Cumhuriyet Halk Partisi’nin “ 15 Temmuz sonrası dağıtılan silahların ve bu süreçten sonra Türkiye’de egemen olan mafya düzeninin araştırılması” başlıklı Grup Öneresi üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Tezcan, Ankara’da tutuklu yargılandığı davada savunma yapan suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan’ın 15 Temmuz darbe girişimi gecesi elinde uzun namlulu silahlarla verdiği bir fotoğrafına ilişkin olarak hâkime söylediği “Eğer ben bunları burada size söylersem ortalık karışır. Ben bunları burada söyleyemem, arka tarafta size özel olarak söyleyebilirim.” şeklindeki sözlerini hatırlattı.
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in, “söylesin” demesi üzerine Zengin’e yanıt veren Tezcan, “söyleseydi” değil, “söylesin” diye biz de el koyacağız, söylemeyenleri korumaktan vazgeçeceksiniz, biz el koyacağız buna.” dedi.
Tezcan, konuşmasında şunları söyledi:
“Ayhan Bora Kaplan. Son dönemde bu suç örgütü liderinin iktidar tarafından kollanan hangi sözde hukukçulara destek verdiği iddiaları ortada uçuştu; hangi siyasetçilerle, hangi Emniyet müdürleriyle ilişkisi olduğu iddiaları ortada uçuştu ama bugüne kadar bu iddialar konusunda siyaset kurumu nedense ciddi bir tutum almadı, ciddi bir tavır almadı.
Şimdi, dün duruşmada hâkime “Ben bunu söylersem ortalık yıkılır.” demek istiyor; söylediği şey bu, ima ettiği şey bu.
Bakın, 15 Temmuz sonrası silahlar çok tartışıldı. Hatırlarsanız, 2017 yılında bir cinayet davasında birisi dedi ki: “Bu silahı Emniyet Müdürlüğünün önünde dağıttılar, 15 Temmuz sonrası ben oradan aldım.” Arkasından, Ankara Valiliği açıklama yapmak zorunda kaldı, “Depoları kırdık ve personele dağıttık.” Dedi. Kim aldı, belli değil; nereye gitti, belli değil; hangi suçta kullanıldı, belli değil. Sonra, bir başka suç örgütü lideri çıktı, sosyal medya paylaşımlarında “Bir siyasi partinin gençlik kolları başkan yardımcısına İstanbul Balat’ta otomobilin içerisinde bu silahlar verildi.” dedi. Bu ilişkileri de görmedi kimse, bunların da üzerine kimse gitmedi ama Türkiye’de bir mafya ve çete düzeni adım adım, kararlı bir şekilde yerleştirildi. 2016 yılında İçişleri Bakanlığının kayıp silah sayısı 106 bin küsur. Ondan sonra bir daha İçişleri Bakanlığı açıklamadı bu sayıları.
Türkiye, Küresel Organize Suçlar Endeksi’nde 193 ülke içerisinde 14’üncü sıraya gelmiş. 193 ülke içerisinde 14’üncü sıraya gelmişiz, bu tesadüfi bir şey mi? Türkiye, uluslararası suç örgütlerinin, baronların, mafya babalarının hesaplaştığı kavşak noktası olmuş, uyuşturucu ticaretinin kavşak noktası olmuş, üstüne üstlük yetmiyormuş gibi bunlara Türkiye’de 250-300 bin dolarlık gayrimenkul alımı karşılığı vatandaşlık vermeye başlamışsınız. Daha yeni çıktı, kırmızı bültenle aranan uyuşturucu baronuna Türkiye Cumhuriyeti devletinin pasaportu verilmiş. Türkiye Cumhuriyeti devleti pasaportunu mafya babalarının ayakları altında paspas yapan bir anlayış bu.
Son istatistiklere bakıyoruz, Sayın Ali Yerlikaya İçişleri Bakanı olduktan sonra operasyonlar artmış, teşekkür ediyoruz kendisine. Ama “Mafyadan 10 bin dolar rüşvet alan milletvekili var.” deyip bunu saklayan anlayıştan, Türkiye’yi mafya düzenine teslim eden anlayıştan hesap sormadan, bu ilişkilerin nasıl mayalandığını ortaya koymadan sadece rakamlarla yapılan operasyonlarla bunu çözmek mümkün değil. Onun için, nerede kayıp silah var, nerede kirli ilişki var, nerede mafyayla ilişki kuran siyasetçi var, kararlı bir şekilde üzerine gitmek Türkiye Büyük Millet Meclisinin boynunun borcudur.”