Türkiye Komünist Partisi (TKP), Filistin Açık Oturumu düzenledi. TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, “Siyaset alanında Türkiye’nin enerji, petrol, çimento sektöründe hatta silah sanayinde İsrail’le yaptığı ve yapmaya devam ettiği ilişkileri ilk sorgulayan TKP oldu. Bunun peşini bırakmayacağız çünkü ortada bir de dinselliğin arkasına gizlenmiş muazzam bir sahtekarlık var. Zaten o yüzden mesele sınıfsaldır diyoruz. TKP de yalnızca zalimliğe uğradığı, insanlık dışı bir uygulamaya maruz kaldığı için değil, paranın gücüne karşı taşla, sapanla, yüreğiyle direndiği için Filistin halkının yanındadır. Ve Filistin eninde sonunda kazanacaktır çünkü o paranın sahipleri eninde sonunda yenilecektir” dedi.
TKP, bugün Ankara Makina Mühendisleri Odası Eğitim Kültür Merkezi’nde Filistin Açık oturumu düzenledi. Oturumun açılış konuşmasını TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan yaptı. Okuyan, özetle şunları dile getirdi:
“FİLİSTİN DİRENİŞİ BÜYÜK ÖLÇÜDE HALKIN, YOKSULLARIN DİRENİŞİDİR”
“Filistin meselesi bir din meselesi değildir ya da iki din arasındaki iki inanç sistemi arasındaki çatışmadan kaynaklanmamaktadır. Filistin meselesi bu anlamda bir medeniyetler çatışması da değildir. Filistin meselesi asli olarak ulusal bir mesele de değildir. Tabii ki ulusal bir boyutu vardır. Tabii ki dinsel bir boyutu ya da en azından görünür yüzle bir dinsel gerilim söz konusudur. Ama Filistin meselesi en azından TKP için, Marksistler, Komünistler için bir sınıfsal meseledir. Dinsel bir mesele olsaydı Yahudiliğin dünyadaki ağırlığını biz 15 ila 17 milyon arasındaki Yahudilerle sınırlayamayız. Son tahlilde dünyada çok küçük bir nüfusun bir inanç sistemi… Ve eğer bir etnik topluluktan söz edeceksek onların da sayısı oldukça sınırlı. Yahudilik bir noktadan sonra bir sermaye ideolojisi haline gelmiştir. Sermaye gerçekliği haline gelmiştir. Bugün İsrail, Yahudiler gücünü nereden alıyor? Yüz milyonlarca Müslüman niye alt edemiyor? sorusunun yanıtı sınıfsaldır. Filistin halkıyla İsrail devletinin saldırganlığı arasındaki gerilime baktığımız zaman adlı adınca sınıfsal bir çatışma görüyoruz. Baktığımız zaman bugün Filistin’deki direnişe o direniş büyük ölçüde halkın, yoksulların direnişidir.
“FİLİSTİN MESELESİ TÜRKİYE’DE DE SOLUN, KOMÜNİSTLERİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR”
İsrail’le Filistin halkı arasındaki çatışma sınıfsal bir çatışmadır, son tahlilde baktığımızda İsrail geniş bir coğrafyada emperyalist dünyanın ulusal uyanışlara, yoksul halklarının uyanışlarına ama en önemlisi de sosyalizme yönelmelerini engellemek için Orta Doğu coğrafyasına çakılmış bir devlettir. Bugün ağırlıklı olarak Hristiyan dünyası olarak adlandırılan ülkelerin İsrail’in arkasında durmasının nedeni dinler arasında bir ittifak değil adlı adınca emperyalist, sınıfsal egemenliğin sürmesi için yürütülmüş bir ittifaktır. Kafkasya’da parmakları var Orta Doğu’yu saymıyorum bile. Dolayısıyla karşımızda çok iyi örgütlenmiş, zengin sınıflara sırtını dayamış bir devlet var. Filistin meselesi bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de solun, devrimcilerin, yurtseverlerin komünistlerin kırmızı çizgisidir. Siyasette boşluk olmaz, Filistin halkının uğradığı haksızlıklara, işgale, zalimliğe karşı birileri harekete geçecekti zaten. Devrimci örgütlere dönük muazzam saldırılar tezgahlandı.
“HAMAS’TAN FİLİSTİN HALKINA UZUN VADEDE HİÇBİR İYİLİK GELMEZ, DİNCİ BİR ÖRGÜT SONUÇTA, AMA DİRENİŞTE ÖN SAFTA”
Daha laik Filistin örgütleri yolsuzluğa bulaştılar. Lübnan’da Hizbullah, Filistin’de, Hamas, Irak’ta ABD’ye karşı direnişte dinci bazı örgütlerin öne çıkması devrimcilerin ayıbıdır. Siz mücadele etmezseniz başkaları doldurur. Hizbullah, 2006’da Lübnan’da teslim olan bir ülkede ben İsrail işgaline izin vermiyorum dediği için bugün Hizbullah’tır. Bir ülkeyi işgale karşı mücadele veriyorsa o mücadelede öne çıkan meşruiyet elde eder. Komünistlerin de tarihinde işgale karşı mücadelede hep ön saflarda olmak vardır. Ama ne yazık ki Orta Doğu’da dinci örgütler öne çıktı. Onlarla mücadele etmek istiyorsak bir İsrail saldırganlığında, bir işgal karşısında lafa önce ama Hamas da terör örgütü diye başlamamak gerekiyor. Bunu yaptığımızda Hamas güçleniyor. Hamas bir terör örgütü değildir, Hamas’ın sorunu İslamcı bir örgüt olmasıdır. Ama Hamas şu anda Filistin halkının direnişinde öne geçmiştir. Filistin’de Hamas’a verilen destek 7 Ekim’den sonra radikal bir şekilde arttı. Bir işgale, zalime karşı direnişte kim öne çıkarsa meşruiyet elde eder. Hamas’tan Filistin halkına uzun vadede hiçbir iyilik gelmez, dinci bir örgüt sonuçta. Ama bugün bu direnişte ön safta dinciler var.
“İSRAİL ZALİMLİĞİNİ VE İŞGALİNİ KINAYAN İLK SİYASİ YAPI BİZ OLDUK SOLDA”
TKP bir sosyal medya organizasyonu değil. Biz bir olayla karşılaştığımızda hemen anında bir değerlendirme yapmayız. Biz 7 Ekim’de Hamas’ın öncülük ettiği saldırıya baktık, inceledik bu coğrafyada başka ülkelerde yaşayan güvendiğimiz dostlarımızdan haber aldık ve bir açıklama yaptık. Türkiye’de bu meselede Hamas da terör örgütüdür, İslamcıdır demeyip İsrail zalimliğini ve işgalini kınayan ilk siyasi yapı biz olduk solda. Hamas’ı desteklemek zorunda değilsiniz ama Filistin’in direnişiyle aynı safta olmak zorundasınız. İşgal koşullarında yanınızda kim var diye bakmazsınız, işgale karşı mücadele edersiniz. İsrail Komünist Partisi’nin yaptığı şey çok saygı duyulacak bir şeydir. Hiç tereddüt etmediler. Sorunun kaynağı Netanyahu hükümetidir, İsrail devletidir dediler. Filistin’de olup da bu Hamas’ın kendi kafasına göre yaptığı bir eylem, biz onun yanında durmuyoruz ya da bu direnişin parçası değiliz demedi kimse. Avrupa kendisine solcuyum diye ortalıkta dolanan solun önemli bir bölümü İsrail’i destekliyorlar, hatta açıktan destekliyorlar. Bu utanca ortak olmadığımız için bütün dünyadaki komünist hareket bununla gurur duymak gerekiyor. Çünkü gerçekten muazzam bir psikolojik savaş var.
“TKP DE YALNIZCA ZALİMLİĞE UĞRADIĞI İÇİN DEĞİL, PARANIN GÜCÜNE KARŞI TAŞLA, SAPANLA DİRENDİĞİ İÇİN FİLİSTİN HALKININ YANINDADIR”
Bizim İslamcı hükümetimize dedik ki siz sürekli Filistin’in yanındayız diyorsunuz, diplomasi yapıyorsunuz. Şu İsrail Devleti’nin çarkını döndürdüğü önemli kimi sektörlerde İsrail’le niye ilişkileri sürdürüyorsunuz? Siyaset alanında Türkiye’nin enerji, petrol, çimento sektöründe hatta silah sanayinde İsrail’le yaptığı ve yapmaya devam ettiği ilişkileri ilk sorgulayan TKP oldu. Bunu peşini bırakmayacağız çünkü ortada bir de dinselliğin arkasına gizlenmiş muazzam bir sahtekarlık var. Zaten o yüzden mesele sınıfsaldır diyoruz. İsrail’in arkasındaki güç Yahudilikle ilgili değildir. Paranın gücüdür. TKP de yalnızca zalimliğe uğradığı, insanlık dışı bir uygulamaya maruz kaldığı için değil, paranın gücüne karşı taşla, sapanla, yüreğiyle direndiği için Filistin halkının yanındadır. Ve Filistin eninde sonunda kazanacaktır çünkü o paranın sahipleri eninde sonunda yenilecektir.”
Okuyan’ın açılış konuşmasının ardından açık oturum kısmına geçildi. Burada, emekli diplomat ve TKP PM Üyesi Engin Solakoğlu ile gazeteci yaarlar Hasan Sivri, Musa Özuğurlu ve Mustafa Kemal Erdemol konuştu.