Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 19 Haziran 2018’de “24’ünde bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz” diyerek halktan yetki istemişti. 24 Haziran’daki referandumla Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş yaptı.
Aradan geçen 3 yıl 3 aylık sürede Türkiye ekonomisinde vadedilenler gerçekleşmediği gibi, ülke son 1.5 yılında pandeminin de etkisinin olduğu tarihinin en derin ekonomik buhranına sürüklendi. Pandemide doğrudan destek vermek yerine kredi almaya yönlendirilen halk iyice borca sürüklendi. Vatandaşların kredi ve kredi kartı borcu 514 milyar liradan 908 milyon liraya çıkarken, milli gelir 67 milyar dolar eridi, vatandaşın payına düşen gelir 303 dolar daha azaldı.
Sözcü’den Nuray Tarhan ve Deniz Ayhan’ın haberine göre; CHP Sözcüsü Faik Öztrak, 2018′- den bu yana gerçek işsiz sayısının 5.3 milyondan 9 milyona çıktığını belirterek, “Milletimiz hayat pahalılığı altında ezildi. Son 3 yılda birikimli enflasyon yüzde 53, gıda enflasyonu yüzde 73. Sadece son bir yılda resmi enflasyon yüzde 19 görünürken, gerçek enflasyon yüzde 50” dedi.
SANDIK GELMELİ
“Erdoğan Şahsım Hükümeti devlette ciddi bir yönetim krizi yarattı” diyen Öztrak, “Erdoğan göreve geldiğinden beri 4 Merkez Bankası Başkanı gördük. Son atanan başkan, zaten koltuğu Erdoğan’a bıraktı. Son 3 haftada dolar kurundaki artış nedeniyle dış borç yükümüz 245 milyar lira arttı. Son 3 yılda ise paramızın dolar karşısında değeri yarı yarıya eridi” ifadelerine yer verdi. 128 milyar dolarlık döviz rezervinin Erdoğan’ın enflasyon-faiz teorisinin peşinde eritildiğini vurgulayan Öztrak, “Millete verdiği sözleri tutamayan bir hükümetin yapacağı şey bellidir, o da sandığı getirmek” diye konuştu.
ŞEFFAFLIK AZALDI
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Binhan Elif Yılmaz, hem maliye politikası hem de borç yönetim stratejilerinde değişikliklere gidildiğini belirterek, “2018’den sonra yükselen enflasyon ve değer kaybeden TL’ye karşı alınan genişlemeci önlemlerle harcama artışı ve gelir azalışı ortamında bütçe açığı büyüdü. 2017’de bütçe açığının GSYH içindeki payı %1.5’ti. 2018-2020 yıllarının bütçe açığı ortalaması %3.3 oldu. Mali disiplinden ve faiz dışı fazladan uzaklaşıldı” dedi.
Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Cem Başlevent de, başkanlık sisteminin ekonomide yarattığı en büyük handikapın, şeffaflığın azalması ve bağımsız karar alması gereken kurumların siyasetin yoğun etkisi altına girmesi olduğunu söyledi. Başlevent, “Örneğin, Merkez Bankası rezervlerinin piyasalarda kısa vadeli rahatlama için harcanması, koltuğunu kaybetmek istemeyen yöneticilerin aldığı kararlar sayesinde mümkün oldu” dedi.
Israrla döviz satıldı kredibilite yok edildi
Ekonomist Dr. Murat Kubilay, dış borçların ödenmesi ve bu esnada kur istikrarsızlığı yaşanmaması için ısrarlı şekilde döviz rezervlerinin satıldığını belirterek, “Usule uygun olmayan ve milli güvenlik açığı yaratabilecek kadar büyük bir kayba neden olan satışlarla swap hariç net rezervler 24.1 milyar dolardan -37.3 milyar dolara indi” dedi. Bu dönemde en büyük bedeli genç işsizlerin ödediğini vurgulayan Kubilay, “3 yılda genç işsiz sayısı 2.9 milyondan 3.9 milyona çıktı. Ekonomi yönetiminde kurumsallığın iyice zayıflatıldığı ve kredibilitenin yok edildiği bir süreç oldu. 3 yılda 4 Merkez Bankası Başkanı değişti. Vakıfbank Yönetim Kurulu’na güreşçi Hamza Yerlikaya bile atandı” diye konuştu.
Erdoğan: Parlamenter sisteme dönüş yok
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “Başkanlık sistemini getirdik ve bu yeni sistemden de memnunuz. Dönüş yok. Eski vesayetçi sistemi tekrar denemenin anlamı yok” dedi. Soçi dönüşü uçakta beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, şunları söyledi: “Parlamenter demokrasiye dönüş noktasında asla böyle bir şey söz konusu değil. Başkanlık sistemini getiren bir iktidar kalkıp da muhalefetin kuyruğuna takılır mı? Böyle bir şey asla olamaz. Bu sistemle yolumuza devam edeceğiz. Aldığımız mesafe de ortadadır. Bizi yıllarca geride bırakmış olan eski vesayetçi sistemi tekrar denemenin anlamı yok.”
3600 ek gösterge ve EYT vaadi hayal oldu
Türkiye, 2018 yılında başkanlık sistemine geçti ancak seçim öncesi verilen çok sayıdaki vaat yerine getirilmedi. 3600 ek göstergenin yanı sıra emeklilikte yaşa takılanlar da (EYT’liler) hayal kırıklığına uğradı. Verilen vaatlerden bazıları şöyle:
■ Kamu bankalarına ve KİT’lere yapılan atamalar liyakat yerine iktidara yakınlık ilkesine göre hareket edildiğini gösterdi. Eski bakanlar yönetim kurulu üyesi, eski milletvekilleri büyükelçi ve rektör oldu.
■ Billboardlara “Yerli uçağımız göklerde” yazılı afiş asıldı. 2015 seçimlerinde ise dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun fotoğrafının yanında “Yerli yolcu uçağımızı yapıyoruz” afişleri asıldı. Yerli uçak havalanamadı.
■ Yap-işlet-devret modeliyle yapılan havalimanı, köprü ve hastanelerin maliyeti ve garantileri kamuoyundan gizlendi. Türkiye Varlık Fonu’nun denetimi yapılmadı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yayımladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 91. sırada.
■ Vaatler arasında polis, sağlık personeli ve din görevlilerine 3600 ek gösterge yer alıyordu. Ancak muhalefetin ısrarlarına rağmen bu söz de yerine getirilmedi.
Gerçekleşen bazı vaatler de var
Erdoğan seçim öncesinde Kanal İstanbul, 3 katlı İstanbul tüneli ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projelerin de planlanmasına başlanacağını açıklamıştı. Çanakkale Köprüsü tamamlanmak üzere, diğer projelerin hazırlıkları başladı. Erdoğan, en önemli vaatlerinden biri olarak Olağanüstü Hal’in (OHAL) sonlandıracağını açıklamıştı, bu 19 Temmuz 2018’de gerçekleştirildi. Erdoğan’ın bedelli askerlik sözü yerine getirildi. Hayvan Hakları Yasası da yasalaştı.