Tüm dünyada koronavirüse yakalananların sayısı 203 milyonu, hayatını kaybedenlerin sayısı da 4 milyonu aştı. Vakalar yeniden artarken, pek çok ülke Delta varyantına karşı tedbirleri artırmaya başladı. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Osman Elbek’e Delta varyantı ve aşılarla ilgili merak edilenleri soruldu. İşte verdiği yanıtlar:
BELİRTİLERİ DEĞİŞTİ
1 – Delta varyantının diğerlerinden en önemli farkı nedir?
Delta’nın orijinal virüsten en önemli farkı insan hücrelerine bağlanabilme kapasitesinin artmış olmasıdır. Bu değişim sayesinde delta varyantı önceki haline göre çok daha bulaşıcı bir biçime dönüşmüş ve suçiçeği kadar bulaşıcı bir karakter kazanmıştır.
2 – Hastalığın belirtilerinde bir değişiklik oldu mu?
Evet… Delta varyantı ile hastalanan kişilerin ilk yakınmaları öksürük ve koku kaybından ziyade burun akıntısı, boğaz ve baş ağrısı olmaktadır.
AŞISIZLARDA YAYGIN
3- Aşılanma Delta varyantında işe yaradı mı?
Çok işe yaradı… Hatırlarsanız aşı öncesi hemen her gün bir sağlık çalışanı ölüyordu. Aşıdan sonra bu ölümler son buldu. Ne yazık ki halen kaybettiğimiz insanların çoğu ya hiç aşılanmamış ya da aşılarını tamamlamamış kişilerdir. Aşılanmayı ne kadar artırırsak Delta varyantının yol açtığı ölümler de o oranda azalacaktır.
4 – Peki aşılar tüm varyantlara karşı koruyucu mu?
Evet, tüm aşılar tüm varyantlara karşı halen koruyucu. Neyse ki aşının etkisiz olduğu bir varyant henüz gelişmedi.
Kapalı ortamlarda hangi maske kullanılmalı?
5 – Standart tıbbi maske kullanmak yeterli mi?
Kapalı mekanlarda çalışma zorunda kalan insanlar için yeterli olmayabilir. Bu kişiler mümkünse standart cerrahi maske yerine havadaki virüsün yüzde 95’ini süzen özel maske kullanmalıdır.
6 – Varyantlardan korunma kurallarında bir değişiklik var mı?
Evet… “Maske, Fiziksel Mesafe, Hijyen” üçlüsüne “Havalandırma” eklenmiştir. Kapalı alanların etkin biçimde özellikle doğal yoldan havalandırılması korunmanın temel bileşenlerinden biri haline gelmiştir.
7 – Tek doz aşı korur mu?
Türkiye’de kullanılan aşıların tümü iki doz ile etkin biçimde koruma sağlamaktadır. Bunun tek istisnası daha önceden hastalık geçirmiş olmaktır. Daha önce hastalık geçirmiş olanlar tek doz mRNA aşısı ile korunabilirler.
Okullar yüz yüze eğitime açılmalı mı?
8 – Yüz yüze eğitim riskli mi?
Evet bir risk… Tümüyle güvenli koşullar yok ne yazık ki. Ancak ülke olarak bir konuda karar vermeliyiz: Eğitim riskini mi göze alalım, turizm faaliyetlerini mi? Çocuklarımızın geleceğini yitirmemek için okulları mutlaka yüz yüze eğitime açmalıyız. Güvenli eğitim ortamını oluşturmalıyız.
9 – Güvenli eğitim ortamı nasıl oluşturulur?
Öncelikle Türkiye genelinde halen artış döneminde olan salgını baskılamalıyız. Eğer ülke olarak okulların açılacağı eylül ayına günlük yirmi binleri aşan bir hasta sayısı ile girersek okulları açık tutmayı başaramayız. Ayrıca bu dönemde hızla öğretmenleri aşılamak ve hem yeni sınıflar yapıp hem de yeni öğretmen istihdamı yaparak öğretmen başına düşen öğrenci nüfusunu azaltmak zorundayız. Son olarak sınıfların havalandırmasını yetkinleştirmeliyiz. Okullar açıldığında da hem öğretmenler hem de öğrenciler için yaygın PCR ve hızlı test taramaları yapılmalı. Aileler de yakınması olan çocukları okula birkaç gün göndermeyerek okulların açık kalmasına katkı sunmalı.
KAYNAK: SÖZCÜ/ NAZAN DOĞANER HALICI