CHP Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, partisinin genel merkezinde CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı sürerken gündeme ilişkin açıklama yaptı.
Faik Öztrak açıklamasında, demokratik bir ülkede yöneticilerin halka verdiği sözleri tutmaması üzerine istifa ettiğini söylerken, “Peki, sözünü tutmayan Erdoğan ne yapar? Milletin önünde gözyaşı döker. ‘Kumpas’, ’Dış güçler’, ‘Sabotaj’ der, mağdura yatar. Erdoğan bu defa da bizi yanıltmadı. İlkin, Kahramanmaraş’ta çıktı, ‘2023 hedeflerine ulaşmadan, son nefesimizi vermeyiz’ dedi. Ardından, kendi sesinden şiirlere meftun olup gözyaşı döktü. Ertesi gün de ‘2023 hedeflerine, maruz kalınan tüm sabotajlara rağmen adım adım yaklaşıyoruz’ deyiverdi. Güler misiniz, ağlar mısınız?” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ı işaret eden Öztrak, “Ortağınızla beraber, memleketin bereketini kaçırdınız. Memleketin neşesini, geleceğini beraberce çaldınız. Milleti canından bezdirdiniz” ifadelerini kullandı.
CHP’li Öztrak, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “8 yıldır boğazımda bir düğüm var, ne içersem içeyim bunu yutamıyorum. İçime sindiremiyorum” sözleri için “Eski bakan, boğazındaki düğümün açılması için, tarafsız bir savcı istiyor. ‘Yüce Divan’dan korkmuyorum’ diyerek, aklanmak için, Yüce Divan’da yargılanmayı talep ediyor. Allah aşkına bu insan daha ne desin? Böyle bir durumda yapılması gereken şey bellidir. Ama ne savcılar ne de TBMM, bu eski bakanın sesini duymuyor. AK Parti grubunun gıkı çıkmıyor. Anlaşılan, ‘İşin ucu zülfü yâre dokunur’ diye korkuyorlar” dedi.
AİLELERİMİZ İÇİN DERT AYI: Eylül ayı, ailelerimiz için dert ayıdır. Okulların açılmasıyla beraber, kıyafet, kırtasiye harcamaları, ailelerin belini büker. Evlatları üniversite kazanan, üniversitede okuyan ailelerimizin, yurt sorunu, kira derdi artar. Bir de üstüne mutfaklardaki yangının harareti biner, geçim derdi dayanılmaz olur.
PARTİMİZE ŞİKAYET TELEFONLARI YAĞIYOR: Bu yıl, fahiş kira artışları milletimizi bezdirmiş. Partimize şikâyet telefonları yağıyor. Veriler bunu doğruluyor. Kiralık ve satılık konut ilanlarının verildiği bilinen bir internet sitesinin hazırladığı endekse göre, son bir yılda, kiralar; İstanbul’da yüzde 51, Ankara’da yüzde 32, İzmir’de yüzde 31, Adana ve Antalya’da yüzde 50, Mersin’de yüzde 64, Kayseri’de yüzde 54, Konya’da yüzde 34 artmış. Özellikle büyük şehirlerimizde kira artışları, resmi enflasyon rakamını katlıyor.
KONUT FİYATLARI EN HIZLI ARTAN ÜLKE, TÜRKİYE: Avrupa’da konut fiyatları en hızlı artan ülke Türkiye… Devlet yurtlarına başvuru tarihi dün akşam sonlandı. Üniversiteler gelecek hafta açılıyor. Bu gecikme aileler ve öğrenciler için ciddi bir belirsizlik yarattı. Özel yurt kiralarındaki artışlar, ev kiralarını da solluyor. Peki, bu kiralarla millet çocuğunu nasıl okutacak? Bu konut fiyatlarıyla gençlerimiz nasıl yuva kuracak? Ülkeyi 20 yıldır yöneten Erdoğan’ın şahsım hükümetinin buna bir çözümü var mı? Ne gezer…
HARÇ BİTTİ, YAPI PAYDOS: Ülkenin tüm kaynaklarını son 20 yılda betona gömdüler. Erdoğan hâlâ yandaş müteahhitleriyle, ‘Talan İstanbul’ projesiyle rant devşirme peşinde. İstanbul’u yabancılara peşkeş çekmek için vatandaşlık promosyonlu betonlaşma, katar katar sürüyor. Ama bu arada inşaat sektöründe, yandaş olmayan müteahhitler, ‘Tıkandık artık’ diye feryat ediyor. İnşaat maliyetlerinde çok ciddi artışlar var. Son bir yılda; inşaat demiri yüzde 75, hazır beton yüzde 97 zam görmüş. Bütün bu zamların arkasında hükümetin iş bilmezliği, tedbirsizliği, pandemi sonrasında yaşananlara seyirci kalması var. En son çimentodaki olağanüstü zamlar müteahhitlere; ‘Harç bitti, yapı paydos!’ dedirtti.
MUTFAKLARDA DA YANGIN BÜYÜK: Erdoğan şahsım hükümeti, beceriksizliğin, kifayetsizliğin tarihini yazmaya devam ediyor. Sadece kira ve konut fiyatlarında değil mutfaklarda da yangın büyük… Her şeyin bol olduğu yaz aylarındayız. Ama meyve ve sebze fiyatlarına etiket yetişmiyor. Ağustosta, geçen yıla göre, salatalık yüzde 128, kabak yüzde 87, şeftali yüzde 81, taze fasulye yüzde 68, tavuk eti yüzde 64, ayçiçek yağı yüzde 61, margarin yüzde 54 zam görmüş. Millet biraz daha ucuza ayçiçek yağı almak için o market senin, bu market benim dolaşıyor.
BİZE, KOCA BİR 10 YILI KAYBETTİRDİ: Artık Erdoğan metal yorgunu… Söyleyecek sözü de gidecek yolu da tükendi. Sözü ve yolu tüketenler, eski vaatlerine kulp takıp yeniden milletin önüne getirir. Ama, ‘Dünün güneşiyle, bugünün çamaşırı kurutulmaz.’ Erdoğan 11 yıl önce milletimize, milli gelirimizi 2 trilyon dolara, kişi başına geliri 25 bin dolara çıkarmayı vadetti. Böylece Türkiye dünyada ilk 10 ekonomi arasına girecekti. Milletimize ihracatımızı 500 milyar dolara çıkarma, işsizlik oranını yüzde 5’e düşürme sözünü de verdi. Şimdi bu sözlerin hepsi yalan oldu. Bunu ben demiyorum. (Son yayımlanan OVP’yi işaret ederek) Erdoğan’ın altına imza attığı şu resmi doküman söylüyor. Bu doküman Erdoğan şahsım hükümetlerinin, bize koca bir 10 yılı kaybettirdiğini ortaya koyuyor.
KENDİ SESİNDEN ŞİİRLERE MEFTUN OLUP GÖZYAŞI DÖKTÜ: Demokratik bir ülkede, millete verdiği sözü tutmayan bir yönetici, o koltuğu bir dakika dahi işgal edemez. İstifa eder. Çeker evine gider. Peki, sözünü tutmayan Erdoğan ne yapar? Milletin önünde gözyaşı döker. ‘Kumpas’, ’Dış güçler’, ‘Sabotaj’ der, mağdura yatar. Erdoğan bu defa da bizi yanıltmadı. İlkin, Kahramanmaraş’ta çıktı, ‘2023 hedeflerine ulaşmadan, son nefesimizi vermeyiz’ dedi. Ardından, kendi sesinden şiirlere meftun olup gözyaşı döktü. Ertesi gün de ‘2023 hedeflerine, maruz kalınan tüm sabotajlara rağmen adım adım yaklaşıyoruz’ deyiverdi. Güler misiniz, ağlar mısınız?
ORTAĞINIZLA BERABER MEMLEKETİN BEREKETİNİ KAÇIRDINIZ: Ortağınızla beraber, memleketin bereketini kaçırdınız. Memleketin neşesini, geleceğini beraberce çaldınız. Milleti canından bezdirdiniz. Şimdi akıttığınız timsah gözyaşlarıyla, milletin sel olan gözyaşlarını örtüp saklayamazsınız. Sabotajı başka yerlerde aramayın, sabotajın dik alasını siz yaptınız.
‘BİR İŞİN YAPILMASINI İSTEMİYORSANIZ, KOMİSYONA HAVALE EDİN!’ DERLER: Gübre, ilaç, yem, tohum, mazot fiyatlarının, tarlayı yakıp yıkmasını seyrettiler. Ondan sonra sıfır gümrükle ithalatın önünü açıp çiftçinin mahsulünü para etmez hale getirdiler. Çiftçi, ‘Hayvanımı besleyemiyorum, kendimi besleyemiyorum’ diye feryat ediyor. Şimdi milli gelir, 2023 hedeflerinin yarısına bile ulaşamayınca, ‘Sabotaj yapıldı’ diyorlar. Sabotaj mı arıyorsunuz? İşte çiftçimize reva gördükleriniz üretime yapılan en büyük sabotajdır. Şimdi bu sabotajın failleri, enflasyonu, Fiyat İstikrarı Komitesi’ne havale etmişler… Bürokraside kuraldır: ‘Bir işin yapılmasını istemiyorsanız, komisyona havale edin!’ derler. Bu ülkede fiyat istikrarını sağlamakla görevli bir kurum, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’dır.
SATIN ALMA GÜCÜNE YAPILAN EN BÜYÜK SABOTAJ: Meşhur sözdür; ‘Almanların tamamı belki Tanrıya inanmaz ama hepsi Bundesbank’a inanır.’ Bir Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede en önemli sermayesi itibarıdır. Bankaya duyulan güvendir. Bunu umursamayan Erdoğan, Merkez Bankası’na müdahale etmeye devam ediyor. ‘Enflasyonun üzerinde faiz uygulayacağız’ diyen son başkan da enflasyon politika faizini aşınca, korkudan çareyi, enflasyonu bırakıp çekirdeğini takip etmekte buldu. Bu oyun devam ederken kural değiştirmektir. Milletin de dünyanın da gözünde bu yapılan güveni bitirir. Bu da milletin satın alma gücüne yapılan en büyük sabotajdır.
IMF’NİN HİMMETİYLE CAKA SATMAYA BAŞLADI: Erdoğan ve damadı bir olup milletin 128 milyar dolarını, koltuklarında kalmak uğruna buharlaştırdılar. ‘Bu paralar ne oldu?’ diye, millet adına sorduğumuzda da gıkları çıkmadı. Astığımız afişleri toplatmaya, partililerimizi tutuklamaya kalktılar. Şimdi Uluslararası Para Fonu (IMF), 6.3 milyar dolar hibe edince Erdoğan’ın dili çözüldü. Daha düne kadar IMF’ye etmedik laf bırakmıyordu. Şimdi IMF’nin himmetiyle caka satmaya başladı. Ama yine de milletten gerçekleri gizlemeye devam ediyor.
IMF’DEN ALINAN DESTEĞE RAĞMEN 21 MİLYAR DOLAR AÇIK VAR: Şimdi milletimizin dikkatine üç ayrı grafik arz edeceğim. İlk grafik, TCMB tarafından IMF standartlarına göre hazırlanan, ‘Uluslararası Rezervler ve Döviz Likiditesi’ tablosundan üretildi. Bu tablo Merkez Bankası’nın brüt döviz rezervlerinden vadesi bir yıldan daha az olan döviz kredileri, döviz borçları, SWAP anlaşmalarıyla alınan emanet dövizler ve diğer koşullu döviz borçları düşüldüğünde kasada ne kalıyor onu gösteriyor. 3 Eylül 2021 itibariyle; IMF’den alınan son 6,3 milyar dolarlık desteğe rağmen döviz kasasında 21 milyar dolar açık var.
BU DEFA KASA 40 MİLYAR DOLAR AÇIK VERİYOR: Diğer bir grafik; TCMB haftalık vaziyetinden derlenen verileri esas alıyor. Bankanın döviz varlıklarıyla, döviz yükümlülüklerini karşılaştırıyor. Kasadaki 119 milyar dolarlık brüt döviz rezervinden Merkez Bankası’nın, bankacılık sistemine olan döviz borcunu, IMF’den aldığı SDR tahsisatını ve SWAP’lardan oluşan döviz yükümlülüklerini düştüğünüzde bu defa kasa 40 milyar dolar açık veriyor.
BAŞ SORUMLU ERDOĞAN VE DAMADI: Son olarak, Merkez Bankası’nın günlük analitik bilançosundan da net rezervleri hesaplayabiliyoruz. Buna göre TCMB’nin brüt döviz varlığından. Dışarıya, kamuya, bankalara olan döviz borcunu ve SWAP’ları çıkarırsak, döviz kasasındaki açık 51 milyar doları buluyor. Yani neresinden bakarsanız bakın, TCMB kasasındaki döviz ve altınlar, döviz borcuna yetmiyor. Döviz kasası sağdan da saysanız, soldan da saysanız açık veriyor. Erdoğan bunu gizliyor. Neden, çünkü ülke ekonomisine yapılan sabotajın şahı budur. Bunun baş sorumlusu kim? Milletin 128 milyar dolarını buharlaştıran Erdoğan ve damadıdır.
ÜRETİM, BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE YÜZDE 4.2 DARALDI: Bugün de temmuz ayı sanayi üretim verileri açıklandı. Üretim bir önceki aya göre, yüzde 4,2 daraldı. Sanayi üretimi temmuzda hız kesmiş. Tutarlı, güven veren bir ekonomik program uygulanmadan eğitim sistemiyle işgücü piyasasının ihtiyaçları buluşturulmadan, işsizlik kalıcı şekilde düşmez. Milletin çalışacağı işler çoğalmaz. 20 yılda eğitimi milli olmaktan çıkardılar. Eğitimi kendi ideolojilerine meze yaptılar. İşte bu sabotajların en büyüğüdür.
‘YÜCE DİVAN’DAN KORKMUYORUM’ DİYEREK AKLANMAK İÇİN YARGILANMAK İSTİYOR: Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, ‘8 yıldır boğazımda bir düğüm var, ne içersem içeyim bunu yutamıyorum. İçime sindiremiyorum’ diyor. Eski bakan, boğazındaki düğümün açılması için, tarafsız bir savcı istiyor. ‘Yüce Divan’dan korkmuyorum’ diyerek, aklanmak için, Yüce Divan’da yargılanmayı talep ediyor. Allah aşkına bu insan daha ne desin? Böyle bir durumda yapılması gereken şey bellidir. Ama ne savcılar ne de TBMM, bu eski bakanın sesini duymuyor. AK Parti grubunun gıkı çıkmıyor. Anlaşılan, ‘İşin ucu zülfü yâre dokunur’ diye korkuyorlar. Bakanlığına dezenfektan satan eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın aile şirketi hakkında da yeni iddialar var. Dezenfektanlara ruhsat dışı kimyasal karıştırma mı dersiniz, nitelikli dolandırıcılık iddiaları mı dersiniz, her şey var.
MİLLETVEKİLİ ARKADAŞLARIMIZ YAKIN TAKİBE ALDILAR: Diğer taraftan SGK’da büyük bir vurgun iddiası var. 1 milyar lirayı bulduğu söyleniyor. İçişleri Bakanı’nın kuzenine ait şirketin de bu vurgunda rol aldığı iddia ediliyor. SGK’da üst düzey çok sayıda kamu görevlisi, görevinden alındı. Bunlardan biri de bu soruşturmanın açılması için, müfettiş görevlendiren SGK Başkan Vekili. Bu başkan vekili acaba neden görevden alındı? Soruşturmayı yavaşlatmak veya soruşturmaya müdahale etmek için mi? Bu yolsuzluk soruşturmasını milletvekili arkadaşlarımız yakın takibe aldılar.
HAKLI ÇIKTIK: Birkaç ay önce, Erdoğan’ın Rabia selamından vazgeçeceğini söylemiştik. Haklı çıktık. Kahramanmaraş’ta Rabia gitmekle kalmadı. Yemin de vatansız kaldı. Erdoğan Birleşik Arap Emirlikleri’ne, para için el uzatınca, artık dil uzatmaz oldu. Dış politikadaki bu savrulma, milli menfaatlerimize sabotaj değildir de nedir? Erdoğan ülkemizin tüm taşıyıcı kolonlarına yapılan sabotajların baş failidir. Bu sabotajları bitirmek pahalılığı, yoksulluğu, işsizliği, eyyamcı dış politikayı hayatlarımızdan çıkarmak için Erdoğan şahsım rejimini ve çamur ittifakını ilk sandıkta göndermek şarttır.
DEĞİŞTİRİLMESİNİN TEKLİF DAHİ EDİLEMEYECEĞİNİ BİLİR: (Laikliğin Anayasa’dan çıkarılmasına ilişkin yönetilen soruya) Resul (Tosun) Bey, tecrübeli bir siyasetçidir. Anayasa’nın ilk 4 maddesinin değiştirilemez olduğunu, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini bilir. Ama anlaşılan kendisine bir görev verilmiş, şu anda milletin gerçek gündemini karartmak üzere başlatılan spekülasyonda ona da bir rol biçilmiş. Bu milletin gerçek gündemi, bu tartışılan konular değildir. Bu milletin gerçek gündemi az önce anlattığım işsizlik, pahalılık, yoksulluktur.
İTTİFAKIN GENEL BAŞKANLARININ AÇIKLAMALARI ORTADA: (Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmasına ilişkin) Hepimizin gönlünden bir aday geçer. Bu doğaldır. Ama ittifakın genel başkanlarının bu konuya ilişkin açıklamaları ortadadır. Dolasıyla bunun üzerine söylenecek başka bir şey yoktur.”