58’İNCİ YILINDA KAVEL DİRENİŞİ / Arslan Kılıç
31 Aralık 1962’de, İstanbul Sarıyer’de kurulu Kavel Kablo Fabrikası’nda çalışan işçilere, 1957’den beri fazla mesai ve kıdem esası üzerinden hesaplanan yıllık ikramiyeleri, o yıl uygulanan ve işçilerin kazanılmış hakkını ortadan kaldıran yeni hesaplama ile, eksik ödendi.
Koç şirketler grubuna ait olan fabrikada, Amerika’dan ithal edilen Genel Müdürün göreve başlamasıyla işçiler üzerindeki, üye oldukları sendikadan istifa etmeleri yönündeki baskılar da artmıştı.
Fazla mesai ve kıdem esasına göre verilen yıllık ikramiyelerin kaldırılması, Türk-İş’e bağlı Maden-İş Sendikası’na üye 170 işçinin sabrını taşıran damla oldu.
İşçilerin örgütlü olduğu Maden-İş sendikasının fabrika yönetimi ile yaptığı görüşmelerden de olumlu bir sonuç alınamayınca, 28 Ocak 1963 günü işçiler, işverenin haksız uygulamasını ve yönetimin baskısını protesto etmek için iş bırakarak tezgâh başına oturdular. Fabrikanın kapılarını kaynaklayarak kendilerini içeri kilitlediler. Böylece Türkiye işçi sınıfı mücadele tarihine geçecek KAVEL DİRENİŞİ başladı.
DİRENİŞİN BÜYÜMESİ
Bir hafta fabrika içinde kalan işçiler, daha sonra dışarı çıktılar ve fabrikanın önüne çadır kurarak hak arama eylemlerini sürdürdüler.
İşçiler 4-5 Şubat günlerinde ise, fabrika yönetiminde çalışan 40 kişiyi de fabrikaya sokmadılar. Fabrika yönetimi İstanbul Valiliğine şikâyette bulundu. Vali Niyazi Akı, işveren ve sendika temsilcileriyle görüşme yaptı, ama fabrika yönetimi herhangi bir anlaşmaya yanaşmadığı için işçiler geri adım atmadılar.
İşçilerin direnişi, dönemin etkili ilerici ve sol yayınlarının, demokratik ve devrimci kuruluşların ve aydınların desteği sonucu, kamuoyunda da geniş bir destek buldu.
Bunun üzerine, direnişin büyümesinden ve başka işyerlerine de sıçramasından endişelenen İsmet İnönü Başbakanlığındaki hükümet, anlaşmazlığa arabulucu olarak müdahale etme gereği duydu. 9 Şubat 1963 günü hükümet tarafından, İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata’nın anlaşmazlığı çözmekle görevlendirildiği ve taraflar arasında anlaşma sağlayacağı açıklandı.
Bakanın yaptığı adet yerini bulsun türünden ve işçileri bir anlaşma sağlanmadan direnişten vazgeçirmeye dönük görüşmelerden de bir sonuç alınamadı. Bakanın ve fabrika yönetiminin yazılı bir anlaşma protokolü olmadan işbaşı yapmaları isteğini işçiler kabul etmedi.
Direniş uzayınca olaya işveren adına Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) de dâhil oldu ve “işçi tarafının anlaşmaya uymadığını, hukuk düzeni ve devlet otoritesini sarstığını” ileri süren bir bildiri yayınladı.
Bu bildiriden sonra işçi eylemine polis müdahalesi başladı. Polisin “dağılın” isteğine uymayan işçilere bir komiserin, “Bu bir komünist direnişidir, ben sizi dağıtmasını bilirim” diye bağırarak polise emir vermesi üzerine, cop ve tabanca kullanarak işçileri dağıtmaya kalkışan polislerle işçiler arasında çatışma çıktı. 9 işçi polis copu ve tabanca kabzasıyla yaralandı. Olay yerine toplanan İstinye halkı, 27 Mayıs’a gidişin gençlik eylemleri türküsü “Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu” dizeleriyle polisi protesto etti.
Sarıyer Savcılığı, fabrika önünde meydana gelen olaylarla ilgili soruşturma başlattı. Polise karşı geldikleri iddiasıyla 29 işçi hakkında tutuklama kararı çıkarıldı.
O saate kadar ortalıkta gözükmeyen Türk-İş yönetimi, direnişin büyümesi ve başka işyerlerindeki işçilerle konfederasyona bağlı başka bazı sendikaların da Kavel Direnişine destek vermesi üzerine, İstanbul 1. Bölge Temsilciliğini devreye sokarak, uyuşmazlığın çözümü için hakem tayin edilmesi isteği ile İstanbul Valiliğine başvurdu.
DİRENİŞİN SINIF DAYANIŞMASINI HAREKETE GEÇİRMESİ
Kavel işçileri, başka fabrikalarda çalışan işçilerce de desteklendi. Koç grubuna ait General Electric Fabrikasında işçiler bir dayanışma kampanyası açarak Kavel işçileri için 335 lira topladı. Türk Demir Döküm Fabrikasında çalışan 800 işçi ise, yardım kampanyasının yanı sıra sakal bırakma eylemine başladı.
Kavel Direnişi işçilerden giderek ülke çapında da destek görmeye başladı. 27 Şubat’ta güney bölgesinde bulunan Adana merkezli 23 sendika başkanıyla 45 yönetici, yaptıkları toplantı sonrasında, Türk-İş yönetiminin Kavel’de pasif kaldığını, kendisinden bekleneni yerine getirmediğini, işçilerin ekonomik ve sendikal haklarını koruyamadığını ve işvereni kollayan tutum izlediğini açıkladılar. Açıklamalarında ayrıca, Türk-İş 4. Bölge Temsilciliği’nde toplanan ödeneklerin Kavel işçilerine verileceği, Güney Bölgesi İşçi Sendikaları Konseyi’nin oluşturulduğunu belirttiler.
Böylece Kavel Direnişi’nin işçi sendikaları safında güçlendirdiği mücadeleci eğilim, 1967’de Türk-İş’ten ayrılan 5 sendikanın kurduğu DİSK’in oluşum sürecini başlattı. Nitekim Kavel Direnişine önderlik eden Kemal Türkler başkanlığındaki Maden-İş Sendikası, ilerde 13 Şubat 1967’de Türk-İş’ten ayrılan 5 sendika tarafından kurulacak Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) en etkin ve büyük sendikalarından biri oldu.
KADINLAR BARİKAT KURDU
Kavel Direnişi eylemine, 2 Mart günü işçilerin eşleri, anneleri ve kardeşleri olan kadınlar da katıldı. Direniş sürerken kablo yüklü kamyonların fabrikadan çıkarılmasını, işçi eşi, annesi ve kardeşi kadınlar barikat kurarak engelledi. Polis ekipleri kadınları dağıttı. Yaralananlar oldu.
Sürdürülen temaslar ve arabuluculuk çabaları sonucu taraflar 4 Mart’ta anlaşmaya vardılar. Hükümetin bu kez özellikle Çalışma Bakanı Bülent Ecevit kanalıyla devreye girmesi sonucu anlaşma sağlandı. İkramiyeler geri verildi, işten atılan ilk dört işçi geri alınmadıysa da tazminatları ödendi. Ama grev süresince atılan işçiler geri alındı. Sürecin devamında işçilere davalar açıldı, tutuklamalar yapıldı ancak birkaç ay içerisinde hepsi serbest bırakıldı.
Anlaşmaya varılması üzerine işçiler işbaşı yaptı. Anlaşma nedeniyle Çalışma Bakanı Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcısı Turhan Feyzioğlu, Vali Niyazi Akı, Emniyet Müdürü Haydar Özkın, Bölge Çalışma Müdürü Sabih Türsan ile sendika temsilcileri ve TİSK başkanının katıldığı bir tören düzenlendi.
KAVALE DİRENİŞİ TÜRKİYE İŞÇİ SINIFININ MÜCADELE TARİHİNDE BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU
Kavel Direnişi, Türkiye çapında aydınlar, sanatçılar, yazarlar, bilim insanları ve ilerici siyasetçiler arasında, işçi ve emekçi hareketleriyle destek ve dayanışma içinde olma eğiliminin güçlenmesine yol açtı.
Dönemin sol-sosyalist gazete ve dergileri, Kavel Direnişini destekleyen geniş çaplı bir tanıtım ve destek yayını yürüttü.
Örneğin, Doğan Avcıoğlu yönetimindeki, dönemin, aydınlar arasında etkili ve saygın bir yeri olan YÖN Dergisi, Kavel Direnişini kapak yaptığı özel bir sayı yayınladı.
Bu sayıdan başlayarak, şçi sınıfının sendikal özgürlük ve grev hakkı konusunda 27 Mayıs Anayasasının sunduğu olanakların yaşama geçirilmesini sağlayacak yasaların bir an önce çıkarılması yönünde etkili bir yayın yaptı.
Dönemin, Abdi İpekçi yönetimindeki etkili gazetesi Milliyet, Kavel Direnişi’ni tanıtan haberler yayınladı. Abdi İpekçi’nin kendisi, direnişi değerlendiren ve destekleyen yazılar yazdı
Aynı şekilde, dönemin ilerici çevreleri arasında çok okunan Cumhuriyet’in etkili devrimci yazarı İlhan Selçuk da, Kavel Direnişi’ni destekleyen yazılar yazdı.
O yılların çok okunan sosyalist şairi Hasan Hüseyin Korkmazgil, Kavel işçi direnişini öven şiirler yazdı; direniş ve mücadele şiirlerini KAVEL adıyla kitaplaştırdı.
TİP ve TİP üyesi aydınlar tarafından yayınlanan dergiler, direnişe baştan beri destek oldular.
Direnişin yarattığı BİRİNİCİ sonuç ve kazanım bu oldu.
Türkiye’nin demokratik ve bağımsız bir ülke olması için mücadele eden aydınlar, yazarlar, sanatçılar ve ilerici kuruluşlar, bu mücadelede emekçi sınıflarla sıkı bir dayanışma içinde olmalarının önemini gördüler ve kavradılar. Emekçi sınıfın, gerek mücadele gücünü, gerekse toplumu etkileme ve birleştirmedeki etkisini gördüler ve kavradılar.
İKİNCİ ve pratik değeri önemli sonuç ise, 27 Mayıs Anayasası tarafından öngörülen ve işçi sınıfının sendikal örgütlenme, grev ve toplu sözleşme haklarını genişleten yasaların çıkarılmasını hızlandırdı. Anayasanın yürürlüğe girmesinin üzerinden 2 yıla yakın süre geçmesine rağmen, işçilerin ve sendikaların beklediği yasa, o güne kadar Meclis komisyonlarında süründürülüyordu.
Kavel direnişi aynı zamanda çıkarılan yasaların demokratik haklar bakımından daha geniş kapsamlı olmasına da yol açtı. 15 Temmuz 1963’te kabul edilen ve 24 Temmuz 1963’te yürürlüğe giren 274 Sayılı Sendikalar Yasası ile 275 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası’ndaki işçiler lehine bazı maddeler, işçi mücadeleleri tarihinde uzun süre “Kavel maddesi” olarak anıldı.
ÜÇÜNCÜ ve en büyük kazanım ise, bu direniş eyleminin işçi sınıfında yarattığı değişimdi. Milliyet gazetesinde Bedri Koraman’ın çizdiği karikatür, direniş eyleminin direnen işçinin kendisinde yarattığı büyük değişimi büyük bir başarıyla yansıtıyordu.
DÖRDÜNCÜ sonuç, Kavel Direnişi başarısının, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yeri olan DİSK’in kuruluşunun fitilini ateşlemesi oldu.
Fotoğraflar için arşivinden yararlandığım Turgay Aras’a teşekkürler.