Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Borsa İstanbul 150. Yıl Gong Töreni’nde; “Enflasyondaki artışın kontrol altına alınmasıyla birlikte ülkemize yönelik kaynak akışının daha da hızlanacağına inanıyorum. Risk primindeki gerileme ve kredi notumuzdaki iyileştirmelerin etkisi başta borsamız olmak üzere sermaye piyasalarımızda da hissedilecektir. Enflasyondaki dengelenmeye bağlı olarak borsamızın derinliği artacak ve yatırımcılarımız finansman kaynaklarına daha rahat erişebilecektir” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Borsa İstanbul’da 150.Yıl Gong Töreni’ne katıldı. Sözlerine Cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünde Borsa’nın 150’nci yaşını hep birlikte gururla kutladıklarını belirterek başlayan Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
“VARLIK FONU’NUN ORTAKLIK ORANI YÜZDE 90,6’YA ÇIKTI”
“Borsamız bir anonim şirkete dönüşerek daha şeffaf daha dinamik takas ve saklama kurumlarıyla daha entegre bir yapıya kavuştu. Türkiye Varlık Fonu’nun tesisiyle birlikte Borsa İstanbul’u 2017 senesinde Varlık Fonu’nun portföyüne dahil ettik. Varlık Fonu’nun ortaklık oranı Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’na ait payın satın alınması sonrasında yüzde 90,6’ya çıktı. Böylelikle Borsa İstanbul’un yapısal dönüşüm süreci tamamlanmış oldu.
Borsamızın serencamına baktığımızda esasında milletimizin ekonomi ve finans alanındaki mücadelesinin izdüşümlerini de görebiliyoruz. Burada öncelikle şu hususa dikkatlerinizi çekmek isterim. Borsa’nın ilk kurulduğu yıllar Osmanlı’nın borçlarını ödemekte zorlandığı tefeci Galata bankerlerinin devletinin iliğini sömürdüğü Duyun-i Umumiye idaresinin tesciliyle finans kapitalin ülkeyi mali açıdan müstemlekeleştirdiği gerçekten zor ve acı verici dönemlere tekabül etmektedir.
“SERMAYE PİYASALARINI MANİPÜLE ETMEYE ÇALIŞAN TAMAHKARLARA MEYDANI BOŞ BIRAKAMAYIZ”
Borsamız yıllarca yabancıların yerli yatırımcıları ve ülke kaynaklarını çeşitli manipülasyonlarla sömürdüğü bir platforma dönüştürülmüştür. Borsada yatırım yapmak yerine insanımızın günlük lisanına da sirayet eden ‘borsada oynama’ ifadesi aslında bu durumun bir yansımasıydı. Siyaset kurumu da 3-5 oy daha fazla kazanmak uğruna borsayı hedef alarak ne yazık ki bu algının kökleşmesine yardım etti. Son olarak bunu 14-28 Mayıs seçimleri arifesinde bir kez daha gördük. Bizzat muhalefetin cumhurbaşkanı adayı tarafından Borsa İstanbul’u yıpratmayı amaçlayan bütüncül bir kampanya yürütüldü. ‘Battık, bittik’ senaryolarıyla yatırımcı korkutuldu. Dövize, altına ve üretime doğrudan katkısı olmayan diğer araçlara yönlendirilmek istendi.
Gelişmiş ekonomilerde sermaye piyasalarının derinleşmesiyle reel sektör finanse edilirken gelişmiş sermaye piyasaları sayesinde de tasarruf oranlarının artması sağlanır. Bizim de bu doğrultuda daha kararlı bir duruş sergilememiz gerekiyor. İster siyasetçi, ister ekonomist, isterse simsar olsun sermaye piyasalarını manipüle etmeye çalışan tamahkarlara meydanı boş bırakamayız.
“BORSAMIZI GAZİNO KAPİTALİZMİNİN CENDERESİNDEN KURTARDIK”
İktidarımız döneminde finansal serbestiyet, serbest kambiyo rejimi ve küresel ekonomi ile entegrasyon temel prensibimiz oldu. Göreve geldiğimiz 2002 yılından bu yana attığımız adımlarla borsamızı gazino kapitalizminin cenderesinden kurtarmayı başardık. Sermaye piyasalarımızın ülkemizin, milletimizin ve reel sektörümüzün hizmetinde olmasını temin ettik. Yatırım, üretim, istihdam, planlama ve ihracata dayalı ekonomik atılımları sürdürürken ekonomi ve finans sektörümüzde birçok düzenleme yaptık.
Son yıllarda Türk Borsası’na yönelik teveccühün hem içeride hem de dışarıda giderek arttığına müşahede ediyoruz. Küresel dünyada daralma yaşanırken yabancı sermaye akışları her yerde gerilerken Türkiye borsa üzerinden yabancı sermaye çekmeyi, yani ekonomik büyümesine finansman temin etmeyi sürdürüyor. Tüm dünyada risk iştahının düştüğü, sermayenin korunaklı alanlara çekildiği dönemde uyguladığımız mali programın bir sonucu olarak Türkiye uluslararası sermaye açısından çekim merkezi vasfını koruyor. Son 21 yılda 255 milyar dolardan fazla uluslararası yatırım çekmiş bir ülke olarak inşallah önümüzdeki dönemde sermaye piyasalarımızın daha da derinleştirilmesine ve tabana yayılmasına ağırlık vereceğiz. Bilhassa, katılım finans ve İslami yatırım araçları konusunda çok ciddi bir potansiyel olduğu anlaşılıyor.
“ENFLASYONDAKİ ARTIŞIN KONTROL ALTINA ALINMASIYLA KAYNAK AKIŞININ HIZLANACAĞINA İNANIYORUM”
Vatandaşımızın gönül huzuruyla birikimini değerlendireceği ve reel ekonominin istifadesine sunacağı bir iklimi tesis etmekte kararlıyız. Enflasyondaki artışın kontrol altına alınmasıyla birlikte ülkemize yönelik kaynak akışının daha da hızlanacağına inanıyorum. Risk primindeki gerileme ve kredi notumuzdaki iyileştirmelerin etkisi başta borsamız olmak üzere sermaye piyasalarımızda da hissedilecektir. Enflasyondaki dengelenmeye bağlı olarak borsamızın derinliği artacak ve yatırımcılarımız finansman kaynaklarına daha rahat erişebilecektir.”