T24 yazarı Barış Soydan, Avusturya’da kara para aklama iddiasıyla tutuklanan Sezgin Baran Korkmaz’la ilgili konuşulmayan detayları yazdı.
Soydan’ın bugünkü yazısı şöyle:
Bankaların kara para konusundaki özensizliklerinin nedeni ne?
Balık hafızalı bir toplum olduğumuz söylenir ama gündemin her gün değiştiği bir ülkede üç gün öncesini hatırlamak hiç kolay değil. Sezgin Baran Korkmaz’ı ele alalım. Geçen hafta manşetlerden inmiyordu. Bu hafta ise adeta unutuldu. Çünkü gündem değişti, araya başka olaylar girdi.
Oysa Sezgin Baran Korkmaz olayında orta yere hepsi üzerlerine kitap yazılacak karmaşıklıkta olaylar saçıldı. Paramount Hotel, Borajet, Karsan’a ortaklık, İnan Kıraç’la pazarlık ve başkaları… Hiçbirinde doyurucu cevaplar alabilmiş değiliz.
Bir de hiç konuşulmayan konular var. Bugün onlardan birine, Sezgin Baran Korkmaz olayında çok fark edilmeyen ama aslında yukarıda saydıklarım kadar önemli olduğunu düşündüğüm bir aktöre bakalım: Amerika ile kara para trafiğine aracılık eden bankalara.
Evet, Sezgin Baran Korkmaz olayında bir de bankalar var. SBK yüz milyonlarca dolarlık kara para transferini nasıl yaptı? Hakkında ciddi iddialar olan, ortaokul terk bir insandan nasıl şüphelenmediler?
Kara parayla mücadelede bankaların uyması gereken temel bir ilke var: “Müşterini tanı.” Türkiye Bankalar Birliği’nin sitesinde yer verdiği akademik bir yazıda “müşterini tanı” ilkesi şöyle açıklanıyor: “Müşterinin tanınması, sadece hesap açma esnasında kimlik tespiti yapılması ve kimlik bilgilerinin muhafazası ile sınırlı bir yükümlülük değildir. Bu yükümlülük; müşteri kabul politikalarının belirlenmesi, müşteri tanımlama programı hazırlanması, bunlara bağlı risk alanlarının tespiti ve gerektiğinde, şüpheli işlem bildirimleri için kriterler oluşturulmasını da içeren geniş bir tedbirler bütününü kapsamaktadır.”
Özetle “müşterini tanı” ilkesi, bankada hesap açan kişilerin kimlik kontrolünden çok daha fazlası demek. Misal, hesaplarına Amerika’dan on milyonlarca dolar para gelen, Amerika’ya on milyonlarca dolar para gönderen müşterinin, “Kimdir, necidir, bu büyüklükte paraları kazanabilecek biri midir, yoksa dolandırıcının teki midir?” diye incelenmesi, özgeçmişine, şirketlerinin mali yapısına bakılması demek…
Eski Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Tahsilat Daire Başkanı Abdullah Güzeldülger, Karar TV’de katıldığı bir programda Sezgin Baran Korkmaz’ın o dönemde kendisine de geldiğini belirterek, “5 dakikada sahtekâr olduğunu anladım” diyordu. Güzeldülger’in tam cümlesi şöyle: “Sezgin Baran Korkmaz’la konuşunca 5 dakikada sahtekâr olduğunu anladım. Koskoca Cumhurbaşkanının etrafındaki insanlar bunun ne olduğunu bilmiyor mu?”
Güzeldülger’in Cumhurbaşkanı için sorduğu soru, Sezgin Baran Korkmaz’ın çalıştığı bankalar için de geçerli…
Bankalar, bu eleştiriyi dile getirdiğimizde, “Ama biz zaten belirli bir tutarın üzerindeki bütün işlemleri MASAK’a (Mali Suçları Araştırma Kurulu) bildiriyoruz” cevabını veriyorlar. Oysa eski bankacı Erol Taşdelen’in Bankavitrini’ndeki yazısında dile getirdiği gibi bankalara düşen asıl görev, şüphelendikleri işlemleri Şüpheli İşlem Bildirim Formu düzenleyerek MASAK’a AYRICA bildirmeleri. Bunu yapıyorlar mı? Çok şüpheli. Yapıyor olsalar, Sezgin Baran Korkmaz’ın kara para trafiğine aracılık etmeyi çok çabuk bırakmış olmaları gerekmez miydi?
Amerika’nın Utah eyaletinde görülen dolandırıcılık davasının dosyasında Türkiye’yle para trafiğine dair birçok belge mevcut.
Amerika’da elde edilen dolandırıcılık gelirlerinin dağıtımı, her zaman ABD Hazine çeklerini teslim alan WRE (Washakie Yenilenebilir Enerji) şirketi üzerinden yapılıyor.
Bu işlemlerden bir demet: Jacob Kingston, kendisini Sezgin Baran Korkmaz ile bir araya getiren (Aynı zamanda onun ortağı) Levon Termendzhyan’ın Türkiye’de çalıştığı bankaya 15 milyon dolar gönderiyor. Ayrıca geri kalan 40 milyon doların Korkmaz’ın kontrolündeki Biofarma’ya yatırıldığı tespit ediliyor.
Bankaların kara para konusundaki özensizliklerinin nedeni ne? Erol Taşdelen’e göre banka üst yönetimlerinin “Ne koşulda olursa olsun mevduat bul, ürün sat!” diye özetlenebilecek stratejisi ve baskısı. Para kazanmak tek hedef olunca, kara mı ak mı olduğu anlamını yitiriyor.
Başka hiçbir yanlışları yoksa bile Sezgin Baran Korkmaz ile ortağı Amerikalı Levon Termendzhyan’ın para trafiğine aracılık yapan bankaların, kara parayla uluslararası mücadelenin temelini oluşturan “Müşterini tanı” (“Know your customer”) ilkesini çiğnedikleri için hesap vermeleri gerek.