Deniz seviyesinden yaklaşık 6 bin metre yükseklikteki yaylada devriye gezen tüm korumalar o kadar etkili değil. Sınır muhafızları, “Yüzüm o kadar acıyor ki, yüzümü yıkarken ellerimle dokunursam acıyacaktır, diye dokunamıyorum.” diyor.
Onlar yüzlerinin eksi 50 derece soğukta donmasına rağmen, sınırı koruma iradesinden hiç vazgeçmeden nöbet tutuyor.
Onlar virüs tehdidiyle boğuşuyor. Salgın bir emirdi, onlar geceleri yardıma ihtiyacı olanlara koştu, yüzlerinde fışkıran kararlı ifadeler onların hatta ölümden bile korkmama iradesini yansıtıyor.
Onlar 100’ü aşkın sivrisineğin bir tokatla öldürülebileceği bir ormanda nöbet tutarken, yüzleri sivrisineklere yem oldu. Ama onlar durumundan asla eziyet etmediler ve pişman olmadılar.
Onların elleri ülkeyi koruyan demir silahı sımsıkı tutarken, parmakları yemek yemek için çubuğu tutacak gücü yoktu. Horqin yaylasının eksi 42 derece soğukluk havasında görev yaparken elleri donup kaşınıyordu.
Onların elleri mayın bölgelerini elverişli tarlalara dönüştürmek için tehlikeli mayınlara dokunmaya ve hayatlarını riske atmaya cesaretli.
Onların ayakları şiddetli selden geçti. Gece gündüz savaşıp tehlikelere karşı sürekli ilerlediler.
Onların dimdik ayakta duruşları Çin’in kartviziti. Nasıl eğitildiler? Terle ıslanmış sırtları bu sorunun cevabıdır.
13 yıl önce Wenchuan’da askerler yapımı henüz tamamlanmamış bir zincir köprünün üzerinde sıralar halinde yatarak geçici bir “insan köprüsü” oluşturdular. İlkokul öğrencileri onların sırtında yürüyerek karşıya geçtiler.
Onların gözlerinde fışkıran cesur irade ve ellerindeki silah düşmanı boyun eğdiriyordu.
Onların nazik gözlerine bakıldığında insana heyecan verir.
Onların gözlerinde öyle bir gurur var ki, ne kadar zorluk ve yorgunluk varsa da hiç pişmanlık duymuyor.
Onların gözlerinde cesurluk var, ana vatanı koruma yolunda ölümü bile göze alıyor.
İşte bu Çin askerleridir, bu yüzden onlara saygımız sonsuz.