Trump, gümrük tarifelerinin ABD’nin Çin ile olan, 1975 yılından bu yana dünyadaki en büyük dış ticaret açığını azaltmak ve ABD’de daha fazla iş imkânı yaratmak için uygulandığını iddia etti.
Peki, Trump’ın ticaret savaşının iki ülke ekonomilerine etkisi ne oldu?
Ocak 2020’de Çin ile ABD “birinci aşama” ticaret anlaşması imzaladı ve Çin, 2017 yılına kıyasla 2020-2021 yıllarında ABD’den en 200 milyar dolar daha fazla ABD ürünü ve hizmetleri satın almayı kabul etti. Trump anlaşmanın, “Çin ile ticaretin adil ve karşılıklı olmasına yönelik önemli bir adım olduğunu” söyledi.
Çin, yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmeye hazır. Ancak şimdi Amerikalı ihracatçıların, hükümetlerinin ısrarcı olduğu şekilde Çin’e yeterli mal ve hizmeti tedarik edemediği ortaya çıkmaya başladı. Çin gümrük verilerine göre, Çin’in ABD malları ve hizmetleri toplam ithalatı 2020 yılında 94 milyar dolarla hedefin yüzde 40 altında kaldı. Bu rakam 2017 yılındaki ABD’den yapılan toplam ithalat ve Trump’ın ticaret savaşı başlatmasından önceki rakamla aynı seviyede.
ÇİN-ABD TİCARETİNDEKİ DENGESİZLİK ARTTI
Dış ticaret açığının büyük bölümü, ticaret anlaşmasının birinci aşamasının yüzde 70’ini oluşturan imalat sektöründen kaynaklanıyor. Bu kategoride ABD’nin Çin’e yapacağı ihracat hedefi 99 milyar dolardı. Ancak bu kategoride ABD’nin Çin’e ihracatı sadece 57 milyar dolar oldu, yani bir yıl önceki seviyenin bile altında. Enerji kaynaklarının tedariki 26 milyar dolar planlanırken, 10 milyar dolarda kalarak yavaş bir hızda ilerledi. Ve Trump için oldukça hassas olan ABD tarım ürünleri ihracatında 33 milyar dolar hedef konulurken, toplam 27 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Trump yönetiminin, ticaret savaşının sonuçlarından korumak için milyarlarca dolar tutarında destek vermesinin Amerikan çiftçisini memnun ettiğini vurgulamak gerekiyor.
Bununla birlikte birkaç olumlu örnek de var. Örneğin, ABD’nin Çin’e tıbbi malzeme ihracatı Covid-19 salgınının verdiği destekle hedefi aştı. Aynısı, ABD’nin gelecekte yonga satışlarını kısıtlayacağı tehdidinin Çinli şirketleri önceden stok yapmaya teşvik etmesi üzerine yarı iletken ihracatının artmasında da görüldü.
Trump’ın iddiasının aksine, Çin-ABD ticaretindeki dengesizlik arttı. Aslında Çin’in ABD ile dış ticaret fazlası 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 7 artışla 317 milyar dolara çıktı ve bu rakam, Trump’ın ticaret savaşını başlattığı 2018 yılından sadece 7 milyar dolar daha az.
ABD’de istihdamı artırma konusuna gelince, ABD-Çin İş Konseyi’nin yaptığı bir araştırmaya göre, Çin ile ticaret savaşının ABD’ye maliyeti 245 bin kişinin işini kaybetmesi oldu. Bu da Trump’ın Çin ticaret politikasının tamamıyla başarısız olduğuna işaret ediyor.
Koronavirüs salgınının ABD’nin Çin’e ihracatının düşük hacimli olmasından sorumlu olup olmadığını sormak mantıklı. Muhtemelen olabilir, fakat Çin ekonomisinin salgından nispeten hızla toparlandığını ve geçen yıl yüzde 2,3 büyüdüğü dikkate alındığında çok da önemli olmadığı görülüyor. Ve Haziran 2020’de Çin’in ithalat hacmi salgın öncesi seviyelere döndü.
Ayrıca, Çin ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerdeki gelişmeleri de incelemeye ihtiyaç bulunuyor. Çin’in AB üyesi ülkelerden mal ve hizmet ithalatı 2017 yılından 2020 yılına kadar geçen sürede yüzde 21 artarken, Beijing’in, Çin-ABD ticaret anlaşmasının birinci aşamasında Washington’ın koşullarının birçoğunu kabul etmesine rağmen, Çin’in 2020 yılında ABD’den ithalatı yüzde 8 geriledi.
TRUMP’IN ÇİN TİCARET POLİTİKASI TAMAMIYLA BAŞARISIZ OLDU
AB, Çin ile Kapsamlı Yatırım Anlaşması (CAI) görüşmelerini tamamlamasının üzerinden iki aydan fazla bir süre geçti, yeni finansal hizmet piyasası erişimi dâhil olmak üzere ABD’nin Çin ile ticaret anlaşmasının birinci aşamada elde ettiği sonuçların aynısını aldı. Ancak, yatırım anlaşması görüşmelerini şantaj ve gözdağından uzak biçimde yürüterek, Çin ile AB’nin, zorlayıcı adımlar, uyarılar ve baskılar olmaksızın karşılıklı yarar sağlayan anlaşmalara ulaşılabileceğini kanıtladı.
Yeni ABD yönetimi, Çin’e karşı farklı, belki daha dengeli bir yaklaşım tarzı benimseyecek gibi görünüyor. Ve ABD’nin Çin’e karşı ticaret savaşına son verip vermeme kararı ABD Başkanı Joe Biden’ın sorumluluğunda. Fakat Biden’ın bütün gümrük tarifelerini tek seferde kaldırması siyasi olarak riskli olacaktır. Biden’ın kısa süre önce bir röportajda, gümrük tarifelerini hemen kaldırmayacağını ve bunun yerine ticaret anlaşmasının birinci aşamasını gözden geçireceğini söylemesi boşuna değil.
Trump, 2018 yılında Çin mallarına cezalandırıcı gümrük tarifeleri uygulamaya başladığında meşhur, “ticaret savaşları iyi ve kazanması kolay” tweetini atmıştı. Her iki konuda da yanıldı. ABD’deki önemli iş gücü kaybına, Çin’den olan ithalatının artmasına ve Çin’e ihracatının düşmesine dayanarak bir yargıya varmak gerekirse, Trump’ın, ekonomi yasalarına kibirli bakışının ve ticaret savaşının ABD için tam bir felaket olduğunu söylemek adil olacaktır.
Vatandaşlarının yaşamları ile geçim kaynaklarını iyileştirmek için ülkeler, ticaret savaşı yürütmemeli ve bunun yerine rekabet edebilirliğini yükseltmek ve ekonomik gelişimini desteklemek için sıkı çalışmalıdır. Son iki yıldaki gelişmeler bir kez daha bunun tartışmasız bir gerçek olduğunu teyit etti. Bu, tüm dünya için önemli bir ders olmalı.
Cömert Otorbayev
Eski Kırgızistan Dışışleri Bakanı, Beijing Normal Üniversitesi Kuşak Yol Okulu Öğretim Üyesi, Nizami Gencevi Uluslararası Merkezi’ üyesi
China Daily