Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, bugün başlayacak yeni yasama yılı öncesinde Hürriyet gazetesi yazarı Hande Fırat‘ın sorularını yanıtladı.
İlk olarak HDP‘ye açılan kapatma davasıyla ilgili konuşan Şentop, “Siyasi partilerin kapatılması, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu tarafından çerçevesi belirlenmiş bir konu. Benim ya da bir başkasının temennisi ile hareket edilecek bir durum yok. Bir siyasi partinin, ‘terör eylemlerinin odağı olmakla’ itham edilmesini dikkatle değerlendirmek gerekir. Konu Anayasa Mahkemesi’nin gündeminde, derdest. Siyasi partilerin terörle ve terör örgütleriyle aralarına kesin ve net bir mesafe koyması gerekir. Aksi halde hukuk sistemi devreye girer” ifadesini kullandı.
Şentop, muhataplık tartışmasında HDP’li TBMM Başkanvekillerinin örnek gösterilmesine ilişkin de “Meclis’teki görevlendirmeler, Anayasa ve İçtüzük hükümlerine göre, partilerin Meclis’teki sandalye sayısına göre belirleniyor. Bunun için alınan başka bir ölçü yok. Siyasi partilerin kapatılması süreci yanında milletvekilleri tarafından işlenen suçlarla ilgili düzenlemeler de var. Hukuki süreçleri işletmek ve takip etmek lazım. Hukukun işleyişini, sabır ve saygıyla beklemek gerekir” dedi.
Şentop, ardından dokunulmazlık dosyaları ve bunda nasıl bir yöntem izleneceğini anlattı. Bu yasama yılında Meclis Başkanlığı’na 349 tezkere geldiğini ifade eden Şentop, şöyle konuştu:
“27. Yasama Dönemi’nin başlangıcından bugüne kadar TBMM Başkanlığı’na gelip Karma Komisyon’a havale edilen, dolayısıyla 4. yasama yılı sonu itibariyle Karma Komisyon’da bulunan toplam tezkere sayısı bin 359’a ulaştı. Dokunulmazlık dosyalarının görüşülmesi ve karara bağlanması, Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyon’un yetkisinde. Oradan da Genel Kurul’da karara bağlanır. Bu kadar çok dokunulmazlığın kaldırılması dosyasının bulunması beni de rahatsız ediyor.”
Devamında Şentop’un Fırat’ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
‘Milletvekilleri, milletin tamamını temsil eder’
(Kürt sorunu var mı?) Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatım bu tür gündelik siyasi tartışmalara girmeme izin vermez. Ancak milletvekilleri, Anayasa gereği milletin tamamını temsil eder, kendilerini seçenleri veya seçildikleri bölgeyi değil. Bu sebeple, belli bir konun muhatabı olarak bazı milletvekillerini veya bazı partileri görmek ya da göstermek bizim parlamento geleneğimizin en temel esasına aykırıdır.
(Parlamenter sisteme geçiş planları ne kadar gerçekçi?) Hükümet Sistemi değişikliği esasen bir Anayasa değişikliğidir. Bu da ancak Anayasa’da belirtilen çoğunlukla, yani Meclis’in en az beşte üç çoğunluğu ile mümkün olabilir. Bazı milletvekillerinin veya bazı siyasi partilerin aralarında anlaşarak, hükümet sistemini değiştirmeleri mümkün değildir. Yine bu tartışmada, kafa karışıklıklarına da dikkat çekmek isterim. Güçlendirilmiş parlamenter sistem ifadesi literatürde, yürütmenin güçlendirildiği parlamenter sistemi ifade eder. Sanki parlamento güçlendirilecek sanılıyor. Yanlış. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, istikrarlı hükümetler çıkartamayan parlamenter sistemlerde, yürütmeyi güçlendirmek için tasarlanmıştır. Yürütmenin güçlü olduğundan şikayet edip de yürütmenin güçlendirilmesini esas alan bir sistemi savunmak ilginç olmalı.
(Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine yönelik eleştiriler) Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, Anayasal düzenlemeler bakımından aksayan bir yön bulunmadığı kanaatindeyim. Ortaya sorun diye konulan hususlar, sistemin kendisinden kaynaklanmamaktadır.
‘Biz bu sistem değişikliğini zaten ‘erken seçimler’ olmasın diye yaptık’
(Seçim ve Siyasi Partiler Yasası Meclis gündemine ne zaman gelir? Erken seçim ile ilgili bir işaret olur mu?) Zamanlamayı bilemiyorum. Seçim kanunlarındaki değişikliklerin uygulanmasıyla alakalı, seçimlerden en az bir yıl önce yapılması kuralı var. Bu sebeple tartışmalar yoğunlaşıyor. Ama ben bu kuraldan dolayı değil, yeni hükümet sisteminin doğası gereği erken seçim ihtimali görmüyorum. Biz bu sistem değişikliğini zaten “erken seçimler” olmasın diye yaptık. Siyasi istikrar olsun diye yaptık. Erken seçimi gerektirecek siyasi ve hukuki bir durum yok.
(Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülecek olması) AK Parti ve MHP’nin bu konudaki çalışmalarını belirli bir noktaya getirdiğini duyuyoruz. Yapılacak çalışmalara muhalefet partilerinin de katkı verebileceğini düşünüyorum. Seçim sistemi konusunu sadece baraj üzerinden tartışmak da doğru değil. Bütün olarak sisteme bakmak gerekir.
(Yeni anayasa yapılabilir mi?) Yeni Anayasa’nın gerekliliği konusunda bir mutabakat var aslında. Mevcut Anayasa’nın hem ruhu hem içeriği Türkiye’ye uymuyor. Bütün partilerin tam bir uzlaşma sağlamasının ne kadar zor olduğunu biliyorum. Kararlılık ve samimi irade olursa yeni Anayasa yapılabilir. Ben ümitli taraftayım.
‘Kimsenin sesini kısma düşüncemiz yok’
(TBMM İçtüzüğü çalışmaları) Kanaatimce, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü yeni Hükümet Sistemi ile tam uyumlu olacak şekilde, bütüncül bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir. Eskiden, Başbakanlık’ta bulunan “kanun mutfağı”nın Meclis’te olması ve gerektiği gibi çalışması lazım. Bunun için ihtisas komisyonlarının yetkilerinin genişletilmesi, daha yoğun ve etkili çalışmalarının sağlanması lazım. Eğer ilkeler üzerinde mutabakat sağlanabilirse İçtüzük yapabiliriz.
(Muhalefet sesinin kısılmasından endişeli) Öyle bir şey olabilir mi? Meclis milletin sesidir. O nedenle kimsenin sesini kısmak gibi bir düşünce ne bende ne de arkadaşlarımda olur. Anayasa’ya göre, milletvekilleri bütün milleti temsil ederler. Ülkemizin kaderine hep birlikte yön verme sorumluluğumuz, Meclis içindeki diyaloglara da yansımalıdır.
(Bakanlara sorulan sorular yanıtsız mı kalıyor?) Yeni hükümet sistemi döneminde soru önergelerinin cevaplanma oranı, toplamda, önceki dönemlere göre daha yüksek. Eski hükümet sisteminin olduğu dönemlerde soruların cevaplanma oranları, mesela, 24. dönemde yüzde 60.3, 26. dönemde yüzde 45.4… Yeni hükümet sistemi dönemi olan içinde bulunduğumuz 27. dönemde ise bu oran yüzde 63.5…
(Siyasetteki tansiyon nedeniyle bir çağrınız var mı?) İktidar ve muhalefet arasındaki Meclis çalışmaları dünyanın her yerinde yüksek tansiyon demektir. Önemli olan, tartışmaların medeni bir nezaket ve üslup içerisinde olması.
(Genel Kurul salonunun alt yapısı sert darbe ve kavgalara dayanıklı hale mi getirildi?) Şiddetin ve darbenin her türüne, doğal olarak Meclis masalarına sert darbelere de karşıyız. Genel Kurul salonu, 1996 yılında yenilenmiş. O günden bugüne teknoloji ilerlediği gibi mevcut teknoloji de epeyce eskidi. Sık sık arızalar yaşanıyor, vekillerimiz şikâyet ediyordu. Şimdi sorunlar çözüldü.
Siyasi etik kurallar
Bu dönem konuyla ilgili bir adım atabiliriz diye düşünüyorum. Elbette etik kurallar önemli ve fakat etik düşünme ve davranma, yazılı kuraldan daha önemli. Attığımız her adımın, yaptığımız her işin ahlaki değerini düşünmeli, ona göre hareket etmeliyiz.
(AA)