CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in görüşme sonrası yaptıkları açıklama şu şekilde:
Bülent Arınç’ın istifasına yönelik değerlendirme
Kılıçdaroğlu: Uzun süredir Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Yönetilmesi için devlette liyakat olması lazım. Rejim değiştikten sonra Türkiye’nin sorunları sağlıklı saptanabiliyor mu? Sorunlar çözülüyor mu? Sorunlar büyüyor ve derinleşiyor. Buna karşı çözüm üretilmiyor. Çözüm üretmek isteyenler var AK Parti içinde ama küçük ortak, büyük ortağı esir almış durumda. Ne Bülent Arınç ne başkası düşüncelerini ifade edebiliyor… AK Parti gibi bir partinin küçük bir partinin tutsağı haline gelmesi Türkiye’nin yönetilmediği anlamına geliyor. Türkiye yönetilmiyor, hepimiz bunun tanığıyız.
Akşener: Cumhur İttifakı’nın birleşenlerinin birbirlerine dolaylı şekilde laf çarptırmasına dikkat çekmiştim. Sayın Adalet Bakanı adalet reformundan bahsetti. Sayın Erdoğan bu talebe, ekonomiyi de ekleyerek destek verdi. Akabinde, Sayın Kılıçdaroğlu tehdit edildi. Bu tehdit milli iradeye yapılmış bir tehditti. İlginç olanı, reform yapılacağı iddia edildi Cumhur İttifakı’nın küçük ortağının genel başkanı tarafından sahiplenildi. Bu Türk siyasetinde ilk defa olan bir şey. İlk defa siyasetçi tehdit sahibinin yanında durdu. Buna yönelik AK Parti Genel Başkanı ve yöneticileri ne yapacaklar? Sonra Sayın Arınç konuşma yaptı, Sayın Cemil Çiçek konuştu. Bir makas değişikliğine gidiliyorsa, Sayın Bahçeli ve Sayın Perinçek ne diyecek? Bu kişiler konuştu ve Sayın Arınç istifa etmek durumunda kaldı.
Sayın Erdoğan’ın tavrı, Sayın Arınç gibi üzerinden bazı sözleri söyletmesi, balon uçurur. Küçük ortağın sözleri sonrası Sayın Arınç’ı tahkir eden bir konuşma yapmak zorunda kaldı. Dolmabahçe Mutabakatı’ndan bir araya geldiniz, o siyasiler o masaya oturabilir mi? Sonra ölçüldü, Sayın Erdoğan elini yıkadı çıktı. Sonra o kişiler gitti. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemini Sayın Erdoğan çok istedi. Geldi, oldu ama kazın ayağının öyle olmadığı anlaşıldı. Sayın Bahçeli ‘hadi seçime gidiyoruz’ dediği zaman bunu da Sayın Erdoğan’ın bunu göze alması mümkün görünmüyor. Bugün durumları kötü, yarın daha da kötü olacak. 20 Ocak 2020’den beri esnaf geziyorum. Gördüğüm manzara vahim. İnsanlar aç, insanlar siftah yapmadan dükkan kapatıyor. Kredilerin ödeme zamanı. Yolun sorunu görünüyor. Artık Sayın Erdoğan’ın çevresindeki seçim isteyecekleri pışpışlama dönemi.
“Seçim istiyoruz”
Akşener: Biz seçim istiyoruz. Türkiye bu halde gidemez. Liyakat, şeffaflık yok. Kodamanlara aktarılan paralar, fakirin ölüme terk edildiği bir Türkiye. Hak, hukuk, demokrasi, adalet yok. Bizim Meclis’teki sayımız bunu getirmeye yetmiyor. Sayın Bahçeli seçim isterse yandı gülüm keten helva diye görüyorum.
Kılıçdaroğlu: Geçen her gün toplumun üzerindeki maliyet artıyor. Türkiye’nin hem kendi içinde hem uluslararası alanda ciddi bir zafiyet yaşadığı gerçektir. Türkiye’nin buradan kurtulması lazım. Türkiye’nin demokratikleşmesi, adaletin olması lazım. Bunun yolu bellidir. ‘Türkiye’yi yönetemiyoruz’ diyecekler halkın hakemliğine başvurmak lazım. Halktan korkmamak lazım. Vatandaş perişan. Memnunsa zaten sizi tekrar getirir. Bütün sorunların çözümünde halk temel adrestir.
“Anayasa çalışması yapmadık”
Kılıçdaroğlu: Biz bir anayasa çalışması yapmadık ki, nerede anayasa taslağı çıkarın gösterin. 4 parti bir geldik Millet İttifakı. Biz varız, İYİ Parti var, Saadet Partisi var, Demokrat Parti var. Demişiz zaten güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyoruz diye.Gelecek Partisi’nin sayın genel başkanı geldi, güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili çalışmasını verdi. Neden bu işleniyor?Acaba diğer partiler HDP ile çalışıyor mu diye bir algıyı medyalarıyla yerleştirmeye çalışıyorlar. Uzlaşma komisyonu kuruldu. O komisyonda AK Parti de vardı, HDP de vardı. Neden o zaman demediler HDP niye komisyonda vardı diye? Çünkü talimat o yönde geldi. HDP’li başkanvekili Meclis’te oturumu yönetiyor.Söz verdiğinde konuşuyorsun. Neden onu eleştirmiyorsun. Bu ülkede demokrasiyi ve insan haklarını getirmeliyiz. Siyasi partileri eleştiririz ama siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Bu kısır döngüyü aşmamız gerekiyor.
“Bu konuyu kapatıyorum”
Akşener: Sayın Ömer Çelik’in yalanlaması alındı baş üstüne kondu, doğrudur dendi. Sonra Saadet Parti Genel Başkanı bir açıklama yaptı. Böyle bir şey zinhar yoktur diye. O bir soru işareti olarak kaldı. Enteresan. Ben ne CHP, ne HDP, ne AKP ile, ne Saadet Parti, ne bir kurumla herhangi bir gizli saklı anayasa çalışması yapmadık dedim. Bu da bir koca soru işareti oldu. Enteresan. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması da soru işaretiyle karşılandı. Bütün bu insanların içinde Ömer Çelik beyefendinin dediği kabul ediyor, diğerleri kabul edilmiyor. Böyle bir şey olur mu? Bu kadar insan yalan konuşacak sadece Ömer Çelik beyin yalanlaması kabul edilecek! Böyle bir şey olmaz. ”
İddialar şu, uzmanlarla çalışmışız. TÜSES Erdal İnönü’nün kurduğu STK. Siyasi parti temsilcisi diye davet olmuyor orada. Orada MHP döneminden beri davet edilen Nuri Okutan, daha sonra da Ahmet Erozan arkadaşımız bu davetlere icabet etmişler. O davetlerde neler konuşulduğu açık. Bir vakıfta anayasa yaptınız derseniz buna akla mantığa uygun yanı olması lazım. Bir buçuk ayda bu ülkede sıfırdan anayasa yapılabiliyorsa yapan eli öperim, böyle bir şey mümkün mü. 1 buçuk ayda sıfır hukukçu katılmış, oturup anayasa yazılmış. Meclis’te 2011’den itibaren oturup çalıştıkları Anayasa Komisyonunun mensupları hukukçuydu, her siyasi parti hem hukukçu hem siyaset bilimci komisyonlar kurdular. 47 ya da 48 maddede de uzlaşıldı. At izi it izine karıştı sözü var. Her şeyin farkındayım. Damat gitti, Arınç söz söyledi tartışılmıyor. Bunlar olurken olmayan konuyu sündüre sündüre konuşulmasını anlıyorum. Ayıp olan şu; bu tür yalan tartışmalarla esnafın, işsiz gençlerin, tencere kaynatamayan kadınların karşısında bunlara uzun cevaplar vermek bizim ayıbımız. Bu konuyu kapatıyorum. Bir daha bana ya da partimden herhangi arkadaşımıza bu yönde sorulan sorulara cevap vermeyeceğim. Kodamanlara para yağdırmak yerine bu ülkenin gariban çocuklarına bilgisayar dağıtmalıydı bu iktidar. Bunları tartışmak o insanlara hakaret diye düşünüyorum.