CHP, olası iktidar halinde uygulanacak yerel yönetim politikalarının somut olarak belirlenmesi amacıyla çalışmalarına devam ediyor. Yerel Yönetimler Politikası Belgesi’nin oluşturulmasına yönelik çalışmalarda sona gelen CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı tarafından yerel yönetim uzmanları, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla bir çalıştay düzenlendi.
Çalıştayda konuşan CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde yeni bir merkez-yerel dengesi kuracağımızın sözünü verdik. Bu sözün gereği olarak, siyasete yeni bir soluk getirecek politikalarımızı kısa sürede hazırlayıp, kamuoyuna açıklayacağız” dedi.
“Katılımcı, şeffaf, hesap verebilir, adil ve demokratik yerel yönetimler”
CHP’nin Yerel Yönetimler Politikası Belgesi hazırlanması çalışmaları kapsamında ilk olarak, dünyadaki farklı ülkelerin yerel yönetim uygulamaları incelenerek kapsamlı bir rapor hazırlandı. Raporda, farklı ülkelerin belediye sayıları, yetkileri ve finansal durumları Türkiye ile karşılaştırıldı. Bu rapor kapsamında da akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri, yerel yönetim uzmanları ile eski ve yeni belediye başkanların görüşlerinin alınacağı toplantılara başlandı.
5 Aralık Cumartesi günü yerel yönetim uzmanları, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve kanaat önderlerinin katılımıyla ‘Yerel Yönetimler Politikası Çalıştayı’ düzenlendi. Çalıştaya katılan uzmanlar katılımcı, şeffaf, hesap verebilir, adil ve demokratik bir yerel yönetim anlayışının inşası için önerilerini sundu, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.
Pandemi tedbirleri kapsamında video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen çalıştayda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Torun şu ifadeleri kullandı:
“Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, demokrasinin güçlendirilmesidir“
Yerel yönetimler vatandaşa en yakın, demokratik hizmet kurumlarıdır. Halkın karar alma süreçlerine doğrudan katılımına olanak sağlayan yerel yönetimler, demokrasimizin vazgeçilemez, yeri doldurulamaz unsurlarıdır. Bu bağlamda; devletin vatandaşa en yakın eli olan yerel yönetimlerin, yetki ve finansal kaynak açısından güçlendirilmesi, bilhassa demokrasinin güçlendirilmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle, ülkemizdeki yerel yönetim politikalarının da dünyadaki en iyi seviyelere çıkarılması, siyaset kurumunun önemli bir sorumluluğudur.
“TBMM’nin etkisinin kaldırıldığı otoriterleşme sürecindeyiz”
Türkiye, yönetim yetkilerinin dar bir grubun elinde toplandığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin tahrip edildiği, TBMM’nin etkisinin ortadan kaldırıldığı bir otoriterleşme sürecinden geçiyor. 18 yılın sonunda ülkeyi bir sorunlar yumağına çeviren iktidar; demokrasinin ve halka hizmetin en önemli unsurlarından biri olan yerel yönetimlerin de alanını daraltıyor. Bunu yaparken de maalesef yanlı ve partizan bir anlayışla hareket ediyor, toplumsal kutuplaşmayı derinleştirecek adımlar atıyor.
“Siyasete yeni bir soluk getirecek”
37. Olağan Kurultayımızda kabul ettiğimiz İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamemizde yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacağının sözünü verdik. Şimdi bu maddenin gereği olarak çalışmaya başladık. İktidarımızda uygulayacağımız yerel yönetim politikalarını somut olarak belirlemek için partimizin Yerel Yönetimler Politikası Belgesi’ni hazırlıyoruz. Çalıştayımızdan çıkan sonuçları, eski-yeni belediye başkanlarımızla, parti içi kurullarımızla da değerlendireceğiz. Çalışmamızı katılımcı bir anlayışla ortak aklı gözeterek gerçekleştiriyoruz. Siyasete yeni bir soluk getirecek politikalarımızı kısa sürede hazırlayıp, kamuoyuna açıklayacağız.