Aralık 2019’da Çin’de tespit edilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) uzun süredir yeni varyantları ile gündemde. Virüslerin çoğalabilmek için uğradığı ve aslında doğal olan dönüşümlerin sonucunda Kovid-19’un da hızla yeni varyantları ortaya çıkıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Yunan harfleriyle isimlendirilmesi önerilen varyantlar, Alfa, Beta, Gamma, Delta, Kappa, Lambda şeklinde anılıyor.
Bugüne kadar 12 tane Kovid-19 varyantı tespit edilmiş durumda. Bunlardan riski daha yüksek olan Alfa, Delta, Gamma ve Beta DSÖ’nün ‘endişe verici varyantlar’ listesindeyken, kalanlar ‘izlenmesi gerekenler’ listesine alındı.
İlk olarak Hindistan’da tespit edilen B.1.167.2 kodlu Delta varyantı ise DSÖ’nün ‘dünyada hakim tür olma eğilimi’ uyarısı ile ve aşılama oranları oldukça yüksek olan İsrail ve İngiltere’de vaka sayılarını artırması üzerine dünyanın pandemi gündemine oturdu.
Delta, Alfa varyantından yaklaşık yüzde 60 daha bulaşıcı
The Guardian’ın haberine göre, Delta varyantının İngiltere Halk Sağlığı Kurumu’ndan (PHE) alınan bir raporda, Alfa varyantı B.1.1.7’den daha bulaşıcı olduğuna dair önceki kanıtları destekliyor. Birleşik Krallık’ta yapılan araştırma, Delta’nın daha önce hakim olan Alfa varyantından yaklaşık yüzde 60 daha bulaşıcı olduğunu gösteriyor. Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye’nin 36 ilinde de 750’yi bulan Delta varyantı vakaları tespit edildiği açıklandı.
DSÖ’nün yaptığı açıklamalara göre 100’den fazla ülkede görülmeye başlanan Delta varyantı, İngiltere’de Zoe Covid Symptom adlı devam eden bir araştırmaya göre, pandeminin başlarından açıklanan temel Kovid-19 semptomlarından farklı belirtiler geliştiriyor.
Klasik Kovid-19 hastalığının ana belirtileri yüksek ateş, yeni ve sürekli öksürük ile tat ve koku kaybı şeklindeyken, Delta varyantında bu belirtiler baş ağrısı, burun akıntısı ve boğaz ağrısı ile kendini gösteriyor. Bu sebeple Delta varyantı soğuk algınlığı ile karıştırılabiliyor.
Delta Plus nedir?
Hindistan’ın günlük 400 bin vaka sayısı verdiği rekor günlerin sorumlusu olarak kabul edilen Delta varyantının mutasyon geçirmiş hali olan Delta Plus’ın uzmanlar tarafından en az Delta kadar endişe verici olabileceği düşünülüyor.
Daha önce Güney Afrika’da tespit edilen Beta varyantında da açıklanmış mutasyon gibi Delta varyantında da bir mutasyon meydana geldi. Bu mutasyon, Delta varyantının bir türü ve K417N adı verilen bir ‘spike’ protein mutasyonuna sahip.
Delta Plus son verilere göre aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10’dan fazla ülkeden bildirilmiş durumda.
Koronavirüsün Delta ve Delta Plus varyantları arasındaki farklar neler?
Konuyu Sputnik’e açıklayan Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut Delta ve Delta Plus arasındaki farkın sadece bir tek aminoasit olduğunu vurguluyor. Bulut “Temel olarak, Delta’da burun akıntısı daha fazla, Delta Plus’ta ise karın ağrısı ve kusma daha yoğun gözüküyor, şu andaki verilere göre” sözleriyle semptom farklılıklarını anlatıyor.
Çeşitli uzmanlar, Delta varyantının mutasyonuna benzer daha önce Beta ve Gama varyantlarının da yaşadığına dikkat çekerek, Delta Plus varyantına dair analiz edilecek bir verinin henüz elde edilmediğini vurguluyorlar.
Delta Plus, Delta’nın mevcut özellikleriyle bir araya geldiğinde, uzmanlara göre, daha kolay yayıldığı ve bulaşabildiği, akciğer hücrelerine daha kolay tutunduğu ve virüsü etkisiz hale getiren monoklonal antikor tedavisine karşı daha dirençli olduğu için ‘endişe’ yaratıyor.
Ancak uzmanlar, Türkiye’de henüz sadece 3 kişide görülen Delta Plus varyantının ‘antikorlardan kaçmayı sağlayan bir bölge olan Güney Afrika mutasyonunu’ taşıdığı uyarısını da yapıyor.
Aşıların etkinliğini azaltıyorlar mı?
Peki bu varyantlar, Türkiye’de kullanılan veya kullanılacak olan aşıların etkinliğini azaltıyor mu?
Bu soruya da cevap veren TTB Genel Sekreteri Bulut, aşıların etkinliği üzerine yapılan çalışmaların devam ettiğini söyledi ancak daha bulaşıcı oldukları uyarısını yaptı.
İsrail’de yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’de de yaygın bir şekilde kullanılan Pfizer/Biontech mRNA aşısı, Delta varyantına karşı yüzde 70 etkili, yüzde 96 oranında ise hastaneye yatacak kadar ağır hastalığa karşı koruyor.
Türkiye’de kullanıma hazırlanan, Rusya’nın geliştirdiği Sputnik V aşısı ise Delta varyantına karşı, Gamaleya Enstitüsü’nün Direktör Yardımcısı Denis Logunov açıklamasına göre yüzde 90 etkili.
Sinovac Sözcüsü Liu Peicheng, aşının varyanta karşı etkili olduğunu ancak 3. dozun Delta varyantına karşı daha güçlü ve daha dayanıklı antikor reaksiyonunun ortaya çıkmasına yardımcı olacağını açıkladı.
Türkiye’de baskın tür olabilir mi?
TTB Genel Sekreteri Bulut, Delta varyantının, İngiltere’de ortaya çıkan Alfa varyantını çoktan geçtiğini ifade ederek “İngiltere’de Delta yüzde 98 oranına ulaştı. Alfa, İngiltere’nin varyantıydı, Alfa kaybetti. Türkiye’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından bu varyantın görüldüğü açıklandı, 1 haftada 3 katına çıktı. Türkiye’de de bu varyantın daha baskın olacağı anlaşılıyor, yaz sonuna doğru” diye konuştu.
‘Virüs henüz önemli bir gen değişimine uğramadı, toplumun endişe duymasına gerek yok, aşılar hala etkili’
Koronavirüsün henüz önemli bir gen kayması yaşamadığını belirten Prof. Dr. Bulut, bu sebeple temel yapısının değişmediğine vurgu yaptı:
“Ama bu mutasyonlar devam ederse belki virüs yapısındaki değişiklikler aşıları geçersiz kılabilir. O zaman Sars-Cov-3’ten bahsedebiliriz, Kovid-21 ya da Kovid-22 gündeme gelebilir. Henüz bu aşamaya gelmedi. Toplumun endişe duymasına gerek yok, aşılar hala etkili. En azından hastalığın şiddetli geçirilmesi, yoğun bakım ve ölümleri engelliyor. İnsanların ulaşabildikleri ilk aşıyı tereddütte bulunmadan yaptırmalarında büyük yarar var. Dünya da ekonomik krizden ancak bağışıklıklama ile kurtulur.”