CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, KARAR TV’ye konuk oldu. Gündem Özel’in konuğu Kılıçdaroğlu, Taha Akyol ve Elif Çakır sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, ‘128 milyar dolar nerede?’ sorusunu yine Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’nın kasasını boş olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, aşı tedariki, pandemi destekleri, Biden’ın 24 Nisan kararı, erken seçim tartışmaları ve ekonomik kriz ile ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
“ASLINDA SAĞLIK BAKANI ADINA ÜZÜLÜYORUM”
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın aşı tedariki ile ilgili yaptığı son açıklamaları değerlendiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Sağlık Bakanı’nın şu ana kadar aşı ile ilgili tüm söyledikleri birbiriyle çelişiyor. Aslında Sağlık Bakanı adına üzülüyorum. Sözünü tutmayan, birbiriyle çelişen açıklamalar yapıyor. Beceremeyeceklerini gayet iyi biliyordum, emin olun bizim belediyelerimize bugün yetki verilseydi; bu sorun çözülürdü.
Tam bir güvensizlik üzerine inşa edilen tablo var. Sayın Bakan çıkıp açıklamalar yapıyor. Açıklamalar Bilim Kurulu’nun mu, kendisinin mi, Saray’ın mı? Bundan haberimiz yok. Aşı işini beceremediler. Maske olayının tamamı çözdük, üstelik bedava verdik. Ve hiçbir ayrım yapmadan…Beceriksizlik öyle bir sinmiş ki yönetim yapısına, beceremiyorlar. Tarih veriyorlar, tarih tutmuyor. Bir süre veriyorlar sonra vazgeçiyor, devlet böyle yönetilmez. Şu an devlet yönetilemiyor.”
“50 KİŞİYE SAĞLANAN İMKAN 54 MİLYAR 600 MİLYON”
Pandemi döneminde CHP’li tüm belediyelere talimat verdiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, kimsenin suyunun kesilmeyeceğini hatırlatarak hükümetin ‘pandemi destekleri’ eleştirdi:
İstanbul Havalimanı işletmecilerine sağlanan avantaj, 21 milyar lira. 21 milyar liralık onların ortaklarına avantaj sağlanmış. 2020’de otoyol işletmecilerine 10 milyar 100 milyon lira garanti ödemesi verilmiş. Şehir hastanelerine sağlanan hizmet bedeli ve kira 17 milyar 600 milyon lira. Bir de elektrik şirketlerine sağlanan bir avantaj var. 2021 yılı içerisinde 3 milyar lira. Elektrik dağıtım şirketlerine sağlanan 2 milyar lira bir avantaj var.
Digiturk’ün Katarlı ortağı vardı; ‘Parayı ödemiyorum’ dedi. 900 milyon lira da ona avantaj sağlanmış. Topladığımızda bunların sayısı 50’yi geçmiyor. 50 kişiye sağlanan imkan 54 milyar 600 milyon lira. Esnafa ne verilecek? Bütçe fazla verdi diyorlar, neden esnafa vermiyorsunuz o zaman? Kredilerden bahsetmiyorum, doğrudan doğruya hibe. Hibe vereceksiniz esnafa.
“BÜTÇE 22 MİLYAR FAZLA VERDİYSE…”
“Belli kişilerin paraları düzenli ödeniyor. İstanbul Havalimanı’nı yapan şirketlere 21 milyar lira parayı veriyorsun. Toplam 54 milyar 600 milyon lira. Bu para var. Buradaki önemli olay; siyasi tercihtir” diyen Kılıçdaroğlu, tam kapanma sürecini hatırlatarak “Herkes fedakarlık yapmalı. ‘Eve kapan’ dediğiniz zaman herkese yüzde yüz bir asgari ücret verilebilir mi?
Hayır, buna imkan yok. Herkes kendi geliri ölçüsünde fedakarlık yapmalı. Bu parayı nerden buldunuz diye sormuyorum. Para var mı yok mu? Ocak, Şubat ve Mart’ta bütçe 22 milyar lira fazla verdi. 22 milyar lirayı dağıt bu insanlara” ifadelerini kullandı.
“5 YERDEN MAAŞ ALAN VAR”
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: Fedakarlığı kim yapacak? Devletten büyük alacağı olan fedakarlığı yapacak. Hükümet güven vermek istiyorsa, milletin önüne çıkıp diyecek ki; ‘Evet, bir pandemi dönemi yaşıyoruz, ciddi anlamda ihtiyacımız var. Sosyal devletin gereği olarak vatandaşıma bakacağım. Hiç kimseyi aç yatağına yatırmayacağım, bu fedakarlığı önce devlet olarak ben yapacağım. İsrafı önleyeceğim.’
Bunu yapması gerekir, çünkü dünya kadar israf var. 13 uçak benim mi? Pandemi döneminde Saray’a dünyanın parasına Mercedes’ler aldınız. Bir yerden maaş değil, 5 yerden maaş alan var. Bu israf değil midir? Bunların yerine en azından 100 tane asgari ücretli üniversite mezununu çalıştırabilirsiniz.
128 MİLYAR DOLAR TARTIŞMALARI
“128 milyar dolara nerede sorusunda hakaret yok, bir şey yok. Efendim, Saray’ın silueti varmış. Bu soruyu kime soracağım? Manava, bakkala sorduk. Haberleri yok. İyi de bu para nerede? Devleti yöneten, her şeyden sorumlu olan kişiye soruyoruz” diyen Kılıçdaroğlu’nun Merkez Bankası’nın pandemi döneminde kontrollü bir şekilde para basabileceğini de savundu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “MB dolar satabilir. Peki, nasıl yapıyordu bunu? İhaleye çıkıyordu, odaları var ve herkes giremez. O odada dolar alım-satımı yapılır. Ne alıcı ne de satıcı birbirini bilmez. MB bilir, ihaleye bankalar katılır. Sonra MB bu bilgileri internet sitesinden yayınlar. 128 milyar dolar satılıyor, ama kime satıldığı belli değil. Satan Hazine. Hazine MB’de olan doları satabilir mi? Hazine dolar kuru üzerinden işlem yapabilir mi? Hazine’nin öyle bir yetkisi de yok. Bu yetki kime ait. MB’ye ait.”
MHP lideri Devlet Bahçeli’ye de tepki gösteren Kılıçdaroğlu “128 milyar dolar bizde değil. 600 milletvekili de bilmiyor. Milletvekillerinin araştırması lazım ama araştırmıyorlar. Çünkü Saray’dan talimat geldi. Beni üzen Bahçeli’nin de buna evet demiş olması” ifadelerini kullandı.
“BAHÇELİ’DEN DESTEK İSTEYECEĞİZ”
“Merkez Bankası’nın şu an kendisine ait bir doları yok. Kendi mülkiyetinde olan bir doları dahi yoktur” ifadesini kullanan CHP lideri, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ile ilgili Meclis’e kanun teklifi vereceklerini açıkladı: “Talimat verdim. MB’nin bağımsızlığı ile ilgili yarın veya öbür gün bir kanun teklifi verecekler. MB sıcak siyasetin dışında kalırsa güven verir. Dünyadaki bütün sermaye çevreleri, güven veren bir kurumu görmek ister. Rahmetli Ecevit döneminde parlamentoda bir kanun geçti, o kanunun altında MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin de imzası var. Şimdi bu kanun teklifini vereceğiz. Bahçeli’den de imzasına sahip çıkmasını isteyeceğiz.”
Bahçeli’nin kanun teklifini desteklemeyeceğini de sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu “Çok umutlu değilim. Bahçeli’nin şöyle bir özelliği var: Dün o sözü söyledi ama 3 gün sonra yüz seksen derece tersini söyleyebilir. Beni üzen de bu zaten” dedi.
“‘Faiz sebeptir, enflasyon sonuçtur’ Erdoğan’ın tezi. Nobel ödülü alacak yakında, gerçekleşmeyen tez. Hayret ediyorum. Bir de ‘Ekonomi biliyorum’ diyor. Akıl var mantık var, Türkiye’yi ekonomi biliminin tam tersi noktaya getirdiler” diyen Kılıçdaroğlu, ekonomide en önemli unsurun güven olduğunu vurguladı.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “En temel nokta güvenilir olmaktır. Güvenilir olduğunuz zaman Türk Lirası’na olan güven de artıyor. Sadece yurt dışındaki bankalar değil, Türkiye’deki bankalar da MB’den büyük ölçüde etkilenirler. Güveni kaybettiğiniz zaman her şey yerle yeksan oluyor.”
BİDEN’IN 24 NİSAN KARARI
ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan kararını da değerlendiren Kılıçdaroğlu “Söylenmesi gereken her şeyi söyledim, hatta 22 Nisan’da. Sayın Bahçeli konuşmadan önce dedim. CHP’nin Washington temsilcisine telefon ettim, kuvvetle doğru olduğunu söyledi. Ve 22 Nisan’da yazılı açıklama yaptık.
Ben şunu söyledim: Biden açıklama yaptı. Asıl iğneyi kendimize batırmamız lazım. Kıbrıs Çıkarması’nı yaparken, böyle bir açıklama olmadı. Ambargo uygulanırken, böyle bir açıklama olmadı. Johnson mektup yazarken de böyle bir açıklama olmadı. Ne oldu da şimdi Biden böyle bir açıklamayı yapıyor? Bu iklimi kim oluşturdu?” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “İdlib’de 33 askerimiz şehit edildi, şehit edenler belli. Koşa koşa Putin’e gittiler, Putin kronometre koyarak Erdoğan’ın kaç dakika kapıda beklettiğini televizyondan izletti. Erdoğan, Putin’in kapısında dakikalarca bekledi. Erdoğan’ı kapıda bekletmesi, onurumu zedeliyor. Ama onun onurunu zedelemedi. O yüzden diyorum ki: Erdoğan, bir güvenlik sorunu hale gelmiştir. Egemen güçlere karşı Türkiye’nin çıkarlarını savunacak noktada değildir.”
İktidarın dış politikaya yönelik hamlelerini sert sözlerle eleştiren Kılıçdaroğlu “‘Amerika’yla, Rusya’yla, Mısır’la kavga edelim’ demiyorum. Ama herkesle elbette ki ilişkilerimiz olacak ama bu kendi ülkemizin üzerine egemen gölgesi düşmeden olmalı” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun diğer açıklamaları şöyle:
“(Bahçeli’nin S-400 talebi) Aktive edemezler. Bahçeli’ye de görev düşüyor. Süre versin. 6 ay içinde aktive etmezlerse hükümetten desteğimi çekeceğim. Yiğit adamsa bunu yapsın. Neden yapmıyor? Türkiye’nin temel konusu bu.
ERKEN SEÇİM BEKLENTİNİZ VAR MI?
“Türkiye’nin sorunlarını, siyasi iktidarın uzun süre kaldıramayacağına inanıyorum. Her geçen gün vatandaşın üzerindeki maliyet artıyor. Yeni bir devlet yönetimi anlayışına ihtiyaç var. Bunu için de halkın hakemliğine gideceğiz. Aklı başında olan bir yönetici sistemi yönetemiyorsa, halkın hakemliğine başvurur. Erdoğan’ın bunu yapabileceğini inanıyorum.”
(Gri pasaport skandalı) Devlette çürümüşlük başlamışsa, bu çürümüşlük her tarafa bir şekilde yansıyor. Çürümüşlüklerden bir tanesi de bu. İki gence bu pasaportları veriyorsunuz. Adamlar bu pasaportlarla insan kaçakçılığı yapıyorlar. İncecik ellerine kelepçe takıyorsunuz. Sonra kameraların önüne çıkarıp fotoğraflarını çekip yayınlıyorsunuz, aşağılıyorsunuz. Devlet bu mudur? Devlette hoşgörü denilen bir kavram vardır.
“ERDOĞAN MÜFETTİŞ ORDULARI GÖREVLENDİRDİ”
Siyasete girdiğim gün, eşimin yüzüğü dahil, bütün mal varlığımı internet sitesine koydum. 27 buçuk yıl devlette çalıştım. Hesabını veremediğim hiçbir şey yok. Hepsinin hesabını veririm. Nitekim Sayın Erdoğan bir açığını bulur muyuz diye müfettiş orduları görevlendirdi. Çok şükür hiçbir şey yok. Boğazınızdan haram lokma inmemişse veremeyeceğiniz hiçbir hesap yoktur. Samimi olmak lazım.”