– AİHM’nin Demirtaş kararı: Kararın uygulanmasını Anayasa Mahkemesi söylüyor. Ben bu karara uymam dediğiniz zaman Avrupa’dan kendinizi tamamen tecrit etmiş oluyorsunuz. Demokrasi yükseltilebilir algısı tamamen yok oluyor. Kararı uygulayacaklar ama topluma, “elimiz mahkûm” diyecekler. Uygulanmamasının faturası ağır olur. Uygulamazlarsa da şaşırmam. Daha önce Anayasa Mahkemesi kararını da tanımadılar. Türkiye tamamen içe dönük bir ülke haline gelir.
– Erken seçim: Erken seçimi, Türkiye’nin ağır faturayı ödememesi için istiyorum. Hükümet sorunları çözme kapasitesini kaybetti. Fatura ağırlaşmasın, topluma gidelim diyoruz. Türkiye’nin tepeden tırnağa yapılanması gerekiyor. Parlamenter sistem gerekiyor.
– Değişen ekonomi yönetimi: O politikaları uygulayan Erdoğan’dı. Erdoğan’ın istifa etmesi lazım. 128 milyar dolarlık kaybın faturasını Erdoğan’ın ödemesi gerekmiyor mu? Yarın ne gibi bir politika izleyeceğini merak ediyorum. Merkez Bankası söylediklerinin tam tersini uyguluyor.
– Bahçeli’nin Akşener’e çağrısı: Meral Hanım gerekli yanıtı verdi. Bir dönem CHP’yi eleştirme görevi Bahçeli’ye verilmişti. Yetmeyince Erdoğan eleştirmeye başladı. Efendim biz CHP olarak iktidar olduğumuzda AKP’yi kapatacakmışız. Arkadaşlarımıza sordum, kimse söylememiş. Ciddi bir sağlık sorunu var. Eğer bu bilgileri kendisine biri dediyse o kişiyi tutup Saray’dan atması lazım. Eğer hayal dünyasının ürünü olarak bu eleştiriyi yapıyorsa ciddi bir sağlık sorunu var.
– S-400’lerin çalıştırılması: Türkiye hava savunması açısından bölgedeki en zayıf ülke. Kendinizi korumak için S-400’leri madem aldınız kurmak zorundasınız. Erdoğan kurar mı, kurmaz. Erdoğan ne diyorsa mutlaka aksi vardır. Yapacağım diyorsa, bunu yapmayacaktır biliyoruz, zamana yayıp üstünü örtecektir. Rahmetli Ecevit, Kıbrıs’a çıktığı zaman, gemimizi kullanamazsınız dediler. Ecevit’in gösterdiği cesareti göstermesi, S-400 sistemini kurması lazım. Yapmazsa ikinci papaz vakası olur. Verdiği sözü tutmayan 2.5 milyar dolarla dünyanın en pahalı hurdalığına sahip olan ülke olur.
– MİT TIR’ları: Bu dava farklı düşünenlerden intikam alma davasıdır. Hukuk davası olarak görmüyoruz. 24 ayrı internet sitesinde yayımlandı görüntüler, sonra yasaklandı.
– CHP dindar mı? (Abdulkadir Selvi’nin “CHP’den dindar olması beklenemez” iddiasının anımsatılması üzerine): Hangi öngörüye dayanarak bunu ifade ediyor bilmiyorum. Tüzelkişiler değil, gerçek kişilerin inançlı olup olmadığı sorgulanabilir belki. Allah’la kul arasındaki ilişkiye birisinin müdahale hakkı yok. Biz laik bir partiyiz. Kimsenin inancına başka bir kişinin müdahale etmesini doğru bulmayız. Kimin daha dindar olduğunu kim bilir. Allah’ın birisine verdiği böyle bir yetki mi var? Selvi’ye böyle bir yetki mi verilmiş. Yok öyle bir şey.
– Ezan evrenseldir: Ezan bugünkü okunuş şekliyle, diliyle artık evrensel bir halde. Türkçe-Arapça tartışmasının yapılmasını doğru bulmam. Namaza çağrı olduğunu küçük çocuk da biliyor.
‘SUÇLU SUÇLUDUR’
– Taciz iddialarında iftira da var (Kriminal olaylar partilerle özdeşleştirilebilir mi, sorusu üzerine): Bazıları iki üç yıllık olay, gereğini yapmışız. Bazıları iftira, Konya’da olduğu gibi… Bunu bir parti üzerinden götürmek doğru değil. Şimdi tecavüze uğrayan kişi falan partiliydi, bu doğru değil, Türkiye’yi ayrıştırır. Böyle bir şey varsa devletin derhal müdahil olması lazım. Tecavüzde bulunanın A veya B partili olmasının önemi var mı, suçlu suçludur. Olay olmuş, biz duymazlıktan gelmişsek o zaman haklı olur. Öyle bir şey hiç olmadı. AKP gündem oluşturamıyor. Hani “çamura yatmak” denir ya. AKP bugün çamura yatıyor. Bu konuda emin olun, benzer şekilde olayların üzerine gitsek çok daha farklı şeyler çıkabilir. Kişisel konuları parti meselesine dönüştürmek doğru değil. Şirin Ünal konusunu biz parlamentoya hiç getirmedik. Ama hukukçu arkadaşlar takip etti. Bunu AKP’ye bağlayıp da şöyle böyle yaptın demedik.
– Uyuşturuculardan vergi alınması: Kurumlar Kanunu’nda bir düzenleme yapıldı 2006’da. Vergi cennetlerindeki paralar Türkiye’ye gelirse yüzde 30 oranında vergilenir. Tek koşulu vergi cennetleri listesinin cumhurbaşkanı kararıyla yayımlanması gerekiyor. Karar yayımlanmıyor. Vergi cennetlerindeki parayı getirip de devlet bankasına yatırmaz, vergi cennetine yatırır. Yolu ne, af kanunu. Hani diyor ya “paranın dini rengi yoktur” getir yatır, asla sorgulamayacağım, kimliğini de sorgulamayacağım diyor. Önce vergi cennetlerini niye yayımlamıyorsun. Man Adası örneğini de verdim. Para gelsin diyor, gelsin. Bunlar kirli para. Uyuşturucu, fuhuş parası. 15 yıldır, bir kararname uygulanmıyor. Bu kararname çıkarsa bir daha öyle vergisiz kanun çıkaramazlar. Milyonlarca dolar uyuşturucu parası Türkiye’ye gelip bankaya yatacak, bu adama uluslararası saygınlık kazandırıyorsun, sıfır vergi alıyorsun bir de sırtını sıvazlıyorsunuz. Onlar benim vergici olduğumu da unuttu. Diyelim ki bir yeri bastınız, oradaki ürünlere el koyacak. Maliyeye bildirdikleri takdirde, vergi dairesi o ürünlerin değerini bulur. Vergi kaydını yaptırır ve vergisini alır. Kaçak çay yakaladıysanız, müsadere edersiniz, ama onun değeri üzerinden maliye vergisini alacağım der. Niçin Vergi Usul Kanunu diyor ki konusu suç teşkil eden gelirler dahi vergilenir… Ama adamların dünyadan haberleri yok.
AŞI OLACAĞIM
Beş maskeyi dağıtmaktan aciz kaldılar. Bütün sağlık çalışanlarına teşekkür ederim. Bir maaş ikramiye verin dedik. Onlar başka bir yol buldular. Yoğun bakımda çalışan bir hemşirenin maaşına 7 lira ek ödeme yatmış. İnanamadım. Orada da büyük adaletsizlikler var. İnsanlar onurlarına düşkün. Biz insani koşullarda çalışmak istiyoruz diyorlar. Aşı gelirse, hangi aşı olursa, doktorlar şu aşıyı olacaksın derlerse olacağız.
‘DAVUTOĞLU’NUN ÇALIŞMASI GÜZEL’
– Parlamenter sistem (Seçimde sistem oylamasıyla mı karizmatik lider oylamasıyla mı milletin karşısına çıkacaksınız sorusu üzerine): Millet ittifakını oluşturan partiler parlamenter sistemle ilgili düşüncelerini olgunlaştırmaya çalışıyorlar. Hükümetlerin kuruluş sürecinde oluşabilecek sorunları aşabilecek bir çalışma yapıyoruz. Davutoğlu’nun çalışması güzel bir çalışma. Bir araya gelip çalışmamız gerekir zaten. İktidarda değil öncesinde uyuşmazlıkları çözmek lazım. Bir an önce de parlamenter sisteme geçmek gerek. Çok uzun süreç olmaması lazım. 1-1,5 yıllık süreçte Cumhurbaşkanı yetkilerinin parlamento ve yürütmeye devredildiği sistemi oluşturabiliriz. Takvimle kamuoyunun önüne çıkılması lazım. Cumhurbaşkanının kim olması konusunda liderler karar verir. Adayın da yetkilerinin de devredileceğini bilmesi ve bu çabaya katkı vermesi gerekiyor.