İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Fethi Açıkel ve CHP Ümraniye Belediye Başkan adayı Aykut Erdoğdu ile birlikte, “Ümraniye Kanaat Önderleri Buluşması” toplantısına katıldı.
Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şu şekilde:
“Sosyal yardımları en yukarıya taşımak bir maharet midir, bir ülkede? Aslında maharet değildir. Yoksulluğun bir maharet olduğunu kabul etmeyecek kadar vatandaşını düşünen bir yöneticiyim. Toplumun yoksullukla mücadele etmesi büyük bir ayıptır, hicap duyulacak bir durumdur. Ama Türkiye’nin özellikle son 7-8 yılda, ne yazık ki kaderi olmuştur. Kötü ekonomi yönetimi, ekonomi kurallarını altüst eden bir anlayış.
“KENDİSİ ‘EKONOMİST’ DİYE TARİFLEYEREK…”
Yani enflasyon-faiz ilişkisiyle ilgili yeni bir metin yazan, kendisini ‘ekonomist’ diye tarifleyerek, ülke yönetiminde ekonominin nasıl yönetileceğini kendisinin belirlediği duygusunu ortaya koyan bir anlayışın, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu duygusunun bizi getirdiği sonuçtur, yoksulluk. Ve gerçekten dünyada üç haneli enflasyon bizden başka hiçbir ülkede yok. İki haneli enflasyonun sayısı bile o kadar az ki şu anda dünyada. Biz büyük bir sefillikle bunu başarmış durumdayız.
ENFLASYON MESAJI
Enflasyonun nasıl bir canavar olduğunu… Burada çok deneyimli insanları görüyorum. Türkiye’nin yakın geçmişinde bilen, gören insanlar var aramızda. Ama o canavardan bile daha büyük bir canavarla karşı karşıyayız. Enflasyon, bir yandan toplumu sömürürken, bir yandan bizim var olan kaynaklarımızı emerek kurutan, çürüten birtakım uygulamaların hepimiz mağduruyuz, kurbanıyız. Bizi yoksulluğa sürükleyen şey budur. ‘Biz bugün sosyal yardımların bütçedeki oranını 5 katına, 6 katına çıkarttık, yaşasın, ne güzel iş başardık’ diyebilir miyim ben? Diyemiyorum ama şunu diyorum: Evet, biz, yoksul zamanında vatandaşımızın güçlü bir şekilde yanında olma gayretinde başarılı bir belediyeydik.
“BİZ LÜTUFTA BULUNMUYORUZ”
Tüm sosyal yardım uygulamalarımızın her birisi ihtiyaçtan doğan şeyler. Yani biz, lütufta bulunmuyoruz. Her yerde vatandaşımıza diyoruz ki, ‘Biz lütufta bulunmuyoruz. Sizin eksiğinizi görüyoruz. Kapatmakla ilgili ince düşünüyoruz. Narin düşünüyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Bu yaptıklarımızla bize oy verin diye size yapmıyoruz. Bu bizim sorumluluğumuz. Sosyal devlet olma kavramında bizim sorumluluğumuz. Biz, sorumluluğumuzun hakkını veriyoruz.’
SİZİN PARANIZLA, SİZE HİZMET EDİYORUZ BİZ”
“O bakımdan her yerde bunu söylüyorum vatandaşlara. Meydanlarda söylüyorum: ‘Size destek oldu diye, kimseye oy vermeyin.’ Sizin paranızla, size hizmet ediyoruz biz. Doğru hizmet etmeye gayret ediyoruz. Ben, Anne Bebek Kartı’nı 2019’da açıkladığımda; 2 defa, 3 defa meydanlardan, çıktı Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Kimin parasını kime veriyorsun sen’ dedi bana. ‘Milletin parasını, millete veriyorum’ dedim. Bu kadar basit. Şimdi bu, bir manifestoya döndü, milletin parasını millete vermek. Milletin şu bakışını da bir kenara itmemiz lazım. Yani sanki lütufta bulunuyor. Yani bütçeyi perişan etmişsiniz. Bütçenin öyle delikleri var ki; emekliye vereceğiniz ilave katkıyı, ilave desteği, vermeniz gereken farkı bütçeye yük olarak tarifliyorsunuz. Bütçeye yükleri sıralasak, emekliye verilecek birinci sıraya gelmez. Dokuz yüz doksan dokuz tane, torbayı delik deşik eden bayağı bir delik sıralarız.
“ONUN İÇİN ÇATLIYOR KARŞIMIZDAKİ HÜKÜMETİN YETKİLİLERİ”
Niye ben, ‘sosyal yardım ve metrolar’ dedim. Çünkü genelde ikisi yan yana olmaz. Genelde yönetimler bize şöyle derler, yani sol partilere, ‘Sosyal destekte ya da bu alanlarda iyidir ama yatırımcı, icraatçı, kalkınmacı noktasında zayıftır’ derler. Vallahi kim öyle düşünüyorsa, ben söylüyorum; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en icraatçı, en kalkınmacı, en üretken 5 yılını yaptığımızı iddia ediyorum İstanbul’da. Bu kadar net. Onun için çatlıyor karşımızdaki hükümetin yetkilileri. Bizim 5 yılda yaptığımız işleri, -farkında mısınız- 25 yıllarıyla kıyaslıyorlar. Çünkü biz, onların 25 yılıyla kıyaslanacak 5 yılda güzel işler yaptık. Reel, rasyonel bütçe verileri üzerinden şöyle bir kıyaslama yapmak isterim size. Sadece bizim 5 yılımızla, bizden önceki 5 yıl arasında, 4,2 milyar daha az para harcadık. Bakın; 4,2 milyar dolar. Dolar üzerinden konuşuyorum. Yani bizim harcadığımız para, 16-17 milyara yakın bir para, onların döneminde harcanan para da 22 dolara yakın harcanan bir para. 4,2 milyar dolar daha az para harcamışız. Bakın daha ileri gidiyorum. Bizden önceki 5 yılın emtia fiyatlarıyla, bizim 5 yıl arasında, Türkiye’deki enflasyonu bir kenara koyuyorum, dünya kurları üzerinden dahi inanılmaz farklar var.”
KAYNAK: CUMHURİYET