Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, annesi veya babası Covid-19 nedeniyle farklı servislerde, hastanelerde tedavi gören ve bu süreci onlardan ayrı atlatmak zorunda kalan çocuklara ev sahipliği yapan hastanelerden biri. Doktorlardan hemşirelere ve hasta bakıcılara kadar tüm çalışanlar, Covid-19 ya da farklı hastalıklar nedeniyle tedavi gören, annesi ve babası kendisine refakat edemeyecek durumda olan bebek ve çocuklara, ailelerinin yokluğunu hissettirmemek için büyük çaba gösteriyor.
Hastanede salgının yayılımını önlemek amacıyla çeşitli önlemler alınırken, daha önce Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünde bulunan çocuk oyun alanları ve oyuncaklar da bu tedbirler kapsamında kaldırıldı. Hastane Başhekimi Necdet Sağlam, hastanede Covid-19 testi pozitif ve negatif olan kişilerin bir araya gelmeyecek şekilde planlama yapıldığının altını çizerek, “Çocuk hastalarımızla ilgili aynı yöntem uygulandı. Özellikle personelimizle çocuk ve kadın doğum hastaları arasındaki duygusal bağlar daha kuvvetli oldu. Bazen hasta çocukları personelimiz beslemek, onlara sahip çıkmak zorunda kaldı. Annelerin çocuklarından ayrıldığı, refakatçilerin olmadığı dönemlerde sağlık personelimiz onlara destek verdi” dedi.
Covid-19’a yakalanan çocuk hasta sayısında belirgin artış gözlemlendiğine dikkati çeken Sağlam, “Çocuk hasta sayısındaki artış, toplum içerisindeki oranla aşağı yukarı aynı. ‘Üç dalgadan ilk ikisinde az çocuk hasta oluyor da üçüncüsünde çok hasta oluyor’ gibi bir izlenim edinmedik. Çocuklarda daha çok sekonder enfeksiyonlarda veya Covid-19 sonrası sıkıntılı tabloda MIS-C denen bir sendrom var. O da burada başarılı bir şekilde tedavi ediliyor. Ama çocukların hareketlerinden, okullardan bulaşmayla ilgili ciddi gözlemlerimiz var” diye konuştu.
Sağlam, salgın sürecinde sağlık emekçilerinin önemli fedakarlık yaptığını vurgulayarak, “Ailelerinden, kendi sağlıklarından fedakarlık yaparak hastalarına ciddi şekilde sahip çıktılar. Bu konudaki hassasiyeti toplumumuzdan da beklemek sağlık çalışanlarının hakkıdır. Bu konuda toplumumuzun duyarlı olmasını temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği İdari Sorumlu Prof. Dr. Betül Sözeri, çocuk hastalardaki semptom sıklığında büyük değişiklik olmadığına ancak temaslı hasta sayısının giderek artış gösterdiğine işaret ederek, şu bilgileri verdi: “Semptomatik hastadan ziyade temaslı çocuk hastaları geçen seneye göre daha sık görüyoruz. Acil serviste öksüren, boğazı acıyan, burnu tıkanık olan çocuk hastaları çok sık görüyoruz ve her başvuran hastadan PCR örneklemesi alıyoruz.
PCR örneklemesi yaptığımız hastalarda yaklaşık yüzde 60-70 oranında pozitifllik saptıyoruz. Çocuk hasta kliniğine ve çocuk acil servis kliniğine Covid-19 semptomlarıyla başlayan hastaları akciğer problemleri içindeyse, oksijen ihtiyaçları varsa, yaşları küçükse beslenemiyorsa veya başka problemleri, başka hastalık bulguları varsa hastaneye yatırarak izliyoruz. Covid-19 pozitifliğini bildiğimiz hastaları yatırdığımız özel bir servisimiz var.
Enfeksiyondan 5-6 hafta sonra ortaya çıkan, Covid-19 komplikasyonu olarak bilinen multisistem inflamatuar sendrom bulgularıyla gelen hastalarımız oluyor. Bu hastaları çoğu zaman genel pediatri servisinde, büyük çoğunluğunda da romatoloji servisinde takip ediyoruz. MIS-C tablosundaki hastaların yaklaşık yüzde 20-25’inin yoğun bakım ihtiyaçları, zaman içinde plazma değişimleri veya yüksek doz kortizon tedavisi ihtiyaçları olabiliyor. Çoğunlukla 10 gün içinde hastalar toparlanıp taburcu edilebiliyor. Daha sonra onları poliklinikte takip ediyoruz.”
Covid-19 bulgularıyla gelen çocuk hastalarda hastalığın seyrinin erişkin hastalardaki kadar agresif olmadığına değinen Sözeri, “Ciddi solunum yetmezliği, entübe olma gereksinimi solunum bulgularıyla yoğun bakıma yatan hasta sayımız oldukça az. Altta yatan ciddi akciğer komplikasyonları olan, serebral palsi olan, zaten kronik akciğer hastalığı olan hastaların genelde Covid-19 enfeksiyonlarından ağır bir şekilde etkilenerek yoğun bakıma ihtiyaçları gelişebilmekte” dedi.
Sözeri, Covid-19’lu çocuk hastanın yanında mutlaka refakatçi kaldığını, çocuk hastaların tek başına hastanede kalmasının yasal ve idari açıdan mümkün olmadığını belirterek, şunları anlattı: “Çocuğun yanında kalacak refakatçisi de bazen Covid-19 pozitif olabiliyor. Diyelim ki çok küçük bir bebek annesiyle kalmak durumunda ve anne pozitif. Bu durumda annenin tedavi süreçlerinde gerekiyorsa erişkin enfeksiyon hastalıklarıyla konsültasyonlarını gerçekleştiriyoruz ve refakatçiye de çocuk hastaya da bakımı sağlayabiliyoruz. Ama sağlıklı çocuğa bakabilecek bir refakatçinin kalmasını tercih ediyoruz.
Salgından sonra anneleri, babaları hastalanmış evde ona bakabilecek kimse olmadığı, genel durumu kötü olduğu için yoğun bakımda veya serviste yatan çocuklar bizdeki duygusallığı biraz daha artırdı. Hem hemşirelerimiz hem de doktorlarımız bu çocuklara daha fazla ilgi göstermeye çalışıyoruz. Özellikle hemşirelerimiz giydirme, banyolarını yaptırma, elleriyle besleme gibi süreçlerde merhametle ve sevgiyle hizmet ediyorlar. Hiç kimsenin bu hizmeti yaparken beklentisi yok, gayet gönülden, içinden geldiği gibi insanlar çocukların, hastaların annesi, ablası, kız kardeşi, abisi olarak elinden gelen her türlü desteği veriyor.”
Acil Servis çocuk hekimi Ertuğrul İnan da salgın döneminde erişkinlere yönelik yaklaşımın çocuklara yönelik yaklaşımlarından farklı olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Covid-19 olan, Covid-19 olmayan, Covid-19 şüpheli olan hastalara yaklaşımımız ayrı ayrı ve hepsini itinayla ayırt ederek yapmaktayız. Covid-19 hastalarımızı ayrı bir bölüme, Covid-19 olmayan hastalarımızı ayrı bir bölüme yatırıyoruz. Sürüntü örneklerimizi alırken ailelerden de destek alıyoruz. Çocuklar için bu süreç biraz daha zor. Sürüntü örneği alırken biraz şakayla karışık anlaşarak örnek almaya çalışıyoruz.”
Yoğun bakım hemşiresi Miraç Koç, çocuk yoğun bakımda kendilerine seslenilmesiyle mutlu olduklarını ifade ederek, “Güldüklerinde, eğlendiklerinde, bize ihtiyaçları olduğunda işe yaramış hissediyoruz. Yaptığımız meslekte zaten karşılık beklemiyoruz ama bize ihtiyaç duyduğunu ve güvenildiğini görünce mutlu oluyoruz. Bizden mama alması, bize uyum sağlaması hep güven belirtisi. Onlar bize güvendikçe biz de mutlu oluyoruz. Çocukların tepkileri daha doğal oluyor çünkü o yüzden bizle ilgilenmeleri, bize ihtiyaç duymaları çok hoşumuza gidiyor” diye konuştu.
Çocuk Enfeksiyon Servisi hemşiresi Kübra Öz de Covid-19 salgını başladığından bu yana pandemi servisine dönüştürülen servislerinde 0-18 yaş arası Covid-19 hastalarının tedavilerini yürüttüklerini dile getirerek, şunları anlattı: “Bazı çocukların anne ve babaları da pozitif olduğu için başka servislerde veya yoğun bakımda yatıyor. Çocuklar tek kalabiliyor veya başka akrabaları gelebiliyor. O süreçte bizi abla olarak görüyorlar. Zaten hep yanlarındayız. Gerçekten onların yaşadığı zorluğun farkındayız ona göre müdahale etmeye çalışıyoruz. Servisimizde yatan bir hastanın annesi de Covid-19 nedeniyle başka bir hastanede yatıyordu. Vefat ettiğini öğrendik ve çocuğun bundan haberi yoktu, yanında halası kalıyordu. Ona çok üzülmüştüm.”
Yenidoğan Kliniği’nde ebe olarak çalışan Leyla Yüksel ise Covid-19 tanısı konan annelerin bebeklerinin tedavisinde görev aldığını belirterek, “Anneler yoğun bakımda tedavi gördükleri için bebeklere de Covid-19 pozitif muamelesiyle tedavi uyguluyoruz. Bebeklerimizden biri 33 haftalık. Anne Covid-19 pozitif olduğu ve durumu ağırlaştığı için acil doğum kararı alındı. Emzirme reflekslerinde pasif duruma düşmemesi için egzersizler uyguluyoruz. Tedavilerimizin ve hemşirelik girişimlerimizin yanı sıra bebeklerimizin anneleri yanlarında olmadığı için şefkat ve özveriyle yaklaşıyoruz” dedi.
Nur Dilara Gök de 4,5 yaşındaki oğluna refakat ettiğini belirterek, kendisinin aralık ayında Covid-19’a yakalandığını, o süreçte eşinin testinin negatif çıktığını anlattı. Gök, “Üzerinden 4 ay geçti. Cuma günü kreşten oğlumun kustuğu haberini aldık ve hastaneye geldik. Hastanede ateşli ve ishalli bir durum yaşadık. Hastaneye yatışımız planlandı. Bütün tetkiklerimiz yapıldı, serum takılıyor gayet iyiyiz” dedi.