Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısın ardından basın toplantısı düzenledi.
Ekonomiyle ilgili eleştirilere yanıt veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi büyüterek, işsizliği azaltarak, cari fazla yoluyla insanlarımızın refahını yükselterek enflasyonu düşüreceğiz diyoruz. Bu zihniyet IMF reçetelerini dayatarak dışa bağımlılığı artırarak, Türkiye’yi yeniden siyasi ve ekonomik boyunduruk altına sokmak istiyor” diye konuştu.
2008 ekonomik krizini hatırlatan Erdoğan, “Hatırlarsanız, gelişmiş ülkeler 2008 finans krizine girdiklerinde birileri ülkemiz için de felaket senaryoları yazmaya başlamıştı. Biz bu krizin Türkiye’yi teğet geçeceğimizi söylediğimizde yine birileri bunu istihza ile karşılamıştı. Ama Türkiye sadece bu krizin kendisinin teğet geçmesini sağlamakla kalmamış hızlı bir büyüme sürecine girmiştir” ifadelerini kullandı.
“Salgın döneminde de yine benzer bir tabloyla karşı karşıya kaldık” diyen Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
ÖNÜMÜZDE ZORLUKLAR VAR: Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü geçen yıl biz yüzde 1,8 oranında büyüme kaydettik. Bu yılki büyüme oranımız çift haneli rakama doğru gidiyor. Önümüzde zorluklar yok mu, elbette var. Bunların en başında gelen dünyadaki enerji ve gıda fiyatları kaynaklı fiyat yükselişleri… Bir süre sonra ben inanıyorum bu da dengeye oturacaktır. Bu belirsizliğin ortadan kalması önümüzü daha rahat görmemize imkan sağlayacaktır.
ÜRETİM VE İSTİHDAMI DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ: Gelişmiş ülkelerdeki üretici fiyatları ile tüketici fiyat enflasyonları arasındaki büyük fark, bu ekonomileri bir süre daha sarsmayı sürdürecektir. Bu tablo bize aynı zamanda, ülkemizin üretim ve ihracat konusundaki hedeflerine ulaşması için ihtiyacımız olan zamanı da kazandıracaktır. Sanayi kapasitemizi hızla geliştirirken düşük faiz ve dengeli kur ile üretimi ve istihdamı adım adım daha iyiye taşıyacağız. Bir müddet sonra bu süreç çalışanların ücretlerinden kamu gelirlerine her alanda kazanç olarak kendini hissettirecektir.
BİZ NE YAPACAĞIMIZI BİLİYORUZ: Hep söylediğim gibi biz ne yaptığımızı biliyoruz, nasıl yapacağımızı biliyoruz, nereye gideceğimizi biliyoruz, ne elde edeceğimizi de biliyoruz. Milletimizden bize güvenmesini ve sabırlı olmasını istiyoruz. Türkiye’nin asırlardır defalarca teşebbüs ettiği, her seferinde yarım kalan büyük kalkınma hamlesinin önü inşallah bu defa kesilemeyecektir.
TÜRKİYE HEP BAŞKALARININ REÇETELERİYLE ÇÖZÜM ARADI: Özellikle geçmişte Türkiye, hep başkalarının reçeteleriyle sıkıntıları çözmeye çalışmıştır. Bu defa dünyadan ve kendimizden çıkardığımız dersler ışığında bilimin, aklın, gayretin ve inancın desteğiyle kendi hikayemizi yazıyoruz. Daha öncekilerden farklı olarak bu hikayeyi güçlü bir altyapı, kamu düzeni, kamu maliyesi, özel sektör, nitelikli insan kaynağı ve azim eşliğinde hayata geçiriyoruz.
Ülkemizin dünya pazarlarından aldığı payı katlayarak artıracağız. Türkiye geçtiğimiz 19 yılda toplamda 14 trilyon dolara yakın milli gelir üretmiş, bunun da dörtte birini yatırıma kullanmış bir ülke olarak, hedeflerine ulaşabilecek güce, imkana, kapasiteye sahiptir. Amacımız geçici bir istikrar değil kalıcı üretim, kalıcı istihdam, kalıcı refah sağlamaktır. Bu süreçte ödediğimiz bedeller elde edeceğimiz kazançlar yanında çok küçük kalacaktır.
ASGARİ ÜCRETTE DE AYNI ANLAYIŞLA HAREKET EDİYORUZ: Dar gelirliler, ücretliler, emekliler başta olmak üzere milletimizin her kesiminin üzerine binen yükleri azaltmak için gereken adımları birer birer atıyoruz. Kamu işçileri ve memurların maaşlarında yapılan artışların ardından asgari ücret düzenlemesinde aynı anlayışla hareket ediyoruz. Uyguladığımız sosyal devlet ve kapsamlı sosyal yardım politikalarıyla hiç kimseyi sahipsiz bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız.
ÇİFTÇİLERE KURAKLIK DESTEĞİ ARALIK AYINDA HESAPLARA YATIRILACAK: Ülkemizde bu yıl yaşanan kuraklık nedeniyle buğday, arpa, çavdar, yulaf, nohut ve mercimek üreticilerimiz verim kaybına uğradı. Kuraklıktan zarar gören 651 bin üreticimize, toplamda 2.6 milyar lira kuraklık desteği ödemesini aralık ayının ikinci yarısında, çiftçilerimizin hesaplarına yatırıyoruz. Yeni hasat sezonunda destekleme politikalarımızı girdi fiyatlarında yaşanan yükselişleri dikkate alarak belirleyeceğiz.
FAHİŞ FİYAT KONUSUNDA TÜM KURUMLARIMIZA TALİMAT VERİYORUM: İnsanlarımızın sıkıntılarını görmezden gelmiyor, yok saymıyoruz. Özellikle fahiş fiyat artışları konusundaki her şikayeti dinliyor, her sıkıntıyı ciddiyetle takip ediyoruz. Buradan tüm bakanlıklarımıza, kurumlarımıza, belediyelerimize talimat veriyorum. Girdi maliyetlerindeki ve kurdaki yükselişle izah edilemeyecek fiyat artışı yapan, bilhassa stokçuluk yapan hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır. Hem idari hem hukuki işlemlerle kendi ülkesine ve milletine karşı böyle ağır bir suç işleyen herkesin yakasına yapışılacaktır.
KARŞI ÇIKTIĞIMIZ TEK ŞEY SÖMÜRÜDÜR: Türkiye, tarihinin en kritik ekonomik mücadelelerinden birini verirken fırsatçılık peşinde koşanları ne millet, ne tarih ne de devlet affeder. Bu konunun serbest piyasa ekonomisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Serbest piyasa ekonomisi, kuralsızlık, başıboşluk, vicdansızlık, insafsızlık ve ahlaksızlık demek değildir. Hükümet olarak aşırı fiyat yükselterek ve stokçuluk yaparak piyasayı zehirleyenlere karşı sonuna kadar mücadele etmekte kararlıyız. Bizim hiç kimsenin kazancında gözümüz yoktur. Karşı çıktığımız ve mücadele ettiğimiz tek şey sömürüdür. Bu sömürü emek üzerinden, mal ve hizmet üzerinden, para üzerinden yapılsa da karşıyız.
YENİ EKONOMİ POLİTİKAMIZIN FIRSATLARINI DEĞERLENDİRİN: Bu vesile ile bankada, yastık altında, kasasında parası, özellikle de dövizi bulunan birey ve kurumlara da bir çağrı yapmak istiyorum: Herkesi yatırım, istihdam, üretim, ihracat temelleri üzerine inşa ettiğimiz yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. Fiyat ve kur artışlarının yol açtığı dalgalanma bir süre sonra mutlaka duracaktır. Ama bu dönemde yapılan yatırımların sağlayacağı helal ve istikrarlı getiri inşallah nesiller boyu devam edecektir.
DÖVİZ SORUNUN KURUN SEVİYESİYLE DEĞİL İSTİKRARIYLA İLGİLİ: Kendimiz ve evlatlarımız için vaktimizi, enerjimizi ve imkanlarımızı asıl teksif etmemiz yer burasıdır. Döviz, altın ve Türk Lirası cinsinden tasarrufu bulunanların da bu büyük atılıma katılmaları halinde ülkemiz dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilecek seviyeye ulaşacaktır. Ülkemizdeki döviz sorununun kurun seviyesiyle değil istikrarıyla ilgili olduğunu biliyoruz ve bunu sağlayacak adımları atıyoruz. Aynı şekilde ülkemizdeki fiyat artışı sorununun arzdaki bozulmadan değil, girdi fiyatlarındaki belirsizlik ile aç gözlülükten kaynaklandığını da biliyor ve tedbirlerini alıyoruz. Haksız kazanç hırsınız ihtisarına kapılarak önümüzdeki bu büyük fırsatı kaçırırsak yarın evlatlarımızın yüzüne bakamayız.