RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında, Yeditepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Emin Gürses suç örgütü kurduğu iddiasıyla hakkında arama ve tutuklama kararı bulunan organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayınladığı son açıklamalarını değerlendirdi.
Peker’in açıklamalarında ‘uluslararası sözleşmelere aykırı işler yaptınız’ vurgusu olduğunu söyleyen Gürses “Asıl mesele, bu işi en baştan organize edenler, buraya geleceğini biliyorlardı. Sedat Peker’e ‘yurt dışına çık’ diyenler, bu kişinin sıkıştırılması halinde nasıl tepki vereceğini biliyorlardı. Bu işi yapanlar hükümeti de tasfiye edecekler, bu iş eninde sonunda dönüp dolaşacak Tayyip Bey’e kadar da ulaşacak.
Çünkü Sedat Peker’in konuşmalarında buna benzer mesajlar da görüyoruz. Yani ‘siz beni ciddiye almıyorsunuz ama yaptığınız işler hem BM Sözleşmesinin 4. maddesine aykırı, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin konusu, daha önce bu tür davranışlar içerisinde olanlar, gelişmiş ülkeler hariç, mahkemeler önünde yargı konusu olmuştu, sizin başınıza iş açar, ceza da yersiniz’ diyor” dedi.
‘İddialar doğruysa Türkiye’nin başına sıkıntı açabilir’
Gürses, konuların artık uluslararası bir hal aldığına vurgu yaparak “Sedat Peker’i içeride sıkıştırıp yurtdışına gönderen, tekrar geleceksin diyen ekip kimse, bu sıradan bir ekip değil. Bu Süleyman Soylu’yu da aşan bir iş diye düşünüyorum. Ama açıkladıkları Suriye’de silah göndermek, eğer doğruysa Uluslararası Ceza Mahkemesi devletleri değil, kişileri yargılıyor, kim talimatını verdi? BM Sözleşmesi’nin 4. maddesine göre bir ülke başka bir ülkenin iç işlerine siyasi, ekonomik olarak müdahale etme hakkı yoktur, üye ülkeler birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı gösterecekler. Siz buraya silah gönderiyorsanız, eğer bu doğruysa, büyük devletler bu kuralları koyup uymazlar ama Türkiye gibi ülkelerin başına sıkıntı gelebilir. Söylediği El Nusra cephesi ve saire, bunlar sıradan işler değil, önemli suçlar. Bu artık açıklamaları aştı, devletlerarası bir hale geldi” diye konuştu.
‘Uzun dönem yurt dışında bu tür ilişkilere girerseniz yabancı istihbarat birimleri sizi rahat bırakmaz’
Gürses “Basit çözümler varken, bu işi bu kadar karmaşık hale kim getirdiyse sorumluluk onlardadır. Sedat Peker en güvendiği yer olan Balkanlara gidiyor. Balkanlarda barınamıyorsa, demek ki Türk hükümetinin Balkanlarda bağlantıları var, orada bırakmadılar. Kuzey Afrika’ya, BAE’ye gitti, oradan nereye gittiğini bilmiyoruz tabii. Ama uzun dönem yurt dışında bu tür ilişkilere girerseniz yabancı istihbarat birimleri sizi rahat bırakmaz. İletişime geçtiler de bir şeyler oldu mu, orasını bilmiyoruz. Ama iletişime geçmemeleri mümkün değildir. Bu iş hükümeti sıkıştıracaktır, hem de uluslararası düzeyde sıkıştıracaktır” ifadelerini kullandı.
‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuyla ilgili bir açıklama yapacak mı’ sorusu üzerine Gürses şu cevabı verdi:
“Bugün yarın çıkacak meydana. Cumhurbaşkanının etrafındaki ekip bu işlerin içinde. Ekibin asıl bağlı olduğu yer, SETA. SETA kimlerle bağlantılı? Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, İbrahim Kalın, Burhanettin Duran.. Bunlar hep beraberler. SETA konusunda bir dosya hazırlayan bazı yayın kuruluşları vardı. Onlar uyarmışlar, ‘bekleyin biraz, yapmayın bir şey’ diye. Para mı aldılar, ne yaptılar, bilmiyoruz. Ama bu tür dosyaların yayınlanmasını engelleyecek kadar güçlü bunlar. Güçleri nereden geliyor? Cumhurbaşkanlığı’ndan geliyor. Cumhurbaşkanlığı da bunları teyit ediyor. Yarın öbür gün kendi altında kalır bu binanın.
‘Türkiye ne doğuda ne de batıda bir karar vermiş değil’
Cumhurbaşkanı, Biden’la görüşürüm, işleri düzeltirim diye düşünüyorsa; dışişleri bakan yardımcısı geldi burada açıklamalar yaptı. Ne istiyorlar? S-400’ler konusunda anlaşma, Kuzey Suriye’de bizim yapılanmamıza ses çıkarmayacaksınız diyor, yabancı şirketlere mal güvenliği vereceksiniz diyor. Bunu yaparsanız, dünyada 8-10 trilyon dolar para dolaşıyor, size de buradan bir şey düşer. Onun da mesajını veriyor. Türkiye ne doğuda ne de batıda bir karar vermiş değil. Batı kampındasınız ama komşularınızla iyi geçiniyorsunuz, bu devam etseydi Suriye’nin içerisini karıştırmazdınız. Bundan kim yarar gördü? İsrail ve ABD.”
‘Amerika YPG’yi güçlendirmeye çalışıyor’
Gürses ABD’de Suriye’nin yerleşmesine ortam hazırlandığını belirterek “Zaten IŞİD neydi? Irak ordusundaki Sünnileri dışladılar, orada bir Şii yönetimi kurulursa Arap Şiileri, Fars Şiilerine karşı kullanılır diye düşünüldü, tutmadı. Oradaki Müslüman Sünni askerler, bürokratlar hepsi IŞİD’e katıldılar. IŞİD’e katılanları Amerika örgütledi, Suriye’nin kuzeydoğusunda Süryanisi, Kürdü, Türkmeni, bunların hepsini IŞİD ile beraber temizlediler, kullandılar. Bundan sonra IŞİD’i temizlemek için YPG’yi kullandılar. Şimdi diyorlar ki, kimse buraya karışamaz, burası benim kontrolümde. YPG’ye 50 bin kişilik ordu kuruyorlar, eğitiyorlar. Aldığımız duyuma göre ABD, ‘YPG’ye katılın’ diyor. Çünkü PKK terör örgütü olarak kabul ediliyor, operasyonlar yapılıyor, eninde sonunda bitecek. Amerika YPG’yi güçlendirmeye çalışıyor” diye konuştu.
‘Sayın Bahçeli sert çıkınca Tayyip Bey bana öyle geliyor ki, buna katılmak zorunda kaldı’
Sedat Peker konusunda Erdoğan’ın, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Süleyman Soylu konuşmasından sonra bir açıklama yaparak arkasında durduğu görüşünde olan Gürses sözlerine şu şekilde devam etti:
“Kavga etmeye gerek yok, Sedat Peker bunu söylüyorsa Adalet Bakanlığı devreye girer. Bu işleri kimler yaptı der. Soruşturma başlatır. Ama bunu yapmazsanız, karşılıklı restleşmeyle… Tayyip Bey zaten sessiz duruyordu. Sayın Bahçeli sert çıkınca Tayyip Bey bana öyle geliyor ki, buna katılmak zorunda kaldı. Halbuki Sedat Peker ‘neden bana böyle yaptınız’ diyordu.
Buna basit cevaplar verilebilirdi. İçişleri Bakanı sert çıktı. İşi tırmandırıyorlar. Tayyip Bey’in birkaç ay içinde, Biden’la mı görüşmesinden sonra Türkiye’de içeride düzenlemeleri yapmak zorunda. Yapmazsa bu gelişmelerin altında kendisi de kalır. Tayyip Bey bu tür iddiaların ne olduğuna dair önü açarsa bu işten kendini sıyırabilir. Yoksa töhmet altında kalacak.
Eğer yanında yanlış işleri yapanları tutuyorsan, bana göre Tayyip Bey Süleyman Soylu’nun ayrılmasını bekliyordu. Ama Bahçeli sahip çıkınca, Tayyip Bey de sahip çıkmak zorunda kaldı. Tayyip Bey şunu diyebilir; ben halktan güveni sağlamak istiyorum, seçime gidelim diyebilir. Bunu göze alabilir mi? Alamazsa daha çok sıkıntıya girecek.”