Kılıçdaroğlu, BirGün Gazetesi Ankara Temsilcisi Nurcan Gökdemir ile Parlamento Muhabiri Hüseyin Şimşek’in sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, “Eşitsizliklerin artması, varsılların daha zengin, yoksulların da daha fakir olacağı bir ekonomi politikası izlendi. Bu politika AK Parti iktidarı tarafından halen kararlılıkla sürdürülüyor. AK Parti yoksulluğu bitirmek için değil, yoksulluğu yönetmek için çaba harcıyor. Yoksulların inançlarını da istismar ederek bunu yani yoksulluğu bir ‘kader’ olarak topluma sunuyor. Ve yaptığı sosyal yardımlarla da ki bunu bir hak olarak değil, AK Parti’nin bir lütfu olarak yapıyor, yoksulları yanında tutmaya çaba harcıyor. Ama öyle görünüyor ki bunun da sonuna gelindi…” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, “Çünkü AK Parti yerel yönetimlerde ‘CHP’ye oy verirseniz yardımlar kesilir’ propagandası ile oy toplamaya çalışıyordu. Ama seçimlerden sonra sosyal yardımların hem kesilmediği hem de gerçek ihtiyaç sahiplerine hiçbir ayırım yapılmaksızın yardımların ulaştığı görüldü… Kuşkusuz bunlar geçici önlemler. Kalıcı olanı ise istihdam alanını büyüterek herkesin kendi geçimini kendi emeği ile sağlayabileceği bir düzeni inşa etmek. Bu konuda ivedilikle yapılması gereken ‘Aile Destekleri Sigortası’nı hayata geçirmektir.” düşüncesini dile getirdi.
“Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin eylemine destek vermekte çekingen davrandığınız yorumlarına hak veriyor musunuz?” sorusuna Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi:
“Boğaziçi öğrencilerinin ve hocalarının yaptıkları eylemlere saygı duyuyorum. Kendi üniversitelerini korumak istiyorlar, kayyum bir rektör istemiyorlar. Bunu her ortamda dile getiriyorum. Bizim o direnişi çalma hakkımız yok. Öğrencilerin haklı direnişini ellerinden alıp da, ‘Bu bir CHP direnişidir’ demeye hakkımız yok. Onların Anayasa’ya uygun gösterilerini, saygıyla karşılıyoruz. Erdoğan, bizi zorla oraya yamamak istiyor. Olayı siyasi kavgaya dönüştürmeye çalışıyor. Biz Boğaziçi’ne duyduğumuz saygı gereği oraya girmiyoruz. Ama gözaltına alınan öğrencilerin yanında durduk. Şu anda tutuklu olan öğrencilerle milletvekillerimiz görüşüyorlar. Gerekirse onlara her türlü hukuk desteği veriyoruz. Buradan da bir çağrı yapayım. Bu öğrencilere terörist ve bunun ötesinde ‘yılan’ dendi. Ve bu öğrenciler serbest kaldılar. Niçin, Anayasa’ya uygun olarak gösteri yaptıkları için. Silahsız ve saldırısız gösterilerini yaptılar. Bu öğrencilere terörist demek suçtur. İki açıdan. Bir, tazminat davası açmaları lazım, iki, söyleyenler hakkında suç duyurusunda bulunmaları lazım. Bu konuda İstanbul Barosu’nun bu öğrencilere destek vermesi lazım.”