“Size üzücü ama korkutucu olmayan bir haberim var, Koronavirüs şüphesi olan bir vatandaşımızın test sonucu pozitif çıktı.”
Hayatımızı değiştiren bu cümleyi, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca‘dan duymamızın üzerinden tam bir yıl geçti.
Türkiye’de ve dünyada yeni tip Koronavirüs (Covid-19) pandemisinin ilan edildiği 11 Mart 2020’de, milyarlarca insan, ilk kez aylarca evlerine kapanmak zorunda kalacaklarını, yaşama alışkanlıklarını derinden etkileyen bir salgınla karşı karşıya olduklarını henüz bilmiyordu.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus‘un “Covid-19’un pandemi olarak sınıflandırılabileceği değerlendirmesini yaptık” dediği ve Türkiye’de ilk vakanın açıklandığı 11 Mart 2020’den bu yana, dünyada 120 milyona yakın insan Koronavirüs’le enfekte oldu, 2,5 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti. Türkiye’de de 3 milyona yakın insan Covid-19’a yakalanırken, bu kişilerden yaklaşık 30 bini hayatını kaybetti.
Salgın, yalnızca insanların sağlığını etkilemedi, uygulanan kısıtlamalarla değişen yaşam şartları, insanlığa yeni alışkanlıklar da kazandırdı.
Sanal ortama taşınan iş ve okul hayatı, kullanmaya başladığımız maskeler, insanları birbirinden uzaklaştıran mesafe kuralları ve sosyal/sanatsal etkinliklerin önemli ölçüde durması, herkesin ‘yeni normal’ini oluşturmaya başladığı bir süreci doğurdu.
Salgının birinci yılında Türkiye, ekonomik ve sosyal açıdan milyonlarca insanın etkilendiği, yaşam pratiklerinin bambaşka olduğu yeni bir ülkeye dönüştü. Salgının Türkiye’deki yıl dönümünde, Covid-19’un bir yıllık seyrini, değişen çalışma ve eğitim hayatını, insanların psikolojik dönüşümlerini ve ‘yeni normal’i inceledik.
Kısıtlamalar nasıl başladı?
2019’un Aralık ayında Çin’in Vuhan kentinde tespit edilen Koronavirüs, o dönemde ‘gizemli hastalık’ olarak anılıyordu. Dünya genelinde ilk Koronavirüs vakalarının tespit edildiği günlerde, 10 Ocak 2020’de, Türkiye’de kurulan 38 üyeli Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu, virüsün Türkiye’ye ulaşmasıyla yeni önlemler alınmasını önerdi.
12 Mart 2020’deki kabine toplantısının ardından, ilköğretim ve ortaöğretimde eğitime bir hafta ara verilirken, üniversitelerin üç hafta tatil edildiği açıklandı. Spor müsabakalarının nisan ayı sonuna kadar seyircisiz oynanacağı, kamu personelinin yurt dışı seyahatlerinin izne tabi olacağı duyuruldu.
Yeni kısıtlama açıklamaları birbirini hızla takip ederken, 13 Mart 2020’de halihazırda uçuşların yasak olduğu Çin, İran, Güney Kore, Irak ve İtalya’ya ek olarak dokuz Avrupa ülkesiyle -Almanya, Fransa, İspanya, Norveç, Danimarka, Belçika, Avusturya, İsveç ve Hollanda- daha uçuşlar durduruldu.
15 Mart’ta kısıtlamalara, binlerce çalışanı etkileyen ve bir yıldan bu yana süren bir yasak eklendi: Bar, gece kulübü ve pavyon gibi yerler kapatıldı.
Uzmanlar toplu etkinliklerden kaçınma çağrısı yapmaya devam ederken, 16 Mart’ta Diyanet İşleri Başkanlığı da, yaptığı duyuruyla, cemaatle kılınan namazlara ara verildiğini açıkladı.
İçişleri Bakanlığı, bar ve gece kulüplerinin kapatılmasından bir gün sonra, kafe, restoran, sinema, konser salonu, düğün salonu, spor salonu gibi yerlerin geçici bir süreyle kapatılacağını açıkladı.
Uçuş yasağı olan ülkelere, sekiz ülke -Mısır, İngiltere, İrlanda, İsviçre, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri- daha eklendi.
“Bugün ilk defa bir hastamı kaybettim”
17 Mart gecesi, kendisi de tıp doktoru olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘planlı bir toplantı değil’ diyerek düzenlediği basın toplantısında, “Koronavirüs’le mücadelemizde bugün ilk defa bir hastamı kaybettim” sözleriyle Türkiye’de Koronavirüs kaynaklı ilk ölümü duyurdu.
Türkiye’de yalnızca bir haftada sosyal yaşam durma noktasına gelmiş ve en çok etkileşimde olunan ülkelerle seyahatler askıya alınmıştı. İş dünyası sanal ortamda yaygın çalışmayı ilk kez deneyimlerken, eğitim hayatı tamamen durmuş ve çözüm arayışına girilmişti.
Hükümet, salgının Türkiye’ye yayılmaya devam ettiği ikinci haftada, tüm özel ve kamu hastanelerini ‘pandemi hastanesi‘ olarak ilan etti. Hastaneler yeni Koronavirüs vakalarıyla dolmaya başlarken, 46 ülkeye daha uçuşlar durduruldu ve toplamda 68 ülkeyle hava yolu trafiği kesildi.
Salgının ilanının 10. gününde berber, kuaför ve güzellik merkezleri kapatılmış, lokanta, restoran vb. işletmelerde oturmak yasaklanmıştı.
Halen gündemimizde olan yeni bir kısıtlama da o gün ortaya çıkmıştı: 65 yaş ve üstü vatandaşların dışarı çıkmalarının; park, bahçe gibi açık alanlarda dolaşmalarının sınırlandırıldığı, asker uğurlamalarının da yasaklandığını açıklandı.
Sağlık Bakanlığı, salgının ilk günlerinde tedavi rehberinin sürekli güncellendiğini belirtiyordu. Sadece Türkiye değil, dünyada da Covid-19 tedavisi hakkında bir belirsizlik hakimdi. Hükümetler, salgını kontrol altına alıp, tedavi yöntemleri geliştirene kadar sıkı tedbirler uyguluyordu.
Turkuaz renkli Koronavirüs tablosu hayatımıza girdi
Mart ayının sonuna doğru tatil edilen okulların açılacağı beklentisi yaşanırken, Sağlık Bakanı Koca, ilkokulların Nisan ayı sonuna kadar tatil edildiğini duyurdu. Ayrıca Türkiye’deki vakalarla ilgili verilerin dijital ortamda yayımlayacağını açıklandı, böylece turkuaz renkli, günlük Koronavirüs tabloları 25 Mart’ta hayatımıza girdi.
Türkiye’de kısıtlamalar adım adım artıyordu. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, salgının üçüncü haftasında yurt dışı uçuşlarının tamamen durdurulduğunu açıklamış, şehirler arası ulaşımın valilik iznine bağlandığı ve piknik alanı, orman, ören yerleri gibi alanların hafta sonunda kapalı olacağını belirtmişti. Bununla birlikte merkezi sınavlar da yaza kadar ertelenmişti.
Belediyelerin yardım kampanyalarına yasaklama
Toplantıların sanal ortama taşınması, Cumhurbaşkanlığı kabinesini de etkiledi. Kabine toplantısı ilk kez, 30 Mart’ta telekonferans yöntemiyle toplandı. Salgının sarstığı ekonomi nedeniyle, Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantı sonrası “Biz Bize Yeteriz Türkiyem” adında bir bağış kampanyası başlatıldığını açıkladı ve vatandaşlardan IBAN numarası verilerek yardıma ihtiyacı olan kişiler için destek istendi.
Öte yandan CHP’li Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlıkları’nın başını çektiği bazı belediyelerin Koronavirüs’le mücadele sürecinde halkın maddi ve temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla başlattıkları yardım kampanyaları İçişleri Bakanlığı’nın engeline takıldı. Belediyelerin bağış hesaplarına bloke kondu.
Aynı günlerde hükümet, salgınla mücadelede yeterli önlemleri almamakla eleştiriliyordu. 31 Mart günü, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, salgının merkezinin İstanbul olduğunu söyledi ve sokağa çıkma yasağı talep etti.
Hayatını kaybeden ilk doktor: Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu
1 Nisan 2020’de, İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’nde görevli olan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Türkiye’de Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden ilk doktor olan Taşçıoğlu’nun virüsü, tedavi ettiği bir hastadan kaptığı açıklandı.
Biz Bize Yeteriz Türkiyem kampanyasının ardından yardımlar gelmeye başlarken, ihtiyaç sahibi ailelere yardım yapılmaya, iş yerlerine de kısa çalışma ödeneği uygulanmaya başlandı. Ancak yardım yapılması için başvuran vatandaşların yoğunluk oluşturduğu PTT merkezlerinde sosyal mesafe kuralları uygulanamadığı için bazı şubeler geçici olarak kapatıldı.
20 yaş altına yasak, maske zorunluluğu ve 31 il
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 Nisan’da yaptığı açıklamayla, ülke genelinde 20 yaş altı için sokağa çıkma yasağı ve pazar, market gibi toplu bulunulan alanlarda maske zorunluluğu getirildiğini, 30 büyükşehir ile Zonguldak’a giriş çıkışların 15 gün boyunca durdurulduğunu açıkladı.
Erdoğan, daha sonrasında dağıtım krizini beraberinde getirecek olan, ‘toplu alanlarda maske takma‘ zorunluluğunu da duyurdu.
İlk vakanın tespit edilmesinin üzerinden henüz 25 gün geçmişken, açıklanan vaka sayısı 23 bin 934’e, ölüm sayısı 501’e yükseldi.
Desen: Selçuk Demirel
Maske satışı yasaklandı, ancak ücretsiz maske dağıtılamadı
Maske takma zorunluluğunun ardından, kamuoyunda, ‘maskeye erişim‘ tartışmaları başladı. Muhalefet ve vatandaşlar, maskenin ücretsiz dağıtılması gerektiğini savundu.
Cumhurbaşkanlığı da 5 Nisan’da ePttAVM.com üzerinden kargo ile 20-65 yaş arası her vatandaş için haftada beş maske dağıtılacağını duyurdu.
Ancak açıklamadan yalnızca bir gün sonra, PTT’nin internet sitesinde yoğunluk yaşanınca başvurular e-Devlet‘e taşındı. Aynı gün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, maske satışının “kesinlikle” yasak olduğunu duyurdu ve “Devlet olarak tüm vatandaşlarımıza ücretsiz şekilde maske ulaştırmakta kararlıyız” dedi.
Maskelerin e-devlet üzerinden başvuruyla alınması kararının ardından binlerce vatandaş başvuru yaptığını ancak kendilerine şifre gitmediğini söyleyerek maske temin edemediklerini, duyurarak tepki gösterdi.
Öte yandan İstanbul ve Ankara Büyükşehir belediyeleri de halka ücretsiz maske dağıtılacağını açıkladı ancak hükümet, belediyelerin maske dağıtımı yapmamasını, bunun bir merkezden yürütüleceğini açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hükümete maskeyi dağıtma konusunda iş birliği çağrısı yapsa da geri dönüş olmadı.
Desen: Selçuk Demirel
Sağlık Bakanı Koca, vatandaşlara maske için kod sorunu çözülemeyince “Mesaj gelmeyen kişiler eczaneye müracaat ettiğinde yeniden bir kod verilme durumunu sağladık” dedi.
Eczanelere gitmek de sorunu çözmeyince kod ulaşmayan vatandaşların sorununu çözülmedi ve satışı yasaklanan maskeye ulaşmak daha da zorlaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık bir ay süren maske dağıtma seferberliğinden sonra, maskelerin satışının yeniden başlayacağını ve üst fiyat sınırı belirleneceğini duyurdu.
Satışı yeniden serbest olan maskeler için üst fiyat 1 lira olarak belirlendi.
Milli bayram kutlamaları ertelendi
Türkiye ve dünyada ilkler yaşanmaya devam ederken, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarının ertelendiği açıklandı. Halk, 23 Nisan akşamı balkonlarından İstiklal Marşı okumaya çağrıldı.
İlk vakanın tespit edilmesinden tam 27 gün sonra, 7 Nisan’da ilk defa TBMM oturumuna katılan bütün milletvekilleri Genel Kurul’a maskeyle katıldı.
Süleyman Soylu’nun istifası Erdoğan’dan döndü
10 Nisan 2020 Cuma günü, 30 büyükşehirde ve Zonguldak’ta, hafta sonu uygulanmak üzere 48 saat sokağa çıkma yasağı ilan edildi ancak yasak, İçişleri Bakanlığı tarafından gece yarısına 2 saat kala duyuruldu. Fırınlarda, marketlerde kuyruklar oluştu, sosyal mesafe kuralları ihlal edildi. Yasağın 2 saat kala duyurulması büyük tepki topladı. Salgının merkezi olan İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’na da, hazırlık için haber verilmeden ilan edilen sokağa çıkma yasağı kargaşa yarattı.
10 Nisan’ı 11 Nisan’a bağlayan gece yaşanan kaosun ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, karardaki sorumluluğu kabul ederek istifa etti. Soylu, istifa açıklamasında “Hafta sonu sokağa çıkma kararının uygulanmasının sorumluluğu, her yönüyle şahsıma aittir. Hiçbir zaman zarar vermek istemediğim aziz milletimiz, hayatımın sonuna kadar da sadık olacağım Sayın Cumhurbaşkanım beni bağışlasın. Onurla yürüttüğüm İçişleri Bakanlığı görevimden ayrılıyorum” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Soylu’nun istifasını kabul etmedi.
10 Nisan’da 31 il için sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Gece yarısından 2 saat önce açıklanan yasak sonrası bakkal, market ve pazarlarda yoğunluk oldu. İçişleri Bakanı Soylu, sorumluluğunu kabul ederek istifasını sundu ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, istifayı kabul etmedi
O haftaki kabine toplantısının ardından ilk düzenli sokağa çıkma kısıtlamasına dair açıklama geldi. Erdoğan, 17-19 Nisan’da 30 büyükşehir ve Zonguldak’ta sokağa çıkma yasağı uygulanacağını duyurdu. Bu süreçte, toplam vaka sayısı 61 bin 49’a, toplam ölüm sayısı 1.296’ya yükseldi.
Nisan ayında vakaların ve ölümlerin artmasıyla yaklaşan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 1 Mayıs Emek Bayramı kutlamaları da sokağa çıkma kısıtlamalarına takıldı. Aynı 31 ilde 23-26 Nisan tarihleri arasında 4 gün, 1-3 Mayıs arasında 3 gün sokağa çıkma yasağı uygulanırken, uzmanlar bunun bulaşın önlenmesi açısından olumlu bir hamle olduğunu belirtti.
Mayıs: İlk normalleşme adımları başlıyor
Mayıs ayıyla birlikte Türkiye’de ‘kontrollü normalleşme‘ olarak adlandırılan dönem başlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk olarak kapalı mekânların açılması için adım attıklarını kaydederken, alışveriş merkezleri, kuaförler ve güzellik salonları 11 Mayıs itibariyle kapılarını açtı. 11 Mayıs’ta üretimlerini büyük ölçüde azaltan fabrikaların da tam kapasiteyle çalışmaya başladığı bildirildi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu yeni dönemi ‘kontrollü sosyal hayat‘ olarak adlandırdıklarını duyurdu. Türk Tabipleri Birliği’nin de aralarında bulunduğu ilgili kurum ve uzmanlardan ‘normalleşme’ adımının erken olduğu, salgının etkisini artıracağı yolunda eleştiriler yapıldı.
Salgının ilanının üzerinden yaklaşık iki ay geçmişken, cerrahi maskelerin tavan fiyatı 1 TL olarak belirlendi.
Normalleşme adımlarının en büyük etkisi 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlara oldu. Neredeyse iki aydır evden çıkmayan küçükler ve büyükler, belli günler ve belli saat aralarında sokağa çıkma hakkı kazandılar.
Mayıs ayının sonlarına doğru Gençlik ve Spor Bayramı ile Ramazan Bayramı’nda ne olacağı merak konusuydu. 19 Mayıs’ta saat 19.19’da vatandaşlar balkonlarında İstiklal Marşı okumaya çağırılırken, Ramazan Bayramı süresince bu kez tüm Türkiye’de sokağa çıkma yasağı uygulanacağı açıklandı. Böylece Türkiye ilk defa bir dini bayramı evlerde kutlamış oldu.
Haziran: Seyahat, kafe, restoran, spor salonu, kurs yasakları kalktı
Türkiye, yaz aylarına girerken Covid-19 nedeniyle 4 bin 563 canını yitirmişti. Tespit edilen Koronavirüs vaka sayısı da 164 bin 769’a ulaşmıştı. Uygulanan kısıtlamalarla yeni vaka sayısının düşük gözlenmesi, kontrollü normalleşme takviminin de hızlanmasına yol açtı.
Haziran ayının ilk gününde şehirler arası seyahat yasağı kaldırıldı. İç hatlarda iki ay aradan sonra hava yolu uçuşları başladı, otobüs firmaları yeniden motorlarını çalıştırdı.
Kafe, restoran, spor salonu ve özel kurs gibi işletmeler de kapılarını müşterilerine açtı. Bu dönemde kamu kurumları için esnek ve uzaktan çalışma uygulaması da kaldırıldı. Türkiye, eski günlerine dönemese de, ‘yeni normal’ bazı saat kısıtlamalarıyla başlamıştı.
Bir normalleşme adımı da 65 yaş üstü vatandaşlar için geldi. 3 Haziran’da bu yasağın kalktığı duyuruldu. Yaz ayları, az yasağın olduğu zamanların başlangıcıydı.
THY ve Pegasus, 1 Haziran’da iki aylık aranın ardından ilk seferlerini düzenledi
Haziran ayında peş peşe ertelenen merkezi sınavlar da yapıldı. Milyonlarca adayın katıldığı bu sınavların düzenlenmesi, o dönemde bulaşı artıracağı gerekçesiyle büyük tepki çekti. 13, 20, 27 ve 28 Haziran, sınav süresince sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve milyonlarca insanın okulların yolunu tuttuğu günler oldu.
Türkiye’de haziran ayında bir günde en fazla 27 kişi Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirmişti. İyileşenlerin sayısı da yeni vaka sayısından fazlaydı. Bu tablo eşliğinde insanlar seyahat planları yapmaya başladı. Turizm sezonunda bazı ülkelerden yabancı turistlerin Türkiye’nin Akdeniz kıyılarına geleceği belli oldu. 10 Haziran itibariyle Türkiye, anlaşmalı olduğu ülkelerin vatandaşlarını ülkeye kabul etmeye başladı. Yurt dışı uçuşları, bazı ülkelerle yeniden başladı.
‘Vaka’ ve ‘hasta’ sayısında ayrıma gidildi
Temmuz ayı Türkiye için yasakların olmadığı, Covid-19 tedavisinde yol kat edildiği açıklanan bir zaman dilimi oldu. Daha doğru ifadesiyle, Sağlık Bakanlığı durumun öyle olduğunu söylüyordu. Öyle ki, Türkiye’de Covid-19’a yakalananların yüzde 93’ü iyileşmişti.
Ancak Türk Tabipleri Birliği’nden ve sahadaki sağlık çalışanlarından, vaka sayılarının arttığına dair açıklamalar geliyordu. Türkiye’nin büyük çoğunluğu yaz tatilini yaparken, hükümet Koronavirüs verilerini gizlemekle suçlanıyordu. Temmuz ayının sonlarında turkuaz Koronavirüs tablosunda yapılan bir değişiklikle ‘vaka‘ sayısı değil, ‘hasta‘ sayısı açıklanmaya başlandı.
Eleştirilere karşı hükümet yetkilileri, Türkiye’nin Koronavirüs’e karşı mücadelesinde büyük bir zafer elde ettiği iddiasını öne sürdüler.
Kurban Bayramı sırasında Muğla Akyaka’da tatilciler, sosyal mesafe kurallarını hiçe saydı
Yaz ayları biterken kısıtlamalar geri geliyor
Ağustos ayında bazı şehirlerde 65 yaş ve üzeri vatandaşlar için kısıtlamalar tekrar getirildi. Türkiye’nin ‘hasta‘ sayısı, dünyadaki diğer ülkelere göre çok düşüktü. Hastanelerdeki tablo da, Sağlık Bakanlığı’nın günlük tablosundan farklı bir gerçekliği göz önüne getiriyordu.
Her şeyin kontrol altında olduğu söylenen ağustos ayında, ilk olarak Zafer Bayramı kutlamalarına kısıtlama getirildi. Törenlerin ‘asgari katılımla’ düzenleneceği belirtildi. Ay sonuna doğru da kamu kurumlarında esnek ve uzaktan çalışma uygulamasının yeniden başladığı belirtildi.
Normalleşmenin uygulandığı yaz aylarının sonunda, Türkiye vaka ve ölüm sayısında artış yaşamaya başlamıştı. Uzmanlar, sonbahar için ikinci dalga uyarılarını tekrarlıyordu.
Sonbahara başlarken: 270 binden fazla ‘hasta’, 6 bin 500’e yakın ölüm
Kısıtlamasız çıkılan yaz aylarında ne olduğunu kimse tam olarak bilmiyordu, çünkü Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye’nin Covid-19 konusunda dünyanın en başarılı ülkesi olduğunu söylerken, hastanelerde görünen tablo bunu doğrulamıyordu.
Bakanlık, Yükseköğretim Kurulu’na üniversitelerin uzaktan eğitime devam etmesini tavsiye ederken, Milli Eğitim Bakanlığı ise bazı sınıf düzeylerinde yüz yüze eğitimin başlayacağını açıkladı. Haftada iki gün de olsa, özellikle eğitim hayatına yeni başlayan çocukların okulda olması isteniyordu.
İlerleyen günlerde her il özelinde yeni kısıtlama kararları açıklandı. İstanbul’da açık alanlarda konser, gösteri vb. etkinlikler ile düğünler yasaklandı.
Tablodaki ‘hasta’ ifadesi dikkat çekti, ‘vaka’ların gizlendiği iddia edildi
Sağlık Bakanı Koca, tartışılan Koronavirüs tablosuyla ilgili “bir yanlışlık olmadığını” söylerken, “Sokağa çıkma kısıtlaması söz konusu değil” demişti. Salgının dünyada artış eğiliminde olduğunu söyleyen Koca, Türkiye’de ise sabitlenmiş günlük 1400-1600 arası “hasta” sayısının doğru rakam olduğunu vurguluyordu. Ancak o ana dek kimse “hasta” ve “vaka” ayrımını bilmediği için, Koca’nın açıklamaları tatmin edici bulunmadı.
Türkiye, 29 Temmuz’dan bu yana günlük Koronavirüs vaka sayısını öğrenemiyordu. Yalnızca Türkiye’de yaşayanlar değil, Dünya Sağlık Örgütü de bu konuda bilgisi olmadığını söylüyordu. Türkiye’nin paylaştığı veriler o güne kadar “vaka” olarak kabul edilmişti.
“Açıklanan hasta sayısının iki katı vaka var”
İddialar ciddiyetini koruyordu. Aynı zamanda tıp doktoru olan CHP’li Murat Emir, Laboratuvar Bilgi Yönetim Sistemi’ne girilen verilere göre 10 Eylül günü 157 bin 975 kişiye Koronavirüs testi yapıldığını, bu testlerden 29 bin 377’inin pozitif çıktığını iddia etti. Bakanlığın açıkladığı vaka sayısı ile Murat Emir’in açıkladığı vaka sayısı arasında 20 kat fark vardı! Açıklanan hasta sayıları 1300 civarında seyrediyordu.
Bilim Kurulu toplandı, Koca, “vaka” ve “hasta” tanımını anlattı
Koronavirüs Bilim Kurulu, 30 Eylül günü rutin toplantılarından birini yaptı ve Bakan Koca, toplantı sonrası açıklamalarda bulundu.
Koronavirüs tablosunda yer alan “hasta” tanımının ve “vaka” tanımının ayrımını uzun uzun anlatan Koca, “pozitif çıkan her kişinin hasta değil vaka olduğunu” savundu ve “Bizim verdiğimiz ‘hasta’ sayısı” dedi. Koca’nın açıklamasından sonra Koronavirüs testi pozitif olup da semptom göstermeyen kişilerin hasta olarak kabul edilmediği, dolayısıyla 29 Temmuz’dan beri tabloda yer almadığı ortaya çıktı.
Koca’nın açıklamasından sonra kamuoyunda ve muhalefette ‘vakaların gizlendiği’ tepkileri yükselirken Koca, devletin “ulusal çıkarları da koruduğu” vurgusunu yaptı. Sağlık Bakanı Koca’nın, ‘vaka sayısıyla hasta sayısının aynı kavramı ifade etmediği‘ iddiası, tıp eğitiminde hocalığını yapmış uzmanların da aralarında bulunduğu geniş bir kesim tarafından reddedildi ve eleştirildi.
Yüz yüze eğitime dönüş
Kamuoyunda ve muhalefette vaka sayılarının “gizlendiği” eleştirileri devam ederken, 5 Ekim’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1’inci sınıflarda “1 gün yüz yüze eğitim” kapsamının genişletildiğini duyurdu. Erdoğan, “2., 3., ve 4. sınıflarda da yüz yüze eğitimi belirlenen şartlarda başlatıyoruz. Ortaokul 8. ve lise 12. sınıflarda da yüz yüze eğitime geçilecek. Özel eğitim okulları ile köy okullarında da yüz yüze eğitimin önünde herhangi bir engel olmadığı görülmüştür” açıklamasını yaptıktan 1 hafta sonra, 23 Eylül’de yüz yüze eğitimde ikinci aşamaya geçildi.
Kısıtlamalar artıyor
Okullardaki kademeli yüz yüze eğitim yaklaşık beş hafta sürdü, bir haftalık ara tatildeyken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimin yıl sonuna kadar uzaktan devam edeceğini ve yeni kısıtlamaları duyurdu.
Okulların uzaktan eğitime dönmesiyle birlikte gelen kısıtlamaların yanında; hafta sonları saat 10.00 ila 20.00 saatleri dışında sokağa çıkma sınırlaması, restoranların yalnızca paket servis hizmeti vereceği, AVM ve marketlerin 20.00’de kapanacağı kararları da vardı.
Vakalar tabloda yer almadığı için tanı konan insan sayısı bilinmese de, “hasta” yani Covid-19’u belirtilerle geçiren kişi sayısı günlük 3 bin 500’e yaklaşmıştı. Ölüm sayılarında da artış gözlenmiş, yaz aylarında 10 ila 30 arasında seyreden ölüm sayıları yeniden 80’lere ulaşmıştı.
İmamoğlu ile Koca arasına ‘bulaşıcı hastalık’ polemiği
Vaka sayılarının açıklanmamasıyla kamuoyu ve muhalefet nezdinde güven kaybeden Sağlık Bakanlığı, “ölümleri sakladığı” iddialarıyla da eleştiriliyordu.
İBB Başkanı İmamoğlu, sık sık İstanbul için kapanma çağrısını yinelerken, kasım ayının ortasında, bir günde bulaşıcı hastalık nedeniyle ölen kişi sayısının 186 olduğunu açıkladı ve “Ben şimdi ne yapayım yani; susayım mı, yutkunayım mı” dedi. Aynı gün bakanlığın açıkladığı ölüm sayısı ise 89’du.
İmamoğlu’nun açıklamasının ardından İBB ile Koca arasında “bulaşıcı hastalık ölümü” polemiği başladı. İBB, her gün bulaşıcı hastalıktan ölen kişi sayısını açıklıyordu.
Koca ise, enfeksiyon bulgusu olan her hastanın ölüm kâğıdına “bulaşıcı hastalık” kısmına işlendiğini, ikinci bölümde ise ölüm sebebinin yazıldığını savunuyordu.
5 ay sonra ilk kez günlük vaka sayısı açıklandı
25 Kasım’daki rutin basın toplantısında medyanın karşısına çıkan Koca, sık sık basın, muhalefet ve kamuoyu tarafından gündeme getirilen vaka sayılarını aylar sonra ilk kez açıkladı. Hasta sayısının 7 bine yaklaştığı günlerde Koca, “Açık test politikasına geçtik, semptom göstermeyen pozitif vakaları da günlük tabloda vereceğiz” diyerek o gün 28 bin 351 kişiye tanı konduğunu açıkladı. Ölüm sayısı ise bu tarihte 168’e ulaştı.
Kasım, yeni kısıtlamalarla bitti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasım’ın son günü yeni önlemleri açıkladı. Halen devam eden yasaklara göre, Türkiye genelinde hafta içi her gün 21.00-05.00 saatleri arasında, hafta sonrası da cuma akşamından başlayarak pazartesi sabahına kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacaktı. Erdoğan, AVM’lere HES koduyla giriş yapılacağını, bar, restoran, hamam, sauna gibi yerlerin faaliyetlerine ara verildiğini açıkladı. Ayrıca kamuda da 10.00-16.00 saatlerini kapsayan mesai düzenine geçileceğini belirten Erdoğan, belirtilen istisnalar haricinde 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşların toplu taşıma araçlarını kullanamayacağını da duyurdu.
Yeni kararların açıklandığı Kasım’ın son günü, günlük ölüm sayısı 182, vaka sayısı ise 30 bin 103’tü.
Kasım ayı sonunda hafta içi de dahil her gün uygulanmaya başlanan 21.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağı, halen devam ediyor
Aralık ayında gelemeyen aşılarla yaza kadar 100 milyonluk hedef
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Aralık ayının ilk günü, geleneksel yöntemle üretilen inaktif Çin aşısı Sinovac ile 11 Aralık’tan sonra aşılamaya başlayacaklarını açıkladı ve “50 milyon doz için sözleşme imzalandı. Aralık ayında en az 10 milyon, ama muhtemelen 20 milyon gibi temin etmiş olacağız. Ocak ayında 20 milyon, Şubat ayında 10 milyon. Bu rakamları daha da artırma çaba ve gayreti içerisindeyiz” açıklamasını yaptı.
Bu süreçte Koca, hedefin yaz gelmeden 100 milyon doz aşı temin ederek 50 milyon kişiyi aşılamak olduğunu söyledi ve Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech’in geliştirdiği aşıdan da 25 milyon doz geleceğini açıkladı.
Ancak 11 Aralık’ta gelmesi planlanan aşılar gelmeyince; ilk aşının uygulanmaya başlanması için bu kez 25 Aralık işaret edildi. 25 Aralık’ta gelmesi planlanan 20 milyon doz aşı yine gelmedi ve bu kez Bakan Koca, iki gün sonrasını işaret etti. Koca’nın işaret ettiği 27 Aralık’ta ise, Çin’den Türkiye’ye gelmek üzere olan aşıların gümrükteki Covid-19 vakası nedeniyle birkaç gün ertelendiği duyuruldu.
Toplam vaka sayıları açıklandı
Vaka sayılarına günlük tabloda yer verilmesinin ardından, salgının başından beri açıklanmayan vaka sayıları da merak konusu oldu. Bakan Koca ilk kez, 29 Temmuz’dan bu yana açıklamadıkları toplam Koronavirüs vaka sayısını aylar sonra paylaşınca, Türkiye’de o güne kadar toplam 1 milyon 748 bin 567 vaka görüldüğünü duyurdu. Toplam verilerin açıklanmasıyla Türkiye’nin, Koronavirüs salgınında dünya genelinde vaka sayılarındaki mutlak sayı sıralamasında 8’inci olduğu anlaşıldı.
Aralık ayı bitmek üzereyken, Koca’nın daha önce 20 milyon adet geleceğini açıkladığı aşılar 3,5 milyon doz olarak geldi ve 14 gün analiz edilmek üzere depolara gönderildi.
Yeni yılın en sessiz başlangıcı
2020 yılı biterken Koronavirüs Türkiye ve dünyada etkisini sürdürüyordu. Türkiye, 2021 yılına her sene yeni yıl için düzenlenen toplu etkinliklerin aksine, sokağa çıkma kısıtlamalarıyla girdi. Yalnızca yılbaşı gecesinde değil, 1,2 ve 3 Ocak’ta da Türkiye genelinde sokağa çıkma kısıtlaması uygulandı.
31 Aralık 2020
Çin’in Vuhan kentinde yetkililerin DSÖ’ye “gizemli salgını” bildirmesinin üzerinden bir yıl geçti. Yeni tip Koronavirüs’ün ilk ortaya çıktığı ve kısa süre içinde yayıldığı Vuhan’da yetkililer bir yılın sonunda salgının kontrol altına alındığı duyururken, ilk vakaları bildirmek isteyen doktorlara kulaklar tıkanmış, salgın uzun bir süre tehlike olarak görülmemişti. |
Yeni yılın ilk gününde Türkiye’de 12 bin 203 yeni Koronavirüs vakası tespit edildi, 212 kişi ise Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Böylece salgın başından bu yana tespit edilen vaka sayısı 2 milyon 200 bini, hayatını kaybedenlerin sayısı da 21 bini aşmış oldu.
Yeni yılda Türkiye’nin Koronavirüs gündeminde Çin’den gelecek aşılar vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çin’den sipariş verdiğimiz aşının ilk partilerinin yılbaşından önce ülkemize teslim edilmesini bekliyoruz” açıklamasının ardından 3 milyon doz aşı Türkiye’ye gelmişti ancak devamındaki teslimata ilişkin bilgi verilmemişti.
3 milyon dozluk teslimatın ardından 13 Ocak’ta Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, analizleri tamamlanan Çinli Sinovac firmasının ürettiği CoronaVac aşısına “Acil Kullanım Onayı” verdi. Onayın ardından Türkiye resmen aşı kampanyasını başlattı.
Sağlık Bakanı Koca, canlı yayında ilk aşıyı oldu
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Bilim Kurulu üyeleri canlı yayında kampanya kapsamında ilk aşıları oldular. Türkiye, 3 milyon doz aşıyla başlayan kampanyada ilk olarak sağlık çalışanlarını aşıladı.
19 Ocak’ta 90 yaş ve üstü vatandaşların da aşılanmasına başlanırken, yaş gruplarına göre kademeli olarak aşı kampanyasının devam edeceği belirtildi. 21 Ocak’ta 85 yaş ve üzeri vatandaşların aşılanmasına geçildi.
Ancak aşı sayısında eksik göze çarpıyor ve Türkiye’de aşı kampanyası yavaş ilerliyordu. CoronaVac aşısının 10 milyon dozdan oluşan ikinci partisinin 6,5 milyonluk ilk bölümü 25 Ocak’ta Türkiye’ye ulaştı. Bunun ardından Sağlık Bakanı Koca, 80 yaş ve üzeri vatandaşların da aşılanmasına başlanacağını duyurdu.
28 Ocak’ta 75 yaş üstü vatandaşlar da aşılanmaya başlandı. 29 Ocak’ta 3,5 milyon doz daha CoronaVac aşısı Türkiye’ye teslim edildi.
Aşı tedariğinin yanında tartışılan bir başka durum da, CoronaVac aşısının etkin olup olmamasıydı. CoronaVac’ın etkinliğiyle ilgili olarak Türkiye ve Brezilya’da açıklanan veriler arasında büyük farklar vardı.
Türkiye’de yapılan üçüncü faz raporlamalarına göre aşının yüzde 91,25 etkili olduğu açıklanmıştı. Brezilya’da yapılan klinik deneylerde ise CoronaVac’ın yüzde 50,4 oranında etkili olduğu duyurulmuştu.
Kamuoyunda merak edilen bir diğer konu da BioNTech/Pfizer ortaklığıyla üretilen Koronavirüs aşısının tedariğiydi. Koca, Aralık ayında 550 bin doz aşının Türkiye’ye gönderilmek üzere depolarda olduğunu, 4,5 milyon doz aşının da mart ayı sonuna kadar geleceğini açıklamıştı. Ancak Türkiye’ye tek bir doz bile Pfizer/BioNTech aşısı gelmemişti.
Şubat: ‘Lebaleb’ kongreler
Şubat ayına gelindiğinde Türkiye’de günlük ölüm ve vaka sayıları azalma eğilimindeydi ancak kısıtlamalar devam ediyordu. Bu sefer Türkiye’nin gündemine AKP’nin 13 Ocak’ta yeniden başlayan ve birden fazla ilde aynı anda yapılan kongreleri oturdu.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın 15 Şubat’ta katıldığı Rize il kongresindeki “Salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve Rize’de salon lebaleb dolu” sözleri, bu dönemin de adını koyuyordu: Lebaleb kongreler!
Hükümetin aşı tedariğine dair tartışmalı açıklamalar yapmasının yanında, iktidar partisinin binlerce kişinin katılımıyla düzenlediği kongreler de toplumun gündemindeydi. Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamalarının, özel sektördeki birçok işletmenin kapalı olduğu dönemdeki kapalı alanda binlerce kişilik katılımla düzenlenen kongreler tepki çekiyordu.
Kalabalık cenazeler ve Fahrettin Koca’dan gelen özür
Bununla birlikte Sağlık Bakanı Koca, Muhammed Emin Saraç‘ın hafta sonu sokağa çıkma yasağı sırasında düzenlenen, çok sayıda insanın katıldığı cenaze töreninde çekilen ve sosyal medyada tepki çeken görüntüler için özür diledi.
Koca, partisinin kongreleri hakkında ne düşündüğüne ilişkin gelen sorulara ise “Salgında bulaşın yakın temasla birlikte daha da arttığını hep anlatır olduk. Vatandaş bu bulaşı biliyor. Vatandaşımıza kalabalık ortamlardan uzak kalmalarını ifade etmiştik. Bu bilgilendirmede bir değişiklik yok. Bunun üzerine bir şey söylemem herhalde fazla olur” yanıtını veriyordu.
Türkiye adım adım normalleşmeye gidiyor
Bakan Koca, şubat ayının başında Türkiye’nin “esnemeden çok uzak” olduğunu söylerken, ay sonuna doğru yaptığı açıklamada normalleşme takviminin 1 Mart’ta başlayacağını belirtmişti.
Şubat ayı içinde aşılama sürdü ve 65 yaş ve üstü vatandaşların da randevu alarak sağlık kuruluşlarına aşı için müracaat edebileceği açıklandı. Bir gelişme de aşı tedariğinin duyurularına ilişkin oldu. Bakan Koca, 10 Şubat’tan itibaren ülkeye gelen aşı miktarının açıklanmayacağını duyurdu.
‘Ücretsiz aşı’ tartışması
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Şubat’ta Çin’den gelen 1 milyon doz aşının ücretsiz olduğunu gösteren gümrük belgesini ortaya çıkarmış, Bakan Koca’ya “1 milyon doz aşı Devlet Malzeme Ofisi’ne her dozu 12 dolardan fatura edildi mi, edilmedi mi?” diye sormuştu.
Sinovac aşısının Türkiye’ye getirilmesi süreciyle ilgili Çinli firmanın Türkiye’deki yasal temsilcisi Keymen İlaç A.Ş. ise, 1 milyon doz aşının yaptıkları yatırımlara karşılık alındığını açıklıyordu:
“Devlet Malzeme Ofisi’nden peşin ödeme ya da avans alınmadığı için firmamızca yapılan bunca ödemelerin bir kısmının karşılanabilmesi için 1 milyon doz aşı Sinovac firmasının talebiyle, bedelsiz olarak şirketimize gönderilmiştir. Bu aşının karşılığı, bahsedilen tüm bu giderler için kullanılmıştır.”
Sağlık Bakanı Koca ise iddiaların doğru olmadığını belirtiyor, aşının ücretsiz gönderilmediğini belirtiyordu. Kılıçdaroğlu’nun bu yöndeki sözlerini sürdürmesinin ardından mart ayı içinde yazılı açıklama yapan Koca, “Türkiye’nin aşı programını riske atmaktan ne umuluyor? Bu tutumun bedelini aşı sırası bekleyenler öderse, bunu kendi vicdanına nasıl izah edecek?” ifadesini kullandı.
1 Mart: Kontrollü normalleşme başlıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sağlık Bakanı’nın daha önce duyurduğu ‘kontrollü normalleşme’ adımlarını 1 Mart’ta açıkladı. Buna göre Türkiye’nin 81 ili düşük riskli mavi, orta riskli sarı, yüksek riskli turuncu ve çok yüksek riskli kırmızı şeklinde sınıflandırıldı ve kısıtlamalar, yerel düzeyde uygulanmaya başlandı.
Türkiye genelinde yüz yüze eğitim kısmen başlarken, aylardır kapalı olan restoran, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerlerin faaliyetleri, -kısıtlanmış saatlerle- yeniden başladı.
1 Mart itibariyle geçilen normalleşme adımları şöyle oldu:
- Hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması düşük ve orta riskli illerde tamamen kalktı. Yüksek ve çok riskli illerde ise pazar günleri devam edecek.
- Türkiye geneli hafta içi uygulanan akşam 21.00-sabah 05.00 arası sokağa çıkma yasağı sürecek.
- Türkiye genelindeki tüm okul öncesi eğitim kurumlarında, ilkokullarda, 8 ve 12. sınıflarda eğitim öğretime açılacak.
- Düşük ve orta riskli illerde ortaokullar ve liselerde eğitim öğretime başlanacak. Riskli ve çok yüksek riskli illerde ise liselerdeki yüz yüze sınavlar yapılacak.
- Restoran, kafeterya, tatlıcı, pastane, kıraathane, çay bahçesi gibi yerler, çok yüksek riskli iller dışında Türkiye genelinde sabah 07.00-akşam 19.00 arasında yüzde 50 kapasiteyle faaliyetlerini sürdürecek.
- Halı saha ve havuz gibi yerler, düşük ve orta riskli illerde sabah 09.00 ile akşam 19.00 arasında faaliyetini sürdürecekler.
- Kamunun çalışma saatleri tüm Türkiye’de normale döndürülecek.
- 65 yaş üstü ve 20 yaş altı grubundaki vatandaşlarla ilgili düzenlemeler, düşük ve orta riskli illerde kaldırılırken, yüksek ve çok yüksek riskli illerde sokağa çıkma süresi artırılacak.
- STK’lar, meslek odaları, kooperatifler ve benzeri kuruluşların genel kurulları düşük, orta ve yüksek riskli illerde katılımı 300 kişiyi geçmeyecek şekilde yapılabilecek.
Erdoğan, kendisinin ve partisinin kalabalık kongreleri nedeniyle çokça eleştirilmesine rağmen, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde de Ankara’da 10 bin 400 kişilik spor salonunda Kadın Kolları Kongresi düzenledi, görüntüler tepki çekti.
Desen: Tan Oral
Öte yandan 3 Mart’ta Hacettepe Üniversitesi, Türkiye’de uygulanan Çin menşeli CoronaVac aşısının Faz-3 sonuçlarındı açıklarken, aşının etkililiğinin yüzde 83,5, hastanede yatışı engelleme oranının ise yüzde 100 olduğunu duyurdu.
Mutasyonlar Türkiye’de yayılıyor
Sağlık Bakanı Koca, 10 Mart’ta Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 76 ilde 41 bin 488 İngiltere mutantı tespit edildiğini açıkladı. Koca, açıklamasında “Bu hızlı bulaşan varyantlara karşı halen tedbirden ve aşıdan başka silahımız yok. Bu silahlarımızın yetersiz olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. Ancak her ikisinin de zorlukları var. Aşı için küresel bir tedarik güçlüğü, tedbir için de bir yılın verdiği yorgunluk var. Hep birlikte el ele bunun üstesinden geleceğimize inanıyorum” ifadesini kullandı.
Salgının Türkiye’deki birinci yıldönümünde 2 milyon 821 bin 943 kişi Koronavirüs’le enfekte olurken, 29 bin 227 kişi de Covid-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.
Bütün dünyanın umutla baktığı aşılama çalışmalarında ise Türkiye, 7 bin 775 bin 359 kişiye ilk doz, 2 bimyon 638 bin 545 kişiye ikinci doz olmak üzere, toplamda 10 milyon 413 bin 904 doz aşı uyguladı.