CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Datça İlçe Başkanlığında yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM’nin yeni yasama döneminde yaptığı konuşmaya işaret ederek, “Diyor ki ‘İsrail saldıracak. Sizin cebinize elinizi atmanız bana 70 milyar yeni vergi vermeniz lazım.’ Sizin her birinizin her harcamanızdan yeni vergiler alacak. Demek ki mesele İsrail tehlikesi değilmiş. Vatandaşa ‘cambaza bak deyip’ cebine el atmakmış” diye konuştu. Özel, “Şimdi her birinizin, her harcamanızdan yeni vergiler alacak. Demek ki mesele İsrail’in değilmiş, vatandaşa ‘Cambaza bak’ deyip cebine el atmakmış. Tayyip Bey’in bu oyununu milletimize şikayet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Muğla programları kapsamında CHP Datça İlçe Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel’e, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, Datça Belediye Başkanı Aytaç Kurt, CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı, İlçe Başkanı Abdullah Sezai Öz ve Denizli Milletvekili Deniz Arpacı eşlik etti. Programa, emeklilerin yoğun katılımı dikkati çekti.
İlçe Başkanlığı önünde halka seslenen CHP lideri Özel, Datça ve Muğla’da yapılan hizmetlerin halkta olumlu karşılığının olduğunu belirterek, “Datça’nın kış nüfusu 25 bin, yaz aylarında 100 bini geçiyor, 150 bini buluyor diyenler var. Datça’ya olanaklar kış dönemine göre yollanıyor para, hizmet yaza göre isteniyor. Muğla’da da aynı sorun var. Ahmet Başkan bu kadar yüksek bir oy alınca, Datça’daki su sorununu da biliyorum. Dedim ki ‘Datçalılar size bir mesaj vermiş. Büyük bir destekle yüksek bir hizmet bekliyorlar.’ Biraz önce dedi ki ‘Birinci etap çalışmayı bitirdik. 8 mahallenin su sorununu çözdük. İkinci etaba başladık. Geri kalanını da çözüyoruz.’ Kendisine teşekkür ediyorum, tebrik ediyorum.” dedi.
İktidarın söylemlerinin amacının gündemi değiştirmek olduğunu vurgulayan Özel, şöyle konuştu:
“Bir yanda Tayyip Bey, bir yanda Devlet Bey sürekli beka sorunu buluyorlar. O beka sorunu, bu beka sorunu. Ne olacak? ‘İşgal olacak. Dünya devi ülkeler gelecek. Dünyanın gelişmiş ülkeleri Türkiye’yi işgal edecek. Onun için birlikte durmalıyız…’ Tayyip Bey’e şunu söylüyorum. Bu ülkede bir beka sorunu olursa ki oldu, 100 yıl, 110 yıl önce oldu. Geldiler ve işgal ettiler. Ne oldu? Bakın geldikleri gibi gittiler. O günlerde birileri işgal donanmasına kırmızı halı seriyordu. Ama birileri geldikleri gibi gidecekler diyordu. O gün bu ülke beka sorununa düştüğünde Atatürk çağırıyor diye Tayyip Bey’in yaptığı gibi, mitinglerine birilerinin yaptığı gibi kot üstüne perdelik kumaştan yalandan kefen çekenler değil, bu memleketin, 83 milyonun toprak altında kefensiz yatan dedeleri, nineleri kurtardı. O gün geldiğinde gereğini bu millet yapar ama esas beka sorunu insanları korkutup, dünyanın gelişmiş ülkeleri gelecek, buralarda hayal kuruyorlar deyip milleti korkutmak değil. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin Türkiye’de hayal kurması normal. Şu Muğla’nın bir ilçesinin Allah göstermesin, Datça’nın yarısını ver sana Hollanda’nın tapusunu yaparlar. Marmaris’i vermeye kalk, Almanya’nın iki katını versinler. O yüzden onlar hayal kurar, vız gelir tırıs gider. Ama esas beka sorunu bu ülkenin gençlerinin dünyanın başka ülkelerinde hayal kurmasıdır. Dünyanın o ülkelerinin burayla ilgili hayal kurması değil. Bu ülkenin dört gencinden üçü dünyanın başka ülkelerinde hayal kuruyorsa, işte beka sorunu odur.”
Tayyip Bey geçtiğimiz günlerde bir beka sorunu daha uydurdu. Ne dedi, ‘İsrail, Türkiye’ye saldıracak.’ Geçmişte bu numaraları yaptı, yutan oldu, yutmayan oldu. Hemen dedim gel. Anlat bunu. Tabii geçmişte bunu deyince, ‘Devlet sırrı, bildiğimiz var, istihbarat teşkilatı, jandarma, polis, askeri istihbarat var. Bildikleri var…’ Gel dedim kapalı oturum yapalım. Gel Meclis’te gizli anlat. İkna olursak hep beraberiz. Ama eğer ki sen bunun altını dolduramazsan, gizli oturumda ne konuşulduğu konuşulmaz. Ama ne konuşulmayanı anlatırım. Kendi gelmedi, iki bakan yolladı. İki bakan sizin televizyonda duymadığınız hiçbir şeyi anlatmadı. Demek ki neymiş? İsrail Türkiye’ye saldıracak korkusunun maksadı varmış. Ama ben de yanılmışım. Ben sandım ki o bunu şunun için yapıyor. Efendim, ‘İsrail, Türkiye’ye saldıracak, açsın, güvencesizsin, işsizsin, kimsesizsin ama derdini konuşma, unut. Beni desteklemelisin çünkü tehlike var.’ Vallahi benim bu dediğimi yapıyor ama fazlasını yapıyormuş. Diyor ki ‘İsrail saldıracak, sizin cebinize elinizi atmanız, bana 70 milyar lira yeni vergi vermeniz lazım.’ Bakın, Tayyip Bey, 2017’de Savunma Sanayi Fonu’ndaki 3 milyar lirayı, bugünkü parayla 30 milyar, ‘İhtiyacı yok, savunma sanayiine yeterince destek verdik’ deyip, alıp Varlık Fonu’na devretmişti. O para bugün olsa 30-35 milyar, işlettiği takdirde 50 milyar, 70 milyar.”
HER HARCAMANIZDAN YENİ VERGİLER ALINACAK
“Şimdi her birinizin, her harcamanızdan yeni vergiler alacak. Demek ki mesele İsrail’in değilmiş, vatandaşa ‘Cambaza bak’ deyip cebine el atmakmış. Tayyip Bey’in bu oyununu milletimize şikayet ediyoruz” diyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Diğer bir yandan bir de Numan Kurtulmuş çıktı, geçtiğimiz günlerde. Şunu hatırlayalım, şunu. Tayyip Bey herkese verdiği sözü tutmuyor, hiçbirinize. Emekliye söz verdi, ‘Enflasyona ezdirmeyeceğim.’ Tuttu mu? Asgari ücretliye söz verdi, ‘Dört kere zam yapacağım.’ Tuttu mu? ‘Çiftçilerin taban fiyatı zararına olmayacak, en yüksek desteklemeyi vereceğiz’ dedi. Tuttu mu? Gençlere umut vaat etti, ‘Efendim her şey ucuzlayacak’ dedi. Tuttu mu? Peki kime verdiği sözü tuttu? Hüda Par’a. Kim onlar? Domuz bağcıların avukatları. Kim onlar? ‘Kadınlar sahipsiz kalmasın, sokak hayvanı gibi sahiplendirelim onları’ diyenler. Bunlara söz verdi diye gitti, İstanbul Sözleşmesinden çıktı. Yani kadınların, gençlerin arkasından devleti çekti. Şimdi dünya kadar cinayet işlenince ‘Cezasızlık oluyor, bu işi çözmeliyiz’ diyor. Bir cezasızlık varsa bunun müsebbibi Tayyip Bey’dir, İstanbul Sözleşmesinden çıkmasıdır, saldırganlara, arsızlara, kadın düşmanlarına cesaret vermesidir. O Hüda Par’a söz verdi diye oradan çıktı. O Hüda Par tuttu sürekli ne dedi? ‘Anayasanın ilk dört maddesi tartışılsın. Dördüncü maddesi, ilk dört madde değiştirilemezdir. O maddelere karşı çıkıyoruz’ diyenlere yüz verdi. Geçtiğimiz aylarda sorduk, kıvırdılar.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa ile ilgili yaptığı açıklamayı anımsatan Özel, şöyle devam etti:
“Dün bu sefer Meclis Başkanı çıktı, Numan Kurtulmuş dedi ki, ‘Devletin milletiyle ve ülkesiyle bir bölünmez bütün olduğu’ ifadesi yanlış. Bu nerede yazıyor? Aynı yerde yazıyor. Esas mesele, güya bir entelektüel tartışma başlatacak. ‘Efendim devletin milleti ile ve ülkesiyle değil de millet devleti ve ülkesiyle. Platon diyor ki, devlet kişilerin kurduğu bir yapı değil, şartların gerektirdiği zorunlu bir oluşumdur.’ Platon devleti kutsuyor, öbürü ümmeti kutsuyor, öbürü milleti kutsuyor. Kardeşim hiç oynamaya gerek yok, elini uzatanın eli kırılsın Anayasanın ilk dört maddesinde. Oraya okuyunca şunu anlıyorsun. Türkiye Cumhuriyeti devleti ile, milleti ile, ülkesi ile bölünmez bir bütündür. Nokta. Numan Bey; Tayyip Bey Hüda Par’a bir şey diyemiyor, Bahçeli Hüda Par’a bir şey söylemiyor, bu da Hüda Par’ın alanını genişletecek, hesapta entelektüel tartışma açıyor. ‘Devlet mi milleti ile bütünmüş millet mi devleti ile?’ Biz okuduğumuzdan onu anlıyoruz. Yok efendim, ‘Askerler yanlış yazmış.’ Vallahi biz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız, Kürdü ile, Türkü ile Lazıyla, Çerkezi ile, Alevisi ile Sünnisi ile Hristiyanıyla, Yahudisi ile Müslüman ile. Biz hep beraber bir ve beraberiz. Orada yazandan anladığımız şudur. Devletimizle, milletimizle, ülkemizle birlikte bir bütünüz, bayrağımız belli, başkentimiz belli, kurucumuz belli, bunlarla sorunu olanlar da belli. Onlara, ilk dört maddeye el uzatanın da elini kıracağız, o kadar söyleyeyim.”
“BU İKTİDARI GÖNDERMEMİZ LAZIM”
Özel sözlerini, “Ben Datça’yı çok seviyorum ama hep böyle gelip hızlı hızlı gidiyorum. Bir kere daha gelmiştim, çok acelem var demiştim. Aytaç Başkan da ilçe başkanım o zaman tabi Aytaç Başkan ilçe başkanıydı, önceki Belediye başkanım beni aldılar bir şeyin önüne götürdüler, acelem var diyorum. Bir fotoğraf çektir öyle gidersin diyorlar, bir duvarın önünde fotoğraf çektik bir baktım bir salyangoz resmi yanında yazıyor ki ‘Çok acelen varsa bu dünyada, ne işin var Datça’da?’ Kusura bakmayın ama benim acelem var yine, o yüzden gidiyorum ama şunu söyleyeyim acelem var, partiyi iktidara getirmemiz lazım, acelem var bu iktidarı bir şekilde göndermemiz lazım, emeklinin, işçinin, memurun, çiftçinin, gençlerin yüzünü güldürmemiz lazım. Onun için acelem var, onun için gidiyorum, bunlar gidince geleceğim uzun uzun Datça’da tatili yapacağım, söz veriyorum. Hoşça kalın, sağ olun var olun” diye tamamladı.
KAYNAK: ANKA