Milli Savunma Bakanlığı, Ege Denizi’nin kuzeyindeki uluslararası sularda hidrografik araştırmalar yapan Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı TCG Çeşme gemisinin 22 Şubat’ta Yunan F-16 savaş uçakları tarafından taciz edildiğini açıklamış, Bakan Hulusi Akar, Yunan uçaklarına “gerekli karşılığın verildiğini” söylemişti. Yunanistan ise TCG Çeşme gemisinin kendilerine ait F-16’lar tarafından taciz edildiği açıklamasının doğru olmadığını savunmuş, uçakların geminin uzağından geçtiğini ileri sürmüştü.
Cumhuriyet’ten Hüseyin Hayatsever’in haberine göre; emekli Büyükelçi Uluçevik, Türkiye’nin konuyla ilgili uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimde bulunması gerektiğini söyledi. Uluçevik, “Yunanistan’ın yaptığı taciz eylemine ilişkin sadece kamuoyuna yapılan açıklamayla yetinilmemelidir. Yunan uçaklarının bu taciziyle ilgili Türkiye’nin elindeki tüm kanıt ve kayıtlar başta BM ve NATO olmak üzere ilgili tüm uluslararası kuruluşlar nezdinde gündeme getirilmelidir. Bunların çeşitli prosedürleri var, dün yapılan basın açıklaması gibi bir mektup hazırlanarak BM’de Genel Kurul belgesi olarak yayımlatılabilir. NATO nezdinde de bu davranışların müttefikliğe uygun olmadığını belirten çıkışlar yapılmalıdır” dedi.
Uluçevik, Lozan Barış Anlaşması uyarınca Yunanistan’a ait gayriaskeri statüde olan adaların silahlandırılmasıyla ilgili de benzer girişimlerde bulunulabileceğini belirterek, “Sadece TCG Çeşme gemisinin taciz edilmesiyle ilgili değil, Ege’deki adaların askersizleştirilmiş statüsünün ihlali konusunda da belgelenerek gerekli protestolar yapılmalıdır. Buradaki maksat, dosya oluşturmaktır” diye konuştu.
Uluçevik, ABD’nin Yunanistan’la Dedeağaç’ta “Avrupa’ya yönelik Rus tehdidi” senaryosuyla yapacağı ve Bakan Akar’ın Türkiye’nin de katılacağını açıkladığı tatbikatla ilgili de “Rus tehdidi senaryosuyla yapılan bu tatbikat, esasında Türkiye-Rusya ilişkilerine yönelik de mesajlar içermektedir. Öte taraftan Yunanistan’ın, bu tatbikatı Türkiye’ye yönelik olarak da kullanmak istediğini anlıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
‘ASKERİ DENKLEM’
Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kaan Kutlu Ataç da Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada Türkiye ve Yunanistan arasında bir yandan diplomatik görüşmeler sürerken iki ülkenin de askeri tatbikatlarına devam ettiğine dikkat çekti. Yunanistan’ın tatbikat takviminde mart sonundan başlayarak nisan ayına dek Ege’de tatbikatlar bulunduğunu, Türkiye’nin de Ege ve Akdeniz’de ‘Mavi Vatan’ tatbikatı yapacağını belirten Ataç, “İki ülke, bir yandan diplomatik görüşmeler sürerken birbirlerini askeri bir denklem üzerinde tutmaya çalışıyor. İki ülkenin Doğu Akdeniz ve Ege gibi coğrafi olarak dar bir alanda bu kadar yoğun bir tatbikat içinde olması önemli bir süreç.”
Türkiye ile Yunanistan arasında geçen yıl yaşanan gerilim sonrasında Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin her iki ülkeyle de ortak tatbikatlar yaparak ‘araya girdiğini’ söyleyen Ataç, “Son dönemde bu dengenin değiştiğini görüyoruz. Yunanistan ve ABD Deniz Kuvvetleri, Girit’in güneyinde deniz tatbikatı yaptı. Dedeağaç’ta da Defender Europe 21 tatbikatı yapılacak. Washington’ın son dönemde Türkiye’nin etkinliğini azaltmak için Yunanistan’la beraber hareket ettiğini görüyoruz. Yunanistan’ın ulusal tatbikatları ve ABD’yle ikili tatbikatlarının yanında Mısır, İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi ve BAE ile yaptığı tatbikatlar da var. Bunları üst üste koyduğumuzda Defender Europe 2021’e Türkiye’nin de katılıyor olması çok da bir anlam ifade etmiyor” dedi.
‘DENGEYİ BOZMAK İSTİYORLAR’
TCG Çeşme gemisine Yunan uçaklarının yaptığı taciz gibi askeri adımların, “Türk diplomasisinin siyasi dengesini bozmayı amaçlayan bir tavır olduğunu söyleyen Ataç, Yunanistan’ın izlediği politikanın, “ABD’nin Türkiye’yi baskılama siyasetinin bir unsuru” olduğunu belirtti.