CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, artan maliyetler ve düşük ürün fiyatlarının hayvancılığın sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini belirterek, “Yem fiyatları koşuyor. Süt fiyatı baskılanıyor. Süt inekleri için tehlike çanları çalıyor” dedi. Niğde Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Bilgehan Güney de, “Bir sakız 35 lira, bizim süt 12 lira. Bir sakız alabilmek için 3,5 litre süt satmamız gerekiyor. Bu adalet mi? Bu durum gerçekten utanç verici” diye konuştu.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğde Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Bilgehan Güney ile birliğe ait işletmede hayvancılıkta yaşanan sorunları konuştu. Gürer, birliğe ait ahırda yaptığı açıklamada, artan maliyetler ve düşük ürün fiyatlarının hayvancılığın sürdürülebilirliğini tehdit ettiğini vurguladı. Özellikle süt fiyatlarının mevcut maliyetleri karşılamaktan uzak olduğunu belirten Gürer, yem fiyatlarının sübvanse edilmemesi durumunda hayvancılık sektörünün ciddi bir krize sürükleneceğini ifade etti.
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Bilgehan Güney de bölgede hayvancılık yapanların karşılaştığı zorlukları dile getirdi.
Güney, İç Anadolu Bölgesi’nin hayvancılık açısından kritik bir bölge olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu bölgedeki vatandaşların çoğu geçimini hayvancılıkla sağlıyor. Ancak şu anda süt fiyatları çiftçiyi kurtarmıyor. Ulusal Süt Konseyi’nin 14 lira 65 kuruş olarak açıkladığı fiyat uygulanmıyor. Belli firmalar, üreticinin sütünü 12 liraya alıyor. Yem fiyatları ise 50 kg süt yemi 560 ila 600 TL arasında değişiyor. Bu şartlar altında hayvancılıkla uğraşan çiftçiler zarar ediyor. Biz Damızlık Birliği olarak çiftçilerimizi desteklemek için gebe düve getiriyoruz ve bu hayvanları cüzi fiyatlarla satmaya çalışıyoruz. Amacımız hayvancılığa yönlendirmek ve teşvik etmek. Ancak şu an bir durgunluk var, çünkü talep yok. Sütün para etmemesi ve maliyetlerin yüksek olması yüzünden hayvanlarımız elde kalıyor.”
Güney, daha önce her ayın 30’unda 60 gebe düve getirdiklerini ve kısa sürede bu hayvanların tamamının satıldığını belirterek, “2-3 tır 6 aylık, 7 aylık düve getiriyoruz. Vatandaşla biz bunları 30 gün içinde tüketiyorduk, şu anda bakın 60 tane getirdik, 2 aydır inanın tıkandık. Çünkü talep yok. Talep olmamasının sebebi de sütün para etmemesi, maliyetlerin yüksek olması. Çiftçiler bu şartlarda hayvan alamıyor” diye konuştu.
SÜT ÜRETİCİSİNİN, HAYVANCILIĞI SÜRDÜREBİLMESİ İÇİN 1 LİTRE SÜT SATIP 1,3 KG YEM ALABİLMESİ GEREKİYOR
Gürer, ziyareti sırasında, Ulusal Süt Konseyi’nin süt fiyatlarını 14 lira 65 kuruş olarak açıklamasına rağmen, bölgedeki üreticilerin sütlerini 12 liradan satması sorun yarattığı belirtti. Farklı ilçe ve köy, kasaba da sorunu ahırda, işletmede yerinde gözlendiğini ve giderek sıkıntılı sürecin derinleştiğini söyledi. Gürer, “Üreticiler hem süt hem et için hayvan yetiştiriyorlar ama süt fiyatları üreticiyi kurtarmıyor. Ulusal Süt Konseyi’nin 14 lira 65 kuruş olarak açıkladığı fiyat, bölgemizde küçük aile işletmelerinde 12 lira civarında şekilleniyor. Bu durumda üretici gerçek anlamda mağdur oluyor” değerlendirmesini yaptı.
Süt üretiminde maliyetlerin hızla arttığını ifade eden Ömer Fethi Gürer, “Süt üreticisinin, hayvancılığı sürdürebilmesi için 1 litre süt satıp 1,5 kg yem alabilmesi gerekiyor. Ancak şu anki şartlarda, 1 litre süt satıldığında üretici yalnızca 790 gram yem alabiliyor. 50 kilogramlık yemin fiyatı ise 600 liraya kadar çıkmış durumda. Böyle giderse hayvancılığın sürdürülebilmesi mümkün değil” diyerek bu durumun acilen düzeltilmesi gerektiğine dikkat çekti. Gürer, “Üretici ile konuştuğumuzda çözüm olarak süt fiyatının maliyetler dikkate alınarak en az 17 lira olması gerektiğini söylüyorlar” dedi.
HAYVANCILIĞIN GERİLEMESİ, TÜKETİCİNİN PROTEİNE ERİŞİMİNDE DE SORUNLAR YARATACAK
Gürer, çiğ süt fiyatları ile ilgili yaşanan çelişkiye de dikkat çekerek, “En çok şikayet aldığımız konulardan biri de bu; ‘Siz diyorsunuz ki süt para etmiyor, ama biz markette sütü 40 liradan alıyoruz’ diyorlar. Böyle olunca tüketici süte erişemiyor, üretici ise para kazanamıyor. Sanayici sütü düşük fiyattan alıyor, üretici emeğinin karşılığını alamıyor. Bu durum talep düşüşüne ve hayvancılığın gerilemesine yol açıyor. Raftaki ürün fiyatı artıyor, hem besici hem süt inekçiliği yapan hem de tüketici aynı anda mağdur oluyor” dedi.
Gürer ayrıca tarımın siyaset üstü olduğuna ve hayvancılıkta yaşanan daralmanın daha geniş çapta sorunlara yol açacağına da dikkat çekerek, “Hayvancılığın gerilemesi, tüketicinin proteine erişiminde de sorunlar yaratacak. Süt fiyatları ve maliyetlerle ilgili her sorun, et ve süt ürünlerine de yansıyacak. Bu da peynir ve et gibi ürünlerin fiyatlarında da artışa neden olacak” diye konuştu.
DESTEKLER ARTIRILMALI VE YEM SÜBVANSE EDİLEREK YEM FİYATLARINDA GEREKLİ DÜŞÜŞ SAĞLANMALI
CHP’li Gürer, hayvancılığın sürdürülebilirliği için yapılması gerekenlere de değindi. Gürer şöyle devam etti:
“Bu konuda yapılması gereken; destekler artırılmalı ve yem sübvanse edilerek yem fiyatlarında gerekli düşüş sağlanmalı. İthal yem yerine yerli yemle soruna çözüm üretilmeli. Yurt dışına bağımlı olursak döviz oynadıkça yem fiyatı da artacak. Şimdi döviz sabit ama yem fiyatı yine artıyor. Böyle olunca hayvancılık yapanlar ellerindeki hayvanları kesime gönderiyor. Bir süre fazla hayvan kesime gidince etin fiyatı düşecek ama süreç içinde et fiyatı da yükselecek. Şu anda kesimhanelerde kesim yapılmıyor. Bu nedenle yapılması gereken, hayvancılıkta doğru bir politika uygulanıp yem fiyatlarının sübvanse edilmesidir. Eğer yem fiyatı düşmezse hayvancılığın geleceği sorunlu, çünkü bu hayvanların giderlerinin yüzde yetmişi yem masrafına dayanıyor. Bunun yanında ahır gideri, veteriner gideri, aşısı gibi masraflar da hayvancılıkta önemli maliyet kalemleri. Niğde bölgesinde 1 ila 10 hayvanı olan küçük işletmeler, çiftçilik yapıp karma yemini kendi üretmiyorsa hayvancılığı sürdüremiyor ve ahırları boşalmış durumda.”
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Güney, et piyasasında da sorunlar yaşandığını belirtti. Güney, “Son dönemde et fiyatları bir buçuk, iki aydır sabit kaldı. Eğer et fiyatı yükselseydi, inanın üreticiler ellerindeki hayvanlarını kestirecekti. İyi ki et piyasası düştü, denge sağlandı yoksa hayvan kalmayacaktı. Çünkü üretmek çok zor. Gördüğünüz hayvanlar gebe düveler. Bu hayvanların bu pozisyona gelmesi 25-30 ay sürüyor. Bu hayvanlar iki buçuk ay sonra doğum yapacak. Biz bunları getiriyoruz, Damızlık Birliği olarak, bu işe hevesli olanlarla hayvancılığı teşvik ediyoruz. Bizim işimiz bu. Ancak gördüğünüz gibi hayvanlar satışı bekliyor, çünkü talep yok. Talep olmamasının sebebi de sütün para etmemesi. Daha önce gebe ineklere talep vardı, şimdi talep durdu. Buna mutlaka çözüm üretilmeli” diye konuştu.
İÇİMİZ KAN AĞLIYOR
Güney, çiftçilerin yaşadığı krizin hayvancılık sektörüne de yansıdığını belirterek, “Türkiye genelinde domates, karpuz, kavun, patates ve olmazsa olmazlarımızdan mısır silajı fiyatları düştü. Mısır silajı tarlada bin, bin 100 TL. Yoncayı tarlada alırsak 4 bin 500 TL, yerinden alırsak 7 bin TL. Arpayı tarladan biçip kaldırırsak kilo başına iki, iki buçuk liraya mal ediyorsun. Dışarıdan alınacak olsa 6,5-7 lira. Çiftçi mağdur, üretici mağdur. Buna hızlıca el atılması lazım, içimiz kan ağlıyor” dedi.
Bilgehan Güney, “Geçen gün İzmir’e düve almak için gittim. Bir benzin istasyonunda durdum, bir sakız almak istedim. Sakızın fiyatı 35 lira. Yanımdaki veteriner arkadaşa dedim ki, ‘Bir sakız 35 lira, bizim süt 12 lira. Bir sakız alabilmek için 3,5 litre süt satmamız gerekiyor. Bu adalet mi?’ Bu durum gerçekten utanç verici” dedi.
KAYNAK: ANKA