Alevi kurumları, cemevlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlayan kanun teklifinin Meclis’te kabul edilmesine karşı Yenikapı’da Büyük Alevi Kurultayı gerçekleştirdi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Alevi Dernekleri Federasyonu (ADFE), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), “Laik ve demokratik bir Türkiye için buluşuyoruz” sloganıyla İstanbul Yenikapı Gösteri Merkezi’nde bir araya geldi.
Kurultay’a CHP, HDP, TİP, EMEP, TKP, TKH, SODAP, ESP, SOL Parti, Deva ve Gelecek Partisi temsilcileri, İstanbul ilçelerinin belediye başkanları ve sanatçılar da katıldı.
Kurultay’a katılamayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu mesaj ile destek verdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgaüzel, CHP Milletvekilleri Yüksel Mansur Kılınç, Ali Şeker, Sezgin Tanrıkulu, Sibel Özdemir ile CHP PM üyesi Eren Erdem, HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, HDP Milletvekilleri Ali Kenanoğlu, Alican Önlü, Musa Pir ile TİP Milletvekili Barış Atay, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve binlerce vatandaşın katıldığı Büyük Alevi Kurultayı’nda, aralarında Tolga Sağ, Muharrem Temiz, Yılmaz Çelik ve Kutsal Evcimen’in de bulunduğu sanatçılar deyişler, semahlar seslendirdiler.
Semah ve türküler sonrasında konuşan Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Mustafa Aslan, “Alevi toplumu bu tekçi anlayışı kabul etmiyor. Hukuksuzluğun ve tekçiliğin karşısında kurulmuş bir kurumuz. İktidar, Aleviler bir güvenlik sorunuymuş gibi ele alıp İçişleri Bakanlığı eliyle harekete geçti. Her yurttaşın hakkı olan hizmetleri, Alevilere lütufmuş gibi görüyorlar. Eşit yurttaşlık talebinin altını boşaltmak için Alevi köylerine döşenen asfalt, sanki lütufmuş gibi bir algı yarattılar. Öte yandan, Alevi inanç temsilcileriyle görüşülmeden tepeden inme bir yaklaşımla Kültür Bakanlığı altında kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kabul etmiyoruz. Alevilere boyun eğdiremezsiniz. Biat ettirmezsiniz” dedi.
Aslan’ın ardından söz alan Alevi Dernekleri Federasyonu Başkanı Celal Fırat, “Haksızlıklar, sömürü, açlık, sefalet, çatışmalar ve doğanın tahribatı hız kesmeden devam ediyor. İnançsal, etnik, cinsel, kültürel kimlikler ve farklı yaşam tarzları halen yok sayılarak, değişik biçimlerde baskı altına alınıyor. Üzülerek söylemeliyim ki, tekçi, baskıcı, katliamcı ve asimilasyoncu politikaların sonucu olarak fakirleşmiş gerçeği görüyoruz” dedi.
“Unutmak kendini yolunu inkâr etmektir, yüzleşmeliyiz” diyen Fırat şöyle konuştu: “Bizi kimliksizleştirip, Sünnileştirmek istiyorlar. Yola getiremediklerini sapkınlıkla itham ediyorlar. İftiralarla halkları birbirine düşürüyorlar. Alevilerle ilgili kararlarda, Diyaneti İşleri Başkanlığı’nı karar verici olarak merkeze koyuyorlar. İnanç özgürlüğü ve eşitlik konusunda, uluslararası sözleşmelere ve temel insan haklarına uymuyor, yargı kararlarını yok sayıyorlar. Kamusal alanda Alevilerin varlığı reddediliyor. Devletin dini adalettir. Alevilerin kendilerini özgürce ifade etmesi ve inançlarını özgürce yaşaması kabul edilmesi gereken en temel hakkıdır. Bizim ısrarlı taleplerimizin karşılanması yerine, Kültür Bakanlığı’na bağlı kurulan Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı, hiçbir koşulda kabul etmiyoruz. Bizce yıkılası bir yerdir.”
Fırat’ın ardından konuşan Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Eş Başkanları Nevin Kamilağaoğlu ve Hüseyin Mat ise şöyle konuştu: Avrupa’nın dört ülkesinden nüfus sayısı olarak daha fazla olan Türkiye’deki Aleviler nedense görünmüyor. Varlıkları dikkate alınmıyor. Biz bu görünmezliğe ve hiçe saymaya itiraz ediyoruz. Vardık, varız, var olacağız. Avrupa’da Aleviler haklarını kazanmışken neden Türkiye’de halen Aleviler asimile edilmeye çalışıyor? Bu anlayışı kabul etmiyoruz. Bizi asimile etmelerine asla ve asla müsaade etmeyeceğiz. Demokratik, laik Anadolu’yu ve Mezopotamya’y çocuk tecavüzcülerine asla terk etmeyeceğiz.”
Daha sonra söz alan Hacı Bektaş Veli Anadolu kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez, “Alevilerin itikatını tarif ediyorlar. Yolumuzun sahibi biziz” dedi. Türkiye’de çeşitliliğin yok sayıldığını belirten Geçmez, “Aleviler yıllardır bağımsızlıktan, demokrasiden, birlikte yaşama kültüründen bahsediyor. Zorunlu din dersleri psikolojik işkencedir. Zorla namaz ve orucu yok etmek için buradayız. Madımak utanç müzesi olsun. Toplumsal yüzleşme istiyoruz. Ayrımcılığa son verin dedikçe katlandı. Alevi çocukları zulüm görmeye başladı. Birçok dergahımız talan edildi. Bizim dergahımızda alternatif etkinlikler yapmaya başladı. Biz eşit yurttaşlık istiyoruz. Alevilik Aleviliktir başka hiçbir şey değildir. Yolumuzu tarif edenlere tek bir sözümüz var: Sizin kirli siyasetinize alet olmayacağız.”
Geçmez’in ardından sözü Alevi Kültür Dernekleri Başkanı İsmet Kurt aldı. Kurt şunları söyledi: “Katliamlardan bıktık. Bizim yaşadıklarımız katliam. Kalkanlarla coplarla pirlere, dedelere saldırdılar. Cemevleri kültür merkezi veya turistik bir otel gibi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlandı. Aleviler bu coğrafyanın özü. Yıllar boyu kardeşçe yaşamışız. Tek din tek mezhep dayatılamaz. Yıllarca bize Hanefi imam göndermediler. Bu sorun bu coğrafyada yaşayan tüm halkların sorunu. Teröristsiniz bölücüsünüz ne demek? Biz ne yaptık?”
“VURDULAR, ASTILAR, YAKTILAR”
Kurt’un ardından kürsüye gelen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe, “Tarihle yüzleşirlerse bugün AKP-MHP ortaklığının bugünlere nasıl geldiğinin gerçeğiyle yüzleşeceğiz. Bundan korkuyorlar. Bugün halkların yaşadığı derin yoksulluğun, işsizliğin nerelerde planlandığı anlaşılacak. Düşüncelerinden dolayı tutsak olan devrimci tutsaklara bin selam olsun. Genel başkanlarımız tutuklandı. Lanetliyorum. Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Roboski’de Kürtlere bomba yağdırıldı. Onu da unutmayacağız. Yaşasın halkların kardeşliği. Alevilere tarih boyunca çok zulmettiler. Katliamlardan geçirdiler. Vurdular, astılar, yaktılar. Ama boyun eğmedik, biat etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. “Gericilere, ırkçılara karşı İmam Hüseyin, Pir Sultan, Seyit Rıza, Deniz, Mahir, İbo, Berkin, Ali İsmail olacağız” diyen Erçe “Bu ceberut düzeni hep birlikte değiştirelim” şeklinde konuştu.
Erçe’den sonra söz alan Demokratik Alevi Dernekleri Eş Başkanları Kadriye Doğan ve Musa Kulu ise şunları söyledi: “Bizler Alevi olarak yaşamak istiyoruz. Onurlu, boyun eğmeden yaşamak istiyoruz. Yolumuz der ki biz Hakk’ın görünen yüzüyüz. Yolumuz eşitliği, birlikte üretmeyi, paylaşmayı nasihat ediyor. Bizim ‘cemimiz ahlaklı erdemli olun’ diyor. Biz bu Aleviliği yaşamak istiyoruz. Kimse bize kendi Aleviliğini dayatamaz. Önümüzdeki süreçte sadece Alevilerin değil Kürtlerin, kadınların, ezilenlerin, emekçilerin derdi bitsin. Savaşın değil halkın bütçesi olsun. Tüm kaynaklar savaşa Diyanet’e ve yardım kuruluşlarına gitti. Önümüze sürekli savaş koyuyorlar. Biz barış istiyoruz. Barış olmadan özgürlük olmaz. Afganistan, İran ve Şengal’deki kadınlar zulme uğramasın istiyoruz. Kadın yaşam özgürlük.”
Dernek ve federasyon başkanlarının sözleri sonrası, Büyük Alevi Kurultayı Bildirisi okundu. “Biz Aleviler bu tarihsel süreçte, karşı karşıya kaldığımız bütün kıyım ve saldırılara rağmen aydınlıktan yana durmaktan asla geri durmadık” denilen bildiride şu ifadeler yer aldı: “Ülkemizde de bu sorunların fazlasıyla yaşandığına tanık olmaktayız. Türkiye’de tekçi, Türk-İslam sentezci uygulamalar hayatın her alanında kendini hissettirmekte ve iktidarın kurduğu sosyal ve politik baskı mekanizmalarıyla daha da kurumsallaştırılmaktadır. Zorunlu din derslerini kaldırmak bir yana eğitim daha da dinselleştirilmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı hayatımızın her alanına müdahale eden ‘’fetva’’larına devam etmektedir. Cemaat ve tarikatların önü açılarak yoksul halk yığınları kimliksizleştirilmekte ve her türlü istismara açık bırakılarak kullanılmaktadır. Kız çocukları ‘’evlilik’’ adı altında sistemli cinsel istismara maruz bırakılmakta ve sorumlular cezasız kalmaktadır. Toplumsal yaşam, başta kadınlar olmak üzere her türlü şiddete ve cinayete açık hale getirilmektedir.”
İnsanlığın büyük ilerlemeler kaydetmesine karşın Alevilerin büyük acılarla karşı karşıya bırakıldığı kaydedilen açıklamada, “Anayasada Türkiye’nin laik, demokratik bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir. Ancak bütün uygulamalar laikliğin olmadığını göstermektedir. Biz Alevilerin, haklarını talep ederken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın karşısında bir Alevi diyaneti talep etmiyoruz. İstediğimiz laikliktir. Devletin tüm inançlardan elini çekmesi, laikliğe aykırı olan kurumların kapatılarak gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yeniden yapılması ve toplumsal ilişkilerin dinsel temalardan arındırılması gerekmektedir. Aleviler vardır. Alevilik haktır. Eşit yurttaşlık talep ediyoruz” denildi.
ALEVİLERİN TALEPLERi
Bildiride, Alevilerin talepleri şöyle sıralandı:
“Cemevlerinin ibadethane statüsünün kabul edilerek, bu statünün gerektirdiği tüm hakların tanınması, el konulmuş dergahlarımızın ve mekanlarımızın geri iade edilmesi ve aleyhimize düzenlenmiş olan yasal düzenlemelerin geri çekilmesi.
Toplumun tüm kesimlerine bir deli gömleği gibi giydirilen, zorunlu din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması, toplumun tümüyle çağın gerisine savrulmasına neden olan eğitimin dinselleştirilmesinden vazgeçilmesi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, toplumun tümünü domine etmeye yönelik girişimlerden bir an önce elini çekerek, temel siyasal sorunlarımız konusunda bir referans mercii olmaktan uzaklaştırılması ve nihayet tasfiyesine dönük adımların atılmaya başlanması.
Gerek kamu kaynaklarının ve gerekse kamu kadrolarının liyakat, adalet ve eşitlik ilkelerine göre dağılımının sağlanması, başta Aleviler olmak üzere ötekileştirilen tüm kesimler aleyhine sürdürülen negatif ayrımcılığa derhal son verilmesi.
Madımak’ın utanç müzesi yapılması. Alevilere karşı işlenen nefret suçlarının açığa çıkarılması ve bu gibi nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli hukuki tedbirlerin alınması. Alevilere karşı yapılmış olan kıyım, katliam ve asimilasyon uygulamalarıyla yüzleşilmesi.
Alevi inancında özel yeri olan günlerin resmî tatil edilmesi. Kamusal yayıncılığın ayrımcılıktan arındırılması. Alevi yerleşim yerlerinin isimlerinin değiştirilmesinden vazgeçilmesi ve değiştirilen yerlerin isimlerinin iade edilmesi.