Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkan satır başları:
Sıkıntılı bir tablo var. Kontrolünü kaybetmiş, Türkiye’yi yönetemiyor, ağır sorunların altında ezilen, çaresizlik üreten, çaresizliğini ört pas etmek için sağa sola saldıran bir siyasi yönetimle, tek kişi hükümetiyle karşı karşıyayız. Cumhuriyet tarihinde ilk kez böyle bir tabloyla karşı karşıyayız.
PANDEMİ YÖNETİMİNDEKİ KRİZ
Şu anda pandemi sürecindeyiz. İnsanlar can derdinde. Aşı bekliyorlar. Kim halkın can güvenliğini sağlayacak? Bu ülkeyi kim yönetiyor? Bu soruyu herkesin kendisine sorması lazım. Ama özellikle geçmişte AK Parti’ye oy vermiş, şimdi kafası karışmış vatandaşlarıma seslenmek istiyorum; Türkiye’nin gidişatından memnunsan alkışla, bu gidiş gidiş değil diyorsan bu kardeşini dinleyeceksin. Ben sana her zaman, her ortamda doğruları söylemeye devam edeceğim.
Hep beraber sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz neden? Hiç sorguluyor muyuz? Hayat kurtarmak için hayat feda eden sağlık çalışanlarının elleri öpülmez mi? Bir istekleri vardı, Covid-19 kaynaklı hayatını kaybedenler için meslek hastalığı olsun dediler. Yapmıyorlar. Bu insanlar günün 24 saati çaba harcarken, bir taleplerini neden yerine getirmiyorsunuz?
ASLI ÖZKISIRLAR’IN ÖLÜMÜ
İki örnek vereceğim. Aslı Özkısırlar. İzmir’de elleri ile yaptığı takıları satarak geçimini sağlıyor. Bir hastalığı var yatarak tedavi olması lazım. Bir türlü boş yatak bulamıyorlar. Sonunda, “Neredeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum. Yatak yok ama siz yapın kongrenizi benim çektiğim ağrının, eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım” diye de beddua ediyor. 21. yüzyılın Türkiye’sinde yatak bulunamadı ve hayatını kaybetti. Kim sorumlusu? “Bay Kemal sorumlusu” diyecek. Beyefendi bunun sorumlusu sensin sen. Sırtı kalın olanlara, dayısı olanlara ambulans uçaklar hazır. Peki garibanlara? Dayısı olmayanlara? Sözcüsü kim olacak onların dertlerini kim dile getirecek. Ben getireceğim, biz getireceğiz. Bize dostlarınız kim diye soruyorlar. Dostlarımız bu ülkenin işsizidir, işçisidir, esnafıdır, apartman görevlisidir, bu ülkenin halkıdır. Bizim dostlarımız bunlardır.
LEBALEB KONGRELER
Kayseri’de Sidar adında 16 yaşında bir kızımız. Evine giderken güvenlik görevlisi çağırıyor. Maskeyi nizami takmadın diyor ve ceza kesiyor. Sidar’ın babası esnaf. 900 lira ceza kesiyorlar. Nereden ödeyecekler? Ödeyemiyorlar. 22 Mart’ta kendisine bir mektup. 23 Mart’ta icraya geleceksin diyorlar ve gidiyor. Kendisine bir ödeme emri geliyor. Sen ödemezsen babandan haczedeceğiz, parayı alacağız diyor. Bu bir zulüm değil mi?
AK Parti’nin kongresinde bir sürü maskesiz adam var. Ceza yazan var mı yok. Bunların dayıları var, bunlara ceza yok. Bunu vicdan kabul eder mi? AK Parti’ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. 16 yaşındaki kıza 900 lira ceza bunlara sadece alkış. Çifte standart devlet yönetiminde olmaz. Birisi için farklı, birisi için farklı. Buna da devlet yönetimi diyeceksin. Farklılık yaratarak devlet yönetilmez. Bu tabloyu eğer AK Partili, MHP’li kardeşlerim içlerine sindiriyorsa bir şey demiyorum. Sözüm sözdür, bu ülkeyi adaleti getireceğim.
Kongrelere Karadeniz’den başladılar. Defalarca dedik yanlış bu arkadaş diye. CHP Kurultayı’nda bütün sosyal mesafeler korunmuştur. AK Parti kurultayında yoktur. CHP devleti yönetmemektedir. AK Parti’nin bir kişisi devleti yönetmektedir. Bu tablodan hangisi örnektir? CHP bilin ki devleti adalet ile yönetecektir.
Kurultay öncesi, gazeteciler burada sorsunlar onlara. CHP kurultayı nasıl oldu diye. Bütün AK Parti’ye oy veren kardeşlerime seslenmek isterim. Kurultay’dan önce Sağlık Bakanlığı’na yazdık. Açık yerde yapacaksınız dediler, biz de yaptık. Hiçbir vatandaşımızın hayatını tehlikeye atmadık. Şimdi söyleyin kim devleti daha iyi yönetir? Kim vatandaşına değer verir? Diyorlar ya, “CHP gelse acaba yönetebilir mi?” diye. Bal gibi yönetir. Güzellikle yönetir. Açlık olmaz.
“BİLİM KURULU TAMAMEN HİKAYE”
Bir de Bilim Kurulu var. Ne dedikleri, söyledikleri belli değil. 4 Nisan itibariyle ABD’yi geçtik vaka sayısında. Dün 193 kişi hayatını kaybetti. Nasıl yönetiliyor bu ülke? Bilim Kurulu hikaye tamamen. Hiçbirisinin bilim ile ilgisi yoktur. Bilim Kurulu dediğin senin dediğin kurallara iktidar uymazsa, izzeti ikbal ile çekileceksin oradan. Tam tersi oluyor. Bilim Kurulu ayrı havada, Sağlık Bakanı ayrı telden çalıyor. Saray ise kaç kişi ölürse ölsün diyor. Bu mudur devleti adalet ile yönetmek? Bu mu vatandaşının sağlığını korumak?
SALGINDA DESTEKSİZ KALAN ESNAF
Sadece tek düşündükleri koltukları. Bu fatura kime çıkıyor? Bunun bir faturası var. Saray ve beslemelerinin durumu çok iyi. 1 yerden değil 5 yerden maaş alıyorlar, avro üzerinden garantili maaşlarını alıyorlar. İstifa etseler bile dünyanın parasını alıyorlar. Vergi de ödemiyorlar, başka kurumlar tarafından ödeniyor. 193 kişi hayatını kaybetmiş. İnsan gece uyumaz ya. Bunların umrunda bile değil.
Her 100 metrede bir dükkan kapatıldığını görüyoruz. Geçinemiyorlar, kirayı ödeyemiyorlar artık. Saraydakiler bunu biliyor mu? Bilse ne olur bilmese ne olur. Onun gözünde esnaf yok ki. Vururum ensesine tokadı alırım oyumu diye düşünüyor. Ama esnaf artık eski esnaf değil. Bu esnaf sana sandıkta hesabı soracak ben bunu biliyorum. Saray’a ve beslemelerine sormak lazım vatandaşın yaşadığı travmayı, sorunları siz yeteri kadar biliyor musunuz? İntiharlardan, yoksulluklardan haberiniz var mı? Aksu ilçesinde bir ayakkabıcı, “30 yıldır ayakkabı satarım. İlk defa bana ikinci el ayakkabı var mı? diye sormaya başladı insanlar” diyor. Halkın ayakkabı alamadığı bir dönemden geçiyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nda bile böyle olmamıştı.
Tamamen kontrolü kaybetmişler. Sarayda Lale Devri yaşanıyor. Ahali felaket vaziyette. Erdoğan, esnafın önüne gidebilir mi? Aksu ilçesine gidip esnaflarla birebir konuşabilir mi? Belki 50 bin koruma ile gider. Aynı şeyi Bahçeli’ye de soruyorum. Ülkücüleri bunun dışında tutuyorum. Bütün bu yoksulluğun temeline su taşıyan kişidir. Emin olun bunlarda vicdan yok.
Devleti yönetiyorlar perişan ettiler. 2020 yılında esnaf ve sanatkar sicil gazetesi var. 99 bin 588 esnaf 2020 yılında iflas etti. Bu 99 bin kişi nasıl yaşıyor acaba? Devleti yöneten kişinin sorması lazım geçimini ne ile sağlıyor diye. Saray bunu sorabilir mi? Soramaz. Sormaz da zaten. Umurunda değil. Umurunda olan tek şey koltuğunu nasıl koruyacağı. Koltuk insanı büyütmez. Koltuğa oturdun kendini vazgeçilmez adam görüyorsun. Dünyadaki bütün mezarlıklar vazgeçilmez adamlarla doludur.
Son 14 ayda 124 bin esnafımız iflas etti arkadaşlar. İzledikleri yanlış politikanın getirdiği budur. Çiftçiye bakalım. Çiftçi hayatından memnun değil. Nevşehir’de Kırşehir’de 450 ton patates depolarda duruyor. Alacak kimse yok. Banka haciz gönderiyor. Traktörüne, arabasına, evine. Zamanında taksitlendirin dedik yapmadılar. Yeniden yapılandıracağız. Faizi 11’den 18’e çıkarıyorlar. Nasıl ödeyecek bu adam? Sen patatesi aldın mı? Malı satmadıktan sonra nasıl ödeyecek. Çiftçinin saray hükümetinden alacağı var. Ödemiyor parasını. Eskiden yapılandırmada 5 taksitti şimdi yüzde 30’u peşin 3 taksit. Nasıl ödeyecek bu adam.
EMEKLİLERİN GEÇİM SIKINTISI
Emekliler, eğer emekli kardeşimiz bir yerden değil beş yerden maaş alıyorsa memnun. Saray’da bunlardan lebaleb var. Tamamı orda. Peki Hakkari’de Siirt’te Rize’deki emeklinin durumu ne. Bin lira ikramiye verdiler 2018’de. Her şeye zam geldi. E buna da zam yap. Yapmam diyor, vermem diyor. Emekli hayatından memnun diyor. Hepimizin oturup düşürmesi lazım. 2 maaş ikramiyeyi alman için verdiğimiz mücadeleyi düşün. Emekli ikramiyesini en az bin 500 lira yapacağız. Emekli gramla et alıyor. Tavuğu 4’e bölüyor bir parçasını alıyor. 7 milyon 900 bin emekli asgari ücretin altında aylık alıyor. Bu emeklilerin günahı ne? Alınteri döktüler. Emekli oldular diye Saray iktidarı bunlara zulmetmeye başladı. Enflasyon kaç? Margarin yüzde 39 arttı son bir yılda. Mercimek yüzde 50 arttı, ayçiçeği yağı yüzde 60 arttı. Emekliye yüzde 8 ile idare et diyor. E saraya para var. Malı götürenlere para var. Dolarla, Avro’yla para var. Bu zulüm değil midir? Ayrıca dul yetim aylığı alanlar var. 2 milyon 600 bin kişi. 763 lira alıyorlar. Bunlarda ahlak, vicdan var mı?
GENÇLERİN İŞSİZLİK SORUNU
İstanbul’da Nişantepe’ye gittim. Erdoğan’ın gitmesi lazım. Diyecek ki “Burası Türkiye mi Afrika mı?” Senin altında uçaklar var. Görmüyor musun milletin halini. 2002 yılında en düşün emekli aylığı ile 7 çeyrek altın alınıyordu. Şimdi 2 çeyrek. Ya gençlerimiz ve işsizlerimiz onların hali ne olacak? 19 yıl devleti yöneteceksin, 10 milyon 287 bin işsiz yaratacaksın. Sonrada çıkıp bu memleketi ben güzel yönetiyorum diyeceksin. Hangi güzellikten bahsediyorsun? Üniversiteyi bitirmiş pırıl pırıl çocuklar. Senin bu çocuklarımızı umutsuzluğa sevk etme hakkın var mı? Senin, saraydakilerin, çocuklarının durumu iyi. Herkes birden fazla yerden maaş alıyor. Üniversiteyi, en iyi okulları bitirmiş çocuklar işsiz.
ÖĞRETMEN ATAMALARI
Öğretmen açığının tamamını dolduracağız. 138 bin öğretmen açığı var. Bu öğretmenler evlatlarımızı yetiştirecekler. Eğitimden tasarruf edilir mi? KYK’dan kredi almışlar. Hem faiz hem işsiz. Hem iş vermiyorsun diyorsun borcunu öde. Nasıl ödeyecek? İcra göndereceğim diyor. Babanın ne günahı? Bunları bitireceğiz. Gençlere sözüm var. Sizin elinizden alınan bütün hakları size iade edeceğiz ve tamamını geri getireceğiz. 28 kez Türkiye Şampiyonu olan bir kardeşim var. Pazarda yumurta satarak geçiniyor. Bu bir devlet ayıbı değil midir? Niye işi yok? Torpili, dayısı olmadığı için.
BOĞAZİÇİLİ ÖĞRENCİLERİN EYLEMİ
Zulüm var. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri eylem yapıyor. Silah var mı? yok. Saldırı var mı? yok. Saldırıyı yapan kim? Saray’ın polisleri. Olmaz arkadaşlar. Boğazını sıkıyorsun, niçin? Elinde silah mı var? hayır. Talimat geldi. Talimatı verene iyi dikkat edin. Sizin nefesinizi kesiyorlar, boğazınıza biniyorlar. Hak arama talebinizi kesmek istiyorlar. Benim size sözüm var; Türkiye Cumhuriyeti coğrafyasında Allah’ın izni ile iktidar olduğumuzda bizi özgürce eleştirebileceksiniz. Herkesi terörist ilan ediyorlar, herkesi darbeci ilan ediyorlar.
“128 MİLYAR DOLAR NEREDE?”
AK Parti’ye ve MHP’ye oy vermiş vatandaşlarıma sormak isterim; 128 milyar dolar nereye gitti? Bu sorunun cevabını almış değilim. Cevabını veremiyorsa Saray’ın bekçisine sorsun, o söylesin. 128 milyar doları kim aldı? 128 milyar dolar nereye gitti diye soran Merkez Bankası Başkanı’nı neden görevden aldın? Gerçekler görülmesin diye mi? Bahçeli hiç bir zaman işsizlerin derdiğini dile getirmedi. Onun tek derdi var Saray’ın bekçilini yapmak. Bunu söylerken üzülüyorum ama ülkücü kardeşlerime şunu söylemek istiyorum; ben milliyetçiliğin ne olduğunu Bahçeli’ye de göstereceğim, dünyaya da göstereceğim. Ben Saray beslemelerine asla ve asla itibar etmeyeceğim.
İKTİDAR YİNE ‘DARBE’ MAĞDURU
Bütün bunlar olurken vay efendim Türkiye’de darbeciler var. Ne darbesi ya? Montrö sözleşmesi dolayısıyla emekli büyükelçiler açıklama yaptı tık yok, emekli amiraller açıklama yaptı, vay efendim yeniden darbe! Ne darbesi kardeşim, ne darbesi? Bütün bunların üstünü örtmek için. Esnafın, çiftçinin derdi konuşulmasın diye. Koro halinde milletin derdiğini bir yere çekeyim. Sen çıkıp baştan; ne Montrö’sü ne Lozan’ı kardeşim? İkisi de bizim güvencemizdir desen zaten bir sey olmayacaktı. Yok kardeşim, geçti onlar. Kimse yemiyor artık bu numaraları. Adam emekli amiral. Emekliler dünyanın neresinde darbe yaptı? Bunlar gerçekten akıllarını peynir ekmekle yemişler. Bu kadar saçmalığı Türkiye Cumhuriyeti devleti hiç görmedi ve duymadı.