Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşan seçimlerde 20 yıllık iktidarını uzatmayı hedeflerken seçimler yalnızca Türkiye’yi kimin yöneteceği konusunda değil, ülkenin nasıl yönetileceği, ekonominin geleceği, Ukrayna’da gerilimin azaltılmasında ve Orta Doğu’da üstlenebileceği rol hakkında da belirleyici olacak.
Haziran’a kadar gerçekleşmesi beklenen cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimleri, dindar nesil yetiştirme, asker destekli diplomasi ve düşük faiz oranları ile öne çıkan Erdoğan için bugüne kadarki en büyük siyasi meydan okuma olma özelliği taşıyor.
Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi durumunda, muhalifler radikal bir değişim getirme taahhüdünde bulunuyorlar.
SEÇİMLERDE NELER OLABİLİR?
Modern Türkiye Cumhuriyeti’ni yaklaşık yüz yıl önce kuran Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana en güçlü lider olarak görülen Tayyip Erdoğan ve onun genel başkanı olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Türkiye’yi Atatürk’ün çizdiği laik yoldan uzaklaştırdı.
Erdoğan başkanlık sistemi ile gücü tek bir merkeze toplayarak Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na taşıdı. Türkiye’nin ekonomi, güvenlik, iç ve dış politikalarını Saray belirliyor.
Erdoğan yönetimini eleştirenler ise Erdoğan hükümetinin muhalefeti susturduğunu ve adalet sistemini kendi kontrolüne geçirdiğini belirtirlerken, yetkililer adalet sisteminin hükümet kontrolünde olduğu iddialarını reddediyorlar ve 2016’daki darbe girişimi de dahil olmak üzere ülkenin karşı karşıya kaldığı büyük güvenlik tehditleri karşısında vatandaşlara koruma sağladığını söylüyorlar.
Ekonomistler Erdoğan’ın düşük faiz oranları çağrılarının enflasyonun geçen yıl son 24 yılın zirvesini görerek yüzde 85’e çıkmasına ve TL’nin son on yılda dolar karşısında erimesine neden olduğunu belirtiyorlar.
Muhalefet partileri merkez bankasına bağımsızlığını geri kazandırma, parlamenter hükümeti yeniden kurma ve hukukun üstünlüğünü yansıtacak yeni bir anayasa oluşturma taahhüdünde bulunuyorlar.
PEKİ GERİ KALANI?
Türkiye, Erdoğan yönetimi altında Suriye’ye harekâtlar düzenleyerek, Irak’taki etnik PKK sempatizanlarına karşı saldırı düzenleyerek ve Libya ile Azerbaycan’a askeri destekte bulunarak Orta Doğu ve ötesinde askeri gücünü gösterdi.
Türkiye Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail gibi bölgesel güçlerle diplomatik zıtlıklar yaşamış bir yandan da Yunanistan ve Kıbrıs ile Akdeniz’de kıta sahanlığı konusunda birçok kez çıkmaza girmişti.
İki yıl önce ise yöntem değiştirerek bahsi geçen ülkelerden bazıları ile normalleşme sürecine başlamıştı.
Erdoğan’ın Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemleri ABD’nin Ankara’ya silah ambargosu uygulamasına yol açmış, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e olan yakınlığı Türkiye’nin NATO ittifakına olan bağlılığı hakkında şüphelere neden olmuştu.
Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya yaptıklarını üyelik başvurularına itiraz etmesi de gerilimin artmasına neden olmuştu.
Öte yandan Türkiye Ukrayna limanlarından buğday ihracatının yeniden başlamasına olanak sağlayan tahıl anlaşmasına aracılık ederek Erdoğan’ın Ukrayna savaşının sonlanmasına yönelik çabalardaki rolünü öne çıkarmıştı.
Seçimi kaybetmesi durumunda yerine gelecek kişinin Erdoğan’ın uluslararası arenada kendisi için oluşturduğu ve seçim kampanyasında öne çıkarmasının beklendiği bu profilden yararlanıp yararlanamayacağı konusu ise net değil.
EKONOMİ ERDOĞAN’IN DÜŞÜŞÜNE NEDEN OLABİLİR Mİ?
Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarının ilk yarısında ekonomik büyümenin ivme kazanması dikkat çekerken, son 10 yılda refah seviyesinde gerçekleşen düşüş Erdoğan’ın seçmen arasındaki popülerliğini zedeledi.
Ülkedeki en güçlü parti olarak görülen AKP’nin parlamentoda da güçlü bir konumda yer alması beklense de düzenlenen anketler Erdoğan’ın muhalefetin olası adaylarından bazılarının gerisinde kaldığını gösteriyor.
Hayat pahalılığındaki artışın kendisinin yeniden seçilmesini tehlikeye attığının bilincinde olan Erdoğan, açıkladığı paket kapsamında asgari ücreti iki katına çıkarırken, 2 milyonu aşkın çalışanın da erken emekli olmasına olanak sağlayacak.
MUHALEFET NE VADEDİYOR?
En büyük iki muhalefet partisi olan seküler Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve merkez sağdaki milliyetçi İyi Parti daha küçük dört parti ile bir araya gelerek ittifak kurdular ve Erdoğan’ın başlıca politikalarının çoğunu değiştireceklerini ifade ettiler.
Merkez bankasını yeniden bağımsız hale getirme ve Erdoğan’ın alışıldık ekonomik politikalarını değiştirme konularında taahhütte bulunan ittifak, başkanlık sistemini sonlandırıp parlamenter sistemi geri getireceğini ve Suriyeli mültecileri geri göndereceğini belirtiyor.
Sayısı 3.6 milyonu aşan Suriyeli sığınmacıları ağırlayan Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın iktidardan indirilmesine yönelik başarısızlıkla sonuçlanan teşebbüsleri desteklemişti. Suriyeli sığınmacılar hem büyük tepkilere yol açıyorlar, hem de ekonomik bir sorun haline geliyorlar.
Erdoğan son zamanlarda muhalefetten gelen Şam ile normalleşme çağrılarını yineleyerek sığınmacıların bir kısmını geri göndermekten bahsetse de, ne Erdoğan ne de muhalefet sığınmacıların güvenli bir şekilde geri gönderilmesinin nasıl yapılacağı ile ilgili bir plan açıklamış değil.
MUHALEFETİ ALIKOYAN NEDİR?
Altı partiden oluşan ittifak, birlikte hareket ettikleri izlenimini vermek istiyor ancak hâlâ seçimlerde Erdoğan’ın karşısına bir aday çıkarabilmiş değil.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu pek parlak olmayan bir aday olarak görülürken, Erdoğan’a rakip olabileceği düşünülen bir başka isim CHP İstanbul belediye başkanı Ekrem İmamoğlu Aralık’ta YSK üyelerine hakaret suçundan hapis cezasına çarptırılmış ve politik yasak ile karşı karşıya kalmıştı. İmamoğlu, bu suçlamaları reddediyor.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) ise parlamentonun üçüncü büyük partisi olan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılmasına ilişkin dava görülürken, Cumhurbaşkanına hakaret suçu ile 2016’da hapis cezasına çarptırılan partinin eski başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğu devam ediyor.
Seçim kampanyası başladığında muhalefetin istedikleri mesajı halka aktarmakta zorlanabileceğine inanılıyor. 2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalif adaylar çoğu Erdoğan’dan yana olan televizyon kanallarında yer almakta zorlanmışlardı.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Seçimler için son tarih olarak Haziran belirlenmiş olsa da AKP’li yetkililer bu tarihin öne çekilebileceği konusunda açıklama yaptılar.
Muhalefetin seçimi kazanma şansına dair belirleyici olanın cumhurbaşkanı adayının kim olacağına inanılsa da, enflasyonu düşürme beklentileri de dahil olmak üzere birçok unsurun etkisi görülebilir.
Erdoğan, Esad ile görüşme olasılığını gündeme getirdi, bu adım sığınmacıların geleceğine ilişkin olası bir adım olarak görülüyor. Öte yandan Ankara, aylardır Suriye’nin kuzeyinde PKK’ya yönelik yeni bir saldırı hazırlığında olduğu uyarısında bulunmuştu. Bu konu anketlerde Erdoğan’a olumlu yansıyan konulardan biri olabilir.
(Reuters)