnun etmediğini söyledi. Gürer, “Yüzde 8,5’lik bir artık üreticinin hayvanını kesime göndermesine neden olacak. Bunun önlenmesi siyasi iktidarın elindeyken, geçmiş yıllarda yapılan yanlışlarla bu önlenmedi ve sorun devam ediyor. Şimdi 1 litre sütün maliyeti 16 lira civarındayken, verilen yeni fiyat üreticiyi mutlu etmediği gibi, sütün elde edilmesi için cumartesi, pazarı, bayramı tatili hiçbir olanağı olmayan çünkü sürekli hayvanla haşır neşir olan üretici ağır giderleriyle birlikte yaşadığı mağduriyette bu sütten para kazanamazsa işi bırakıyor” dedi.
Gürer, bir bardak çaya 38 lira ödediğini de ifade ederek “Bir bardak çayın fiyatı 38 lira olduğu yerde, bugün 1 litre sütün fiyatı, üreticiye tatmin edecek bir fiyat olmaktan uzak, 14 lira 65 kuruşun üzerine çiğ süt dilim desteği verilerek bunları mağduriyeti kısmen önlenebilir. 16 liranın altındaki bir fiyat da besicilik ve süt inekçiliği yapanı bu işten soğutur” diye konuştu.
KAYNAK: ANKA