İçişleri eski Bakanı Mehmet Ağar, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in kendisi ve AKP Milletvekili olan oğlu Tolga Ağar hakkındaki iddialara ilişkin olarak Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e konuştu.
İş insanı Mübariz Mansimov’u tehdit ederek Yalıkavak Marina’yı aldığı iddiasıyla ilgili konuşan Ağar, oranın sahibi değil yöneticisi olduğunu ifade etti.
Mehmet Ağar, “Devlet hizmetinden ayrılalı 25 yıl, siyaseti bırakalı da 15 yıl oldu. Dokunulmazlığım yok. Devlet benimle ilgili istediği araştırmayı istediği zaman yapar. Bunun için herhangi bir engel yok. İnsan yaptığından korkar, yapmadığından değil. Benim çok şükür korkacak hiçbir şeyim yok” ifadelerini kullandı.
Saygı Öztürk’ün, “Dokunulmazlığım yok, devlet beni istediği zaman araştırır” başlıklı yazısı şöyle oldu:
Mehmet Ağar, kaymakamken baba mesleği olan polisliğe geçti. İstanbul ve Ankara Emniyet Müdürlüğü yaptı. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne atandı. Terörün en azgın olduğu dönemde olayların merkezi konumunda olan Diyarbakır’ı adeta üs haline getirmişti.
Emniyet tarihinde bir genel müdür, konvoyla uğurlanmıştı. Doğru Yol Partisi’nden Elazığ Milletvekili seçildi. Bir sonraki seçime bağımsız olarak katıldı ve yine milletvekili oldu. Doğru Yol Partisi’nin Genel Başkanlığı’nı yaparken, Anavatan Partisi ile birleşme konusu gündeme gelmişti. Demokrat Parti kurulmuştu ama bu son derece sancılı oldu. Bu konuda hâlâ bazı iddialar gündemde yerini koruyor.
İNSAN YAPTIĞINDAN KORKAR
Bodrum’a hiç gitmedim. Mehmet Ağar’ın “Çöktüğü” öne sürülen o ünlü marinayı da doğal olarak görmedim. Ağar, marinanın sahibi değil, profesyonel yöneticisi olduğunu belirtti. Mehmet Ağar, SÖZCÜ’nün sorularını şöyle cevaplandırdı: “Devlet hizmetinden ayrılalı 25 yıl, siyaseti bırakalı da 15 yıl oldu. Dokunulmazlığım yok. Devlet benimle ilgili istediği araştırmayı istediği zaman yapar. Bunun için herhangi bir engel yok. İnsan yaptığından korkar, yapmadığından değil. Benim çok şükür korkacak hiçbir şeyim yok.
MAFYA ÇÖKECEK
Ben alnı açık gezerim. Böyle olduğumu devlet de, millet de bilir. Benden, ehli namus olan, ehli vatan olan kimse şikayetçi olmaz. Ama son dönemlerde Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve PKK siteleri marina ve benimle ilgili yalan haberler üretiyor. Bunlar karşılık bulmuyordu. Şimdi farklı taktikler uygulanıyor. Beni gündeme getirmelerinin asıl nedeni de bizi buradan uzaklaştırmak.
Bizi buradan uzaklaştırınca yapılacak olan da belli: Buraya mafya çökecek. Bugün eğer mafya buraya giremiyorsa bizim burada olmamızdandır.
BURASI DÖVİZ MAKİNASI
Burası, dünyanın, Akdeniz’in en önemli marinasıdır. Bu marina döviz makinesidir. Buraya gelen yatlarda prensler, devlet başkanları, dünyanın bilinen iş insanları var. Dünyanın sayılı milyarderleri gelip Türkiye’de bir ay kalıyorlar. İngiltere’nin ünlü yat dergisi, en iyi mega yat marinası olarak burayı seçti.
Buraya gemi değil, yatlar geliyor. Prensler, dünyanın sayılı zenginleri mi uyuşturucu taşıyor? Roman Abramoviç mi, Katar prensi mi, Suudi yetkililer mi kaçakçılık yapacak, uyuşturucu sokacak. Kimin geldiği belli. Devletin polisi, sahil güvenliği var.
Bunları yayanlar da FETÖ ve PKK siteleridir. Bunu görmeyecek kadar gözleri körleşmiş kişiler var. Bu söylentilerin üzerine atlayan siyasetçiler, gazetecilerin yaptığı Türkiye’nin aleyhine düşmanlık yapmaktan başka nedir? Bu düşmanlığı yapan, dedikodunun üzerine atlayanlara yazıklar olsun. Beni tanıyan bazı gazeteci ve siyasetçilerin tutumuna üzüldüm. Yazıklar olsun onlara.”
BURADA YÖNETİCİYİM
Mehmet Ağar’a, Azerbaycan kökenli Türk vatandaşı Mübariz Gurbanoğlu’na ait Bodrum Yalıkavak Turizm ve Yat Limanı’na tehditle el koyduğu iddiasını soruyorum. Şunları söylüyor:
“Madem tehditle el koydumsa, bu kişinin tehdit davası açması gerekirdi. Madem tehdit, zorlama varmış niye dava açılmamış. Bu marinanın biz bir tarafında yokuz. Rica üzerine profesyonel yönetici olarak buradayım. Devletin bütün kayıtlarında buradaki konumum bellidir.
Utanç verici, saçma sapan iddia ve isnatlarla suçlama konusu yapmak utanç vericidir. Yıllarca terörle mücadele etmiş, bütün terör örgütlerinin hedefinde olan, her adımı devlet tarafından bilinen, 24 saat korunan kişiyim. Bu kadar kör gözle bakan insanlarda mantık diye de bir şey yok.”
EN AZ 10 KEZ GİTTİ
Gurbanoğlu, kendisini Fethullah Gülen’e Mehmet Ağar’ın götürdüğünü öne sürdü. Arkadaşımız İsmail Saymaz da bu iddiayı gündeme getirdi. Mehmet Ağar’a, Gurbanoğlu’nun bu iddiasını sordum. Şunları söyledi:
“Mübariz Gurbanoğlu, Fethullah Gülen’e bir kez değil, devamlı gidiyordu. En az 10 sefer gittiğini ben biliyorum. Benim uçağım yok. Fethullah Gülen’le bağlantım yok. Onun Fethullah Gülen’e yakınlığı biliniyordu.”
Kuşkusuz başka sorularım da oldu. Ancak, şu aşamada önemsediği konu marina olduğu için diğer sorulara cevap vermedi.
HİSSE DEVİR SÖZLEŞMESİ
Mehmet Ağar, marina ile ilgili hisse devir sözleşmesi ve diğer ayrıntılarının özetini şöyle aktardı:
– Hisse devir sözleşmesi 03.02.2016 tarihlidir.
-Sözleşmenin tarafları Palmali Otelcilik Turizm ve Acentelik Ltd. Şti. (POT) ve Palmarina Holding’tir.
-POT’un ortakları %50’şer hisse ile RSR Holding ve Mubariz Gurbanoğlu’dur. Palmarina Holding’in tek ortağı ise RSR Holding’tir.
-Hissesi devredilen şirket; Palmali Otel İşletmeleri Yat. Ve Tur. Ltd. Şti. (POİ)’nin şimdiki unvanı BYK Otel İşletmeleri Yatırım ve Turizm Ltd. şirketidir.
-Sözleşme tarihinde POİ’nin %90 hissesi POT’a ; %10 hissesi ise Mehmet Mustafa Ergen aittir. Diğer deyişle, hisse devir sözleşmesindeki bedel POİ’nin %90 hissesi içindir.
SÖZLEŞMENİN HİSSE DEVİR BEDELİ
– POİ hisselerinin brüt değeri (borçlar ve diğer yükümlülükler düşülmeden) 220 milyon dolar olarak tespit edildi. SETUR ise 07.10.2015 tarihinde brüt (borçlar ve diğer yükümlülükler düşülmeden) 195 Milyon dolar teklif etti.
-POİ’nin %100 hissesi için belirlenen brüt 220 milyon dolardan, şirketin borçları düşüldü. Şirketin o tarihteki kredi borçları toplamı yaklaşık 82 Milyon dolardı. 220 milyon dolar- 82 milyon dolar = 138 Milyon dolar.
Bu şirketin %100’ü için olup; oysa hisse devir sözleşmesi sadece %90 için olduğundan, bu değerin %90’ı, yani 124 milyon dolar esas alındı.
-Her ne kadar POİ’nin tamamı POT’a aitse, yukarıda bahsettiğimiz diğer ortaklık yapısı nedeniyle dolaylı da olsa POİ’deki %90 hisse, yarı yarıya RSR Holding ve Mubariz Gurbanoğlu’na aitti. Mübariz Gurbanoğlu bu sözleşme ile POİ’deki %45 hissesini devretti. 124 Milyon dolar / 2 (%50) = 62 Milyon dolar.
– Şirketin kendi borçları bu şekilde düşülüp Mubariz Gurbanoğlu’nun %45 hissesinin değeri belirlendikten sonra bu defa ortaklar arasındaki cari hesaptan doğan borçlar bu rakamdan düşüldü.
-Tarafların üzerinde mutabık kaldığı üzere Mubariz Gurbanoğlu’nun toplam borcu yaklaşık 29 Milyon dolardı. Bu borç hisse değerinden düşüldü: 62 milyon dolar- 29 milyon dolar= 33 milyon dolar.
-Bu rakam, hisse devir sözleşmesine konu Mubariz Gurbanoğlu’nun POİ’deki %45 hissesinden, şirketin kredi borçları ile Mübariz Gurgbanoğlu’nın ortağına olan borçları düşüldükten sonra elde edilen değerdi. Yukarıda kabaca aktarılan hesaplamadan sonra taraflar hisse devir bedeli olarak yaklaşık 32 milyon dolar ödenmesi konusunda mutabık kaldılar ve bu bedel ödendi.
AÇTIĞI DAVA
Mubariz Gurbanoğlu, 2017 yılı Ekim ayında, yani sözleşmeden neredeyse iki yıl sonra, sözleşmenin iptali ve hisselerini geri almak için Bodrum Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açtı, ancak davası reddedildi
Haksız dava ve tedbir kararı için Mubariz Gurbanoğlu’na açtığımız tazminat davası ise devam etmektedir.”