İktisatçı Prof. Dr. İzzettin Önder, Evrensel gazetesindeki “Politikada iç ve dış ayarlar” başlıklı yazısında, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumu ve dış politikada attıkları adımları değerlendirdi.
“ÜLKENİN DAHA DIŞ DÜNYAYA PEŞKEŞ ÇEKİLECEK BİR DİZİ HAZİNESİ HAZIR BEKLİYOR”
Önder, AKP hükümetinin durumunu ‘borcu borçla kapatan vatandaşa’ benzeterek şu ifadeleri kullandı:
“Dünya piyasalarında serseri para bolluğunda zenginliğin sefasını süren iktidar ve halkımız bugün içinde düştüğü vahim durumu, birinci dönemin rövanşı olarak yaşamaktadır. Ne var ki, artık birinci dönemin bolluğu olmadığı gibi, karşımıza da yüklü faturalar koyulmaktadır. Bir kredi kartı borcunu başka bir kredi kartı ile borçlanarak kapatmaya çalışan vatandaşa benzercesine, hükümet de çeşitli şekillerde arka kapı finansmanı ve para basımı ile işleri günlük olarak yürütmeye çalışırken, daha sağlam dış kaynağa ulaşma yollarını aramakta tereddüt etmediği sezilmektedir. Ne var ki, burada da karşımıza faiz sorunu çıkmaktadır.
IMF hakkında sarf edilen söz geri alınsa da, her şeyi helal, hatta kur oynamaları döneminde al-sat oyunlarını dahi helal sayıp, sadece faizi haram gören tabana dert anlatmak, özellikle de seçim hazırlıkları döneminde, iktidar mensuplarına karın ağrısı yaşatmaktadır. Bu durumda en sağlam ve tabana anlatılabilecek kaynak örtülü faizle bulunabilecek bir dış kaynaktır. Öyle ya ülkenin daha dış dünyaya peşkeş çekilecek bir dizi hazinesi, hatta Topkapı Sarayı’ndaki büyük elmas da hazır bekliyor. Öyle görülüyor ki, deva meselesi söz konusu olduğunda, ülke ile parti birbiri ile çatışmalıdır.”
“EKONOMİDE SIKINTI YAŞAYAN BİR ÜLKENİN BİR İLERİ ÜLKEYE YANAŞMASINI ALLAH HİÇBİR ÜLKEYE YAŞATMASIN”
Ekonominin dış politikadaki yansımalarına da değinen Önder, “Ülkelerarası örtülü masa altı görüşmeler her zaman yapılabilir. Denk koşullarda yapılan görüşmelerde sorun oluşmaz. Bu durum küreselleşme olayında da yaşanır. İki denk ülkenin küreselleşme işlemlerinde karşılıklı müstefit olmaları doğaldır. Fakat farklı gelişmişlik düzeyindeki ülkelerin karşılıklı ilişkisinde gelişmiş ülkenin avantajlı olduğu tarihteki olaylarla sabittir. Ağır dış borçlu olup ekonomide de sıkıntı yaşayan bir ülkenin bir ileri ülkeye ya da onun taşeronu konumundaki paravan ülkeye yanaşmasını Allah hiçbir ülkeye yaşatmasın!” dedi.
“BAZI KÖRFEZ ÜLKELERİNİN YULARI İNGİLTERE YA DA ABD GİBİ BÜYÜK BABALARIN ELİNDEDİR”
“Hükümet IMF ile bağını koparttığını ilan etmiş olduğundan, bu konuda da sarf edilmiş sözde geri dönmek şana yakışmamaktadır” diyen Prof. Dr. Önder, AKP’nin elindeki seçenekler ilgili şunları kaydetti:
“O zaman da eli yüzü düzgün bir IMF protokolü ile para bulmak yerine, siyasi risklere girerek zuladaki ülke mallarını piyasaya sürerek dış kaynağa yönelmek kaçınılmaz olmaktadır. İşin acı yanı da şudur ki, çapı ufak olan bazı körfez ülkelerinin kuyruğu ya da yuları İngiltere ya da ABD gibi büyük babaların elindedir.
İşte, ipin koptuğu yer burasıdır. Zira bu büyük ülkeler, IMF gibi program yapıp, salt faizle yetinmez, onların amacı siyasidir. Örneğin, Birinci Körfez operasyonunda Irak’a Türkiye’den girme projesi, Kahraman Gazi Meclisin ret kararı ile dönünce, ertesi gün palyaço yazarlar, ilk ABD bombasının Irak topraklarına değdiği anda Türkiye’ye bilmem şu kadar milyon ya da milyar dolar para gelecekti, şeklinde arlanmaz bir sömürge mantığı ile gazete yazılarını döşediler. Emperyalistin mantığı budur, uluslararası ilişkilerde gereğinde para da verilir, fakat onun bedeli de istenir.”