CHP Sözcüsü Faik Öztrak MYK toplantısı sonrası gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Faik Öztrak, “Zaten koskoca memleketi Katarın üstüne yaptılar. Ülkemiz oldu Kataristan… Borsa İstanbul’un yüzde 10’u Katar’a satıldı. Digitürk Katar’a satıldı. BMC Katar’a satıldı. Tank Palet Katar’a satıldı. Bankalar, finansal aracı kuruluşlar Katar’a satıldı. Kanal İstanbul güzergâhındaki kupon araziler Katar’a satıldı. Anlaşılan şimdi de bu kadar malı mülkü korusun diye, 36 Katar Savaş Uçağını, 250 Katar askerini 5 yıl süreyle, Türkiye’de konuşlandırmaya hazırlanıyorlar. Katar’a ait bu savaş uçakları ve askerleri, Kimi kimden koruyacak?” ifadelerini kullandı.
Faik Öztrak’ın açıklamaları şöyle oldu:
Millettin halini görmeyen, sesini duymayan, Milleti bir başına bırakıp, “Varsa yoksa yandaşım” diyen, Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin elinde ülkemiz, Büyük bir buhran yaşıyor. Tek adam vesayet rejimi, Müsilaj misali her yere bulaşıyor, milletimizin nefesini kesiyor.
Metal yorgunu yönetim, Her geçen gün devlet krizini derinleştiriyor. Ekonomik krizde milletimizi yapayalnız bırakıyor. Değerli Basın Mensupları; Adalet, mülkün temelidir.
Binlerce yıllık devlet geleneğimiz, bize bunu öğretmiştir. Mevlana hazretleri; “Adalet her şeyi yerli yerine koymak, Her hakkı sahibine vermektir.” “Ağaca su verirsen adalet, “Dikene su verirsen adaletsizlik olur” diyor. Bu sözlerin doğruluğunu, Tek kişilik vesayet rejiminin düğmesine basıldığı, 2014’ten sonra yaşadıklarımız bir kere daha gösterdi. Yönetimin şahsileşmesi, Kurumlarımızı çökertti. Erdoğan Şahsım Hükümetiyle, Kuralsızlık, “yeni kural” haline geldi. Kimse önünü göremez oldu. Güven bitti.
Amerika Birleşik Devletleri, Usulsüz yollarla kazanılan, Vergisi ödenmeyen, Hazinesinden kaçırılan, 470 milyon dolar kara paranın peşine düşüyor.
Bunun 133 milyon doları da Türkiye’de aklanmış. Amerika, bu 133 milyon doların peşini bırakmıyor. Şebekenin Türkiye’deki ayağı Sezgin Baran Korkmaz’ı, Avusturya’da gözaltına aldırmış. Tam 225 yıl hapis cezasıyla yargılamaya hazırlanıyor.
Ama Sezgin Baran Korkmaz’a, Kara para aklama suçundan, Türkiye’de açılan davada, Sadece 7,5 yıla kadar hapsi isteniyor. Bir tarafta 225 yıl, Diğer tarafta 7,5 yıl. Fark 30 kat. Amerika, 21 trilyon dolarlık bir ekonomi. Türkiye ise 717 milyar dolarlık bir ekonomi. Fark burada da 30 kat. Bu ne bir tesadüf, ne de bir tevafuk…
Amerika Birleşik Devletleri ekonomisi, Türkiye’nin 30 katıysa, Bunun bir sebebi de, Haksızlığa, hukuksuzluğa Bizden 30 kat daha duyarlı olmasıdır. 21 trilyon dolarlık Amerikan ekonomisi, Buharlaşan 133 milyon doların peşini bırakmıyor. Hesabını dünyanın her yerinde soruyor. 717 milyar dolarlık Türkiye ekonomisinde, Merkez Bankası kasasındaki 128 milyar dolar buharlaştırılıyor. Ama kimse bu 128 milyar doların hesabını vermiyor. Muhalefetin Meclis’te hesap sormasına da imkân verilmiyor.
Millet adına “128 Milyar Dolar Nerede?” diye soruyoruz. Afişler asıyoruz. Mahkemeleri eliyle yasaklamaya kalkıyorlar. Ne diyor atalarımız; “Hesapsız kasap, Ya bıçak kırar ya masat.” Buharlaştırdıkları 128 milyar doların hesabını vermeyenler, Bugün çıkmış, Ödünç döviz için SWAP anlaşması peşinde koşuyorlar. Neden? Yine işin kolayına kaçıp göz boyamak, Kuruttukları rezervleri makyajlayabilmek için. Malezya’nın, Azerbaycan’ın, Güney Kore’nin, Rusya’nın, Himmetine muhtaçlar. Ya Allah aşkına, bir kendinize gelin. Siz icra makamısınız, Başka ülkelerden rica makamı değilsiniz… Ama Merkez Bankası kasasını dolduracak, Dört başı mamur bir program yapacak takatleri olmayınca, Görüntüyü kurtarmak için kapı kapı dolaşıp, ricacı oluyorlar.
Bir başka verilmesi gereken hesap, Basının amiral gemisi, Sarayın havuzuna demir atsın diye, Ziraat Bankası’ndan verilen 750 milyon dolar. Soruyoruz; “Bu kredinin anapara ve faiz borcu ödeniyor mu? Ne kadarı ödendi?” “Ticari sırdır” diyerek, Millete hesap vermekten kaçıyorlar.
Yine, bu ülkenin en kritik tesislerinden Türk Telekom, Lübnanlı Hariri ailesine peşkeş çekildi. Bu ülkenin tarlasının taşıyla, Bu ülkenin tarlasının kuşunu vurdular. Haririler, Türk Telekom’dan, 7 milyar dolarlık temettü gelirini alıp kaçtı. Ama Türk bankalarına 4,5 milyar dolar borcunu ödemedi. Sarayın şirkete atadığı Yönetim Kurulu üyeleri de, Beytülmale sahip çıkmadı. Şimdi aynı Saray, Telekom’un temettüsünü alıp, Bankalarımıza borç takan, Bu yükü Hazinemizin, yani milletimizin sırtına bırakan Bu ailenin ferdiyle Yemek üstüne yemek yiyiyor, Boy boy pozlar veriyor.
Bu fotoğraf Ocak ayında çekildi. Geçtiğimiz hafta sonu aynı ikili Vahdettin Köşkü’nde bir kez daha buluştu.
Altı ayda iki kere buluşmuşlar. Bu ne sevgi, bu ne muhabbet… Bunu görenler, Haklı olarak, “Türkiye’ye kazık atmanın hiçbir müeyyidesi yok” Diye düşünür. Elbette düşünür. Amerika’dan F-35 savaş uçağı almak için, 1,5 milyar dolar verdik. Amerika ne F-35’leri veriyor, Ne de 1,5 milyar doları veriyor.
Peki, Saraydaki kibirli adamın gıkı çıkıyor mu? Hayır! Amerika Birleşik Devletleri, Kendi Hazinesinden çıkan, 133 milyon dolarının peşini bırakmıyor. Kendinden çalınan parayı, söke söke tahsil etmeye uğraşıyor. Ama Erdoğan Şahsım Hükümeti, Bizim Hazinemizden çıkan 1,5 milyar doları Amerika’dan söke söke alamıyor.
Milletin hakkını söke söke alması gerekenler, Bir de kıbleyi şaşırıp, Haramilerle bir olup, Milletin hakkının söke söke gasbedilmesinin, Yolunu açmaya kalkıyorlar. “Milletin cebinden tek kuruş çıkmayacak” Dedikleri projeler için, Sadece bu yılın ilk 5 ayında, Milletin cebinden 11,5 milyar lira çıktı. Bu devran hep böyle sürüp gitsin diye, Sözleşmelere tahkim maddesi koymuşlar. Yetmemiş yandaşların işini sağlam kazığa bağlamak için, Yetkiyi de Londra’daki mahkemelere vermişler. Bu projeleri yaptıran kim? Türkiye Cumhuriyeti.
Projeyi yapan kim? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları… Bir sorun çıkarsa, sorunu çözecek kim? Londra’da majestelerinin mahkemesi… İşte bunların yerlilik ve millilik anlayışı! Şimdi Talan İstanbul Projesinde de, Aynı düzeni devam ettireceklerini açıklıyorlar. Biz de Millet İttifakı’nın iktidarında, “Talan İstanbul Projesine tek kuruş çalışmayacak” “Milletten alınan ne varsa, Söke söke geri alıp, sahibine vereceğiz” dedik. Erdoğan çıktı, bizi devleti bilmemekle suçladı. “Uluslararası tahkimde, O parayı sizden söke söke alırlar” dedi.
Yani Erdoğan da, partisinin Grup Başkanvekilinin yaptığı gibi, Millet İttifakı’nın iktidara geleceğini kabullendi. Tabi bu arada da giderayak, Milletimizin karşısında, Yandaşlarının yanında, Düyunu Umumiye memurluğuna soyundu. Kendisi hiç merak etmesin.
Biz, devlet nedir, Tahkim nedir gayet iyi biliriz. Ucunu Londra’ya bağladığınız o mahkemelerde, Davaların hepsini kazanırız. Ha, olur da kazanamazsak. Devleti milleti bu zarara sokanlara, Bu projeler imzalanırken yönetimde olanlara rücu ederiz. Bu paraları yedi göbek sülalelerinden, Söke söke alırız. Erdoğan, “Devlette devamlılık esastır” diyor, Doğrudur.
Güzel bir devir teslim töreniyle milletin emanetini sizden alırız. Ama devlette devamlılık adına, Sizin suçlarınızın ortağı olmayız. Milletimize ahdimizdir. Milletimizden aldıklarını, Milletimize geri vereceğiz. Diğer taraftan korku bacayı sarmış. Erdoğan Şahsım Hükümeti’nde hesap kitap şaşmış. Talan İstanbul’un maliyeti için Erdoğan ayrı çalıyor, Hazırladıkları internet sitesi ayrı çalıyor… Erdoğan Talan İstanbul için harcanacak paranın 15 milyar dolar olduğunu söylüyor.
Bugünkü dolar kurundan 132 milyar lira yapar. Hazırladıkları sitede yazan maliyet ise 75 milyar lira. Bu fark edilince, Yani Erdoğan hesaba uymayınca, Hemen bir Ali Cengiz oyunu yapılmış. Hesap Erdoğan’a uydurulmuş. “Türk Lirası karşılığını, ÇED raporu tarihindeki kurla hesapladık” diyerek, Erdoğan haklı gösterilmeye çalışılmış. Ancak ÇED raporunun kabul edildiği, 23 Aralık 2019 tarihinde, TCMB Dolar satış kuru 5 lira 92 kuruş. Yani o günkü kurla bile maliyet 75 milyar lira değil, 89 milyar lira yapar. Artık hiçbir hesapları tutmuyor. Daha köprülerin temeli atılmadan, Olmayan köprülerin altından çok sular akmış. Dolar kuru almış başını gitmiş. Projenin maliyeti daha kazma vurulmadan yüzde 76 sapmış. Yaptıkları her ihalede durum bu…
Hesap yok, kitap yok. Başlangıçtaki ihale koşullarını, Ve proje bedellerini, İhale bittikten sonra değiştiriyorlar. Bunun adı, ihaleye fesat karıştırmaktır. Ne güzel diyor Hazreti Ali, “Dünyanın helali hesap, Haramı azaptır.” Erdoğan Şahsım Hükümeti, Atadan babadan kaldı demedi, Ülkede ne var ne yok sattı. Şimdi evdeki gümüşler bitti. Hayallerini satmaya başladı. Erdoğan’ın “Hayalim” dediği Şehir Hastanelerinden Beşinin işletmesi tamamen Danimarkalı firmaya geçti. Hayalleri artık Danimarkalı oldu.
Zaten koskoca memleketi Katarın üstüne yaptılar. Ülkemiz oldu Kataristan… Borsa İstanbul’un yüzde 10’u Katar’a satıldı. Digitürk Katar’a satıldı. BMC Katar’a satıldı. Tank Palet Katar’a satıldı. Bankalar, finansal aracı kuruluşlar Katar’a satıldı. Kanal İstanbul güzergâhındaki kupon araziler Katar’a satıldı. Anlaşılan şimdi de bu kadar malı mülkü korusun diye, 36 Katar Savaş Uçağını, 250 Katar askerini 5 yıl süreyle, Türkiye’de konuşlandırmaya hazırlanıyorlar. Katar’a ait bu savaş uçakları ve askerleri, Kimi kimden koruyacak?
Çıkın da, şunun cevabını millete bir verin.
Pek çok evladımız, sınavda ter döktü. Pandemi döneminde zaten doğru düzgün ders verilemedi. Şimdi duyuyoruz ki sınav soruları oldukça zormuş. Neden bu kadar zor sorular soruldu? Boş kalacak kontenjanlara Katarlı öğrencileri doldurmak için mi?
Milletimiz Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin, Neyi yaptığını, neyi yapamadığını gördü. Bu Hükümete notunu verdi. Erdoğan Şahsım Hükümeti Artık yıpranmış, eskimiş, yönetme kabiliyetini yitirmiştir. Eskimiş conta gibi işlevini yerine getirememektedir. Suyu kaçırmakta, faturayı şişirmektedir. Bunları değiştirme zamanı gelmiştir. Millet bu Hükümete tasdiknamesini vermek için Gün saymaktadır. Cumhuriyetin İkinci Yüzyılında, Cumhuriyet Halk Partisi, Millet İttifakı ortaklarıyla, Milletin vereceği göreve hazırdır. Yeni kurumlar, Yeni kurallar, Yeni kadrolarla, Milletimizi işle, aşla, refahla buluşturmaya hazırdır.
Hakla, hukukla, adaletle, gerçek demokrasiyle yönetmeye, Herkesin can ve mal güvenliğini sağlamaya, Milletimizi üreterek zenginleştirmeye, Hakça paylaşmaya, Kimseyi yalnız bırakmamaya, dışlamamaya kararlıyız. Biz, ekonomimizi büyütürken, Ülkemizi, dağımızı, taşımızı, nehirlerimizi, ormanlarımızı koruyacağız. Milletimizi, devletimizi borca batırmayacağız, Yurttaşlarımızı yüksek faize, enflasyona, Hasılı hayat pahalılığına ezdirmeyeceğiz. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi varsa sorularınızı alabilirim.