TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, soL TV’de Gazeteci Şule Aydın’ın sorularını yanıtladı.
Okuyan, Peker videolarının ardından gündeme gelen Sezgin Baran Korkmaz ve ilişkiler ağını değerlendirdi. “Türkiye’nin büyük patronları aklanarak bu sorunlar çözülemez” diyen Okuyan, “Korkmaz’ın yaptıkları sadece kendi cebini doldurmak, zor durumdaki şirketlere el koyup kâr eder hale getirmek, kara para aklamaktan ibaret değil, Sezgin Baran Korkmaz bir uluslararası ilişkiler ağının da bir parçası” şeklinde konuştu.
Okuyan, NATO toplantısı sonrası ABD-Türkiye ilişkilerini ve iç siyasete yansımalarını, HDP’ye İzmir’deki saldırıyı ve müzik yasağını da değerlendirdi.
Okuyan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Sedat Peker muhalefeti eleştirmiş gördüm daha önce de yapmıştı. Mesele kirli ilişki ilişkiler, para alan gazeteciler önemsiz demiyorum ama mesele çok büyük. Eleştirilen muhalefetin bir kaygısı var. Parlamentodaki muhalefet bu düzen içerisinde bir temizlik, ayıklanma istiyor. Bu ortaya çıkan tablo da 2-3 kişiye yıkılarak çıkılamaz. Birkaç kişilik liste çok uzadı şimdi, dallanıp budaklandı. Peker’le ilgili videolarla bağlantılı 100’e yakın isim dolaşıyor. Muhalefet bunu istemiyor.”
Şule Aydın’ın “Sezgin Baran Korkmaz dosyasıyla açılan ve gazeteci ve siyasetçilerin de içinde olduğu bir Paramount Otel vakası var ama asıl konu daha büyük. Bu konu ne ifade ediyor, ne gibi sonuçlar doğurur” sorusuna yanıt olaraksa Okuyan şunları söyledi:
“Sezgin Baran Korkmaz bugünkü düzende bile suç diye tarif edilebilecek ilişkilere girmiş biri ama bunların içerisine girişinde önemli köşe taşları var. Sezgin Baran Korkmaz’ın yaptıkları sadece kendi cebini doldurmak, zor durumdaki şirketlere el koyup kâr eder hale getirmek, kara para aklamaktan ibaret değil, Sezgin Baran Korkmaz bir uluslararası ilişkiler ağının da bir parçası.
Doğu-Batı Enstitüsü diye bir kuruluş var. Bu kuruluşta daha önce yer alan kişi Mustafa Koç. Nedir bu kuruluşun görevi? Fetullah Gülen’in zamanında yaptığına benzer, Doğu-Batı, Sovyetler-Batı arasındaki gibi bu enstitüde Doğu’da önemli bürokratlarla ilişkilenme ve satın alma üzerine çalışıyor. Sezgin Baran Korkmaz’nın dahil olduğu ilişki ağı Amerikancı egemenliğin güçlendirilmesi için yapılmış bir ağ. Bu şunu gösteriyor ABD şimdiye kadar göz yumdu ya da kullandı bu kişileri. Bunlardan bir bölümü çok fazla kişisel servet edinmiş. Şimdi bunları ayıklıyorlar ama ayıklarken Türkiye’nin iç siyasetine karışıyorlar. Türkiye’yi NATO ile ilişkilere biraz daha bağlama için bir operasyon yürüyor. Bunların ortaya çıkışı, bazı detayların örtülmesi, öne çıkarılması Türkiye’nin iç politikasına müdahaledir. Bu hayırlı değildir ama bizim değerlendirmemiz gereken bir fırsat.
Mesele açık, yoksulluktan bir servete ulaşan bir öykü var. Bunu Sezgin Baran Korkmaz kendi anlatıyor. Artık şeyleri alıp satmış dönercide ve bunları anlatıyor. Korkunç kirli ilişkiler. Sadece buna odaklanırsak hata yaparız. Biz sermaye ile sermayenin birbirine girdiği kavga ve hukuk dışında kalan çelişkiyi tartışıyoruz. Bir kere bu zenginlikler insanlığa ait. Bunların birilerine devri, insan emeğinin sömürüsüdür. O zaman biz buradaki mekanizmalara bakmalıyız.
‘Türkiye’nin büyük patronları aklanarak bu mesele çözülemez’
Oteller, limanlar gündeme geldi. Limanlardan uyuşturucu kaçırılıyor deniyor. Limanların özelleştirilmesini niye kimse sormuyor? Limanlar neden özelleştirilir? Her şeyi sattılar. Siz ekonomik geliri olan bir şeyi satıyorsunuz ama aynı zamanda stratejik anlamı var. Güvenlik açısından. Başka arayışlara giriyor satın alanlar, uyuşturucu kaçırıyorlar. Biz sadece uyuşturucuya mı odaklanacağız? Bu halka ait işletmeler özel sektöre veriliyor. Kolombiya, Panama deniyor uyuşturucu için. Bizim uyanıklar Latin Amerika’daki limanları da almışlar. Çıkış ve giriş limanı Türk şirketlere ait. Dolayısıyla ‘limanlarda yolsuzluk var’ demekle bırakırsak yanlış yaparız. Aileden birisi silah satışı yapıyor. MKE özelleştirilecek deniyor. Silah sanayisinin neden özel şirket bağlantısı olur. İHA’lar, SİHA’lar satılıyor sağa sola. Bu aileden kişi, gerginlik ve savaş istemez mi? Bütün sistemini sen böyle bir sektöre yatırsan, yumuşama mı istersin gerginlik ve savaş mı? Sonra neden AKP bölgede gerilim istiyor. Hangi sektör olursa olsun, enerji, maden, liman işletmesi, özel sektör girdiği her yeri kana bular. Bu Sezgin Baran Korkmaz denen adam arsızlıkta ileri gitmiş ama bu meseleyi bazı kurbanlar vererek kapatmak isteyecekler. Türkiye’yi 5 müteahhit yağmalıyor dendi. Onlar da kamulaştırılacak, onlar da hırsız ama Türkiye’nin büyük patronları aklanarak bu mesele çözülemez. Sedat Peker masayı dağıttı, medyaya da sıçradı. Uzadıkça toparlamaları zorlaşıyor.
Sedat Peker durdu neden bilmiyorum ama ‘uluslararası güvenlik riski’ diye bir kavram yok ortada. Bildiğim şey ortaya çıkan tablo şu, pazarlıkta bir noktaya gelindi Bu pazarık Peker ve hükümet arasında sürmüyor. ABD işin içerisine girmiş durumda. Yıllarca kullanmışlar bunları. Yeni bir dönem geldi ve yeni dönemde yeni aktörlerle çalışacaklar. Ama piramitin en tepesine dokunulmuyor unu unutmayalım. Israrla söylüyoruz, temiz sermaye olmaz.
‘6 ay öncesine göre ABD-Türkiye ilişkileri daha sorunsuz hale geldi’
Rusya bugün İngiliz savaş gemisine Karadeniz’de uyarı ateşi açtı. Rusya son dönemdeki problemi aşacağını çok iyi biliyor, ABD ile. Ancak Rusya Karadeniz ve Suriye konularında, ki Türkiye’nin de dahil olduğu konular bunlar, tırnaklarını çıkarıyor. Suriye’de de İdlib’de bir hareketlilik var. Bu tür Batı’dan gelen hamlelere karşı hamle yaparak çok kolay geri adım atmayacağını söylüyor Rusya. NATO toplantısı ve alt düzey görüşmelerin sonucu şu ki, Erdoğan sorunlarını çözmek için ciddi adımlar atıyor. Bu Erdoğan’ın ömrünü uzatır mı, buna evet demek için çok erken. Başka parametreler var. Yoksulluk, toplumdaki rahatsızlıklar artıyor. Biz bu siyasi iktidarın ömrünü uzatır dersek, ABD’ye olduğundan fazla rol atfetmiş oluruz. Ama 6 ay öncesine göre ABD-Türkiye ilişkileri daha sorunsuz hale geldi.
Afganistan’daki varlığı NATO bünyesiydedi. Havaalanında ise 6 yıldır işletmeci olarak var. Başkentte bir havaalanı stratejik de bir nokta. Bugün Akar ‘asker göndermeye niyetimiz yok’ dedi ama başka unsurlar da kullanılabiliyor artık bu durumlarda. İlla resmi ordular kullanılmıyor artık dünyada. Türkiye Afganistan’dan çıkmak istemiyor, böyle br gerçeklik var. Muhalefet ‘ABD bizi zorluyor’ diyor ama yok böyle bir şey. Libya, Suriye ve Afganistan’da radikal islamcılık ciddi bir olgu. Türkiye’nin Pakistan’la da derin bir ilişkisi var ve Taliban’ın Pakistan’la ilişkisi biliniyor.
‘Kaybeden aktörlerden birisi MHP’
Peker videolarıyla başlayan süreçte kaybeden aktörlerden birisi de MHP. MHP sanki bu konumlanışı sonsuza kadar sürecek gibi davranıyor, ayağının altının kayacağını hissedince herkese bağırıyor. Rusya ve Çin stratejisi, Biden ile yenilendi. Bu strateji tuhaf. Bir yandan özgürlükçü söylemlerle kendi demokrasinlerini cilalayıp, öte yanda çok militarist bir tutum alıyorlar. Burada iç siyaset açısından MHP’ye yer yok. Birinci derecede bir rol da yok bugünkü MHP’ye. ‘Vatan için her tür demokrasi ortadan kaldırılır’ ABD’nin anlayışıyla çelişiyor. Almanya’da bu ‘bozkurtlar’ dosyaları yeniden açılıyor. Almanya devleti bu ‘bozkurtlar’ı kendi denetiminde himaye edip kullandı. Şimdi ‘milli güvenliğimize tehdit’ diyorlar. Demek ki MHP çizgisinin aşağı itilmesi gibi bir durum var. Faşist hareket her yerde gerektiğinde palazlandırılır. MHP’nin pozisyonu önemini yitiriyor şu anda. Bayrak sallama dönemi bitiyor.
HDP il binasının basılıp bir HDP çalışanının öldürülmesi ve Bahçeli’nin açıklamaları Türkiye’nin nasıl bir siyaset iklimine getirildiğinin açık bir fotoğrafı. Türkiye’de faşizmin tarihi çok eski ve bu demogoji, söylem hiç değişmedi. Bu sistemin buna ihtiyacı var. Ülkede bunca sömürü, eşitsizlik varken sinir uçlarına hitap eden bir dile ihtiyaç var. Bu dil gerektiğinde çok büyük kitleleri korkunç çılgınlıklar doğrultusunda seferber etmeye yarıyor. ‘Provokasyonlar olur sokağa çıkmayın’ uyarılarının doğru olduğunu düşünmüyorum. Bunu engellemenin en güzel yolu örgütlü olmaktır. Ancak kaotik bir süreç var. Faşizm faşizmdir, hiçbir yerde meşruiyeti yoktur. Ya da laikliğin ayaklar altına alınmasının azı çoğu olmaz.
‘Tam bir sermaye karşıtlığı gerekiyor’
Solla birlikte iş yapmanın yollarını arıyoruz ama asıl mesele bir siyasi doğrultuyla yan yana gelmek. Bizim programımızın, hedeflerimizin bir bölümünü paylaştığımız başka yapılarla oralarda birlikte yürümemiz gerekiyor. Laiklikte, emperyalizm ve sermaye karşıtlığında delikler açıldı, artık ağzımız yandı. Neyle mücadele ettiğimiz bilinsin. Neden yan yana geldiğimizin net açık yanıtları olması gerekiyor. Bu kirli ilişkiler gösteriyor ki, gri alanda ilişkiler kuran epey bir kesim var. O zaman biz demeliyiz ki, biz şunu istiyoruz. Biz Millet İttifakının ne dediğini bilmiyoruz. Şimdi parlamenter sisteme dönüş diyorlar. Ama AKP o dönemde yaptı yapacağını. ‘Laiklik demeyelim çok fazla, imam hatip demeyelim ürkütüyoruz’. Böyle diye diye kendimizi ürküttük şimdi ‘bu ülke karanlığa gitti’ diyoruz. Tam bir sermaye karşıtlığı gerekiyor. Herkes vuruyor Baran Korkmaz’a. Bu sistemin gerçek sahipleri ne olacak. Biz buradayız ve sağlam ilkeler etrafında bir arada olacağız.
‘İnsanların sosyalleşmesini istemiyorlar’
Müzisyenlerin örgütlenmesi hem ekonomik nedenlerle hem de sanatsal özgürlükle ilgili olarak gerekiyor. Biz bunun için üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Bu mücadele sürecek.
Şehirlerarası mekanlarda sınırlama yoktu. Oralarda alkol yoktur. İktidarın yolculuk yapanları düşündüğünü kimse söylemesin. Müzik meselesi de öyle. İnsanların sosyalleşmesini istemiyorlar. Sadece dini ritüellerde sosyalleşmesini istiyorlar ama Türkiye buna sığmıyor. Muhalefetin ‘kulaklıkla müzik dinlensin’ çözümünü geçelim. Dolayısıyla mücadele çok cephede sürecek, başka çaremiz yok. Biraz onlar makineyi dağıttılar. Bu büyük fırsat, Susurluk’ta değerlendirilemedi, kepazelikler arttı. Bu düzen dikiş tuttmuyor, kan ve kir üretiyor. TKP de buraya odaklanıyor. Erdoğan’a çağrımız bütün ihaleleri, satışları canlı yayınlasın.İhale yolsuzluğunun üzerine gidelim ama ihale neden yapılıyor buna da bakalım. İhale yasası neden defalarca değiştirildi bunun yanıtını versinler.”