CHP İnsan Hakları Genel Başkan Yardımcılığı tarafından hazırlanan “Pandemi ve Çocuk” kitabına göre, salgın süresince çocukların üstün yararı gözetilmedi, hakları gasp edildi. Çocuk işçiliği arttı, çocukların karşı karşıya kaldığı riskler çoğaldı, beslenme yetersizliği çeken çocuk sayısında da artış oldu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kitabın önsözünde yer alan sunuş yazısında, “Çocukların biz yetişkinler tarafından yaratılan krizlerin mağdurları olmasını istemiyoruz. Kuşaklar arası sorumluluk bilinciyle yaşanabilir bir dünyada, yetişkinlerin tahakkümüyle örselenmiş çocuklar yerine mutlu, özgür, güçlenmişgüçlendirilmiş, sağlıklı çocuklar ve bu çocukların yer aldığı eşit bir toplum hayal ediyoruz’’ dedi.
Kitapta yer alan bazı tespitler ve öneriler şöyle:
– Çocuklar haklarının öznesi olarak görülmediği için hakları ilk olarak gasp edilen grup olmuştur. Bu hak gaspı “çocukları koruyoruz” mitine dayanmaktadır. Pandemi sürecinde devletin gözettiği çocuk politikası derhal değiştirilmelidir.
– Genelgelerle nüfusun 1/3’ünden fazlasını oluşturan 18 yaş altı bireylerin temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmıştır.
10 bine yakın çocuk evden kaçtı bini kayıp
– 10 bine yakın çocuğun evden kaçtığı söyleniyor. 9 bini geri döndürülüyor. Bine yakın çocuğun şu anda ne yaptığı belli değil. Yani kayıp.
– Pandemi dönemi içerisinde gerek velayet gerek tedbir kararları en az 5-6 aylık gibi bir süre ertelenmek zorunda kaldı. Bir çocuğun bu süreç içerisinde anne ve babasından mahrum kalıyor olması duygusal anlamda bir yıkım anlamına geliyor.
– Aile içinde şiddet varsa çocuğun kendini ifade ettiği ya da bu olumsuzluğun en çok izlenebildiği yer okullar. Okula devam edemeyen çocuk, nereye ulaşabileceğini bilemedi, kendini açığa çıkarmaları zorlaştı. Evlerde ve okullarda risk altındaki çocukların gözlemlenmesi pandemide engellendi.
– ALO 183’ün bu dönemde aslında bir müdahale sistemi değil de daha çok bir danışma hattı olduğunu gördük. Pandemiden sonra 183’e ne kadar ihbar geldi? Veri paylaşılmadığı için sayıları bilmiyoruz. Altyapılar yetersiz kaldı ve görüşmelerin çoğu kesildi.
– Çocukların uzaktan eğitimle ilgili görüşleri alınmadı. Bunun için de tüm illerde Çocuk Meclisleri’nin kurulması gerekiyor.
– Çocukların kağıt toplamaya gittiğini biliyoruz. Kesinlikle eğitime erişemediler. Bırakın interneti, bırakın bilgisayarı ya da akıllı telefonu, birçok evde ‘tüplü’ dediğimiz televizyonlar var ve hiçbir işe yaramadılar. Yani bu çocukların neredeyse yüzde 80’i maalesef eğitimden yararlanamadı ve bu çocukların neredeyse yüzde 80’i okulu terk edecek.
– Beslenme yetersizliği çeken çocuklar var yoksul mahallelerde.
Çocuk işçi sayısı arttı
– 2019’dan 2020 Eylül ayına gelene kadar görüştüğümüz haneler içerisindeki çocuk işgücü oranı yüzde 10 artmış durumda. Geçen yıldan bu yana yüzde 10 daha fazla çocuk günde 10- 12 saat ortalama 60 ila 70 lira bir yevmiye için tarlalarda çalışmaya başladı. Çocuklar sadece tarlada çalışmıyor. Bu çocuklar, Urfa’ya, Diyarbakır’a, Adıyaman’a döndükleri zaman bu sefer de kentsel alanlarda, sokakta, hizmet sektöründe çalışmaya başlayacaklar.
Şekerli suyla beslenen bebekler var
– Bazı evlere bir koli girdi. Ama bu koliler, genellikle tek tipti. Yani o evde yaşayan bir çocuk var mı? O evde bir bebek var mı? O bebeğin beze ihtiyacı var mı? O evde bir yatalak var mı? Ya da otistik bir çocuk var mı? Bunu maalesef ne devlet ne yerel yönetimler göz önüne almadı. Bebek bezi alamadığı için poşet bağlayan anneler, mama olmadığı için sadece şekerli suyla beslenen bebekler var.