Dünya komünist ve işçi partileri Covid-19 aşılarını ilgilendiren patentler ile ilgili bir çalışma başlattı. TKP’nin önerisi ile bir grup parti ortak bir deklarasyonu imzaya açtılar.
“Aşıda patente hayır!” başlığını taşıyan açıklama tekellerin aşılar üzerindeki “fikri mülkiyet hakları”nın, kâr elde etme amacıyla yaygın bağışıklama sağlanmasının önüne geçen bir nitelikte olduğuna vurgu yapıyor. “Aşı ve tedaviler ile ilgili tüm bilgiler uluslararası bilimsel örgütlere şeffaf olarak sunulmalı, bu konuda hiçbir spekülasyona yer verilmemelidir” denilen ortak açıklama toplamda on üç partinin katılımıyla imzaya açıldı. COVID-19 pandemisi bir yılı aşmış ve aşı uygulamasının başlamasının üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen tüm dünyada tam aşılanmış bireylerin oranının %2’nin biraz üzerinde olması bu çağrının hayati bir anlam ifade ettiğini ortaya koydu.
COVID-19 pandemisi bir yılı aşmış ve aşı uygulamasının başlamasının üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen tüm dünyada tam aşılanmış bireylerin oranının %2’nin biraz üzerinde olması bu çağrının hayati bir anlam ifade ettiğini ortaya koydu.
Bugün kamuoyuna duyurulan ve imzaya açılan açıklamanın tam metni aşağıdaki gibi:
AŞIDA PATENTE HAYIR!
COVID-19 pandemisi bir yılı aşkın süredir büyük bir trajediye yol açmıştır. Bu süre içinde birçok ülkede milyonlarca emekçi hastalığı geçirmiş, işini, sağlığını ya da hayatını kaybetmiştir. Diğer yandan, aynı süre içinde gıda, dezenfektan, maske, ve son olarak da aşı gibi zorunlu ihtiyaçların üretimini gerçekleştirmiş olan bazı şirketler ise dünyanın en zenginleri arasına girebilmiştir. Sermaye sınıfı pandemiyi emekçilerin daha fazla sömürülmesi, daha fazla kâr elde edebilmek için bir fırsata çevirmiştir.
2020’nin son aylarında uygulanmaya başlanan çeşitli aşılar özel şirketler, yani ilaç tekelleri tarafından geliştirilmiştir. Aşıların klinik etkinliği ve uygulama süresi ile ilgili belli düzeyde bilgi edinilmiş durumdadır. Bazı aşıların yan etkiler nedeniyle uygulaması dikkatli bir şekilde yapılsa da pandemi ile mücadelede etkin bir katkıları olduğu açıktır. Ancak ilk aşının uygulandığı günden bugüne dünya nüfusunun yalnızca yaklaşık %2.16’sı aşılanabilmiştir.
Bulaşıcı hastalıklara karşı temel mücadele yöntemi yaygın, hızlı ve etkili bağışıklamadır. 21. yüzyılda kapitalizm, COVID-19 pandemisi gibi tüm dünyayı etkileyen bir bulaşıcı hastalık için bu basit formülü uygulamakta aciz kalmıştır. Bu durumun nedenleri bellidir: Tüm aşı geliştirme çalışmaları kamusal fonlarla ve binlerce bilim insanın emeğiyle mümkün olmuş; ancak nihai ürüne kapitalist iktidarlarda ilaç tekelleri fikri mülkiyet adı altında el koymuştur. Aşı üretimi belli sayıda ülkede yapılabilmektedir. En güçlü emperyalist ülkeler üretilmiş ve üretilecek olan aşı stoğu üzerinde ihtiyaçlarının çok ötesinde sözleşmeler yaparken, ekonomik olarak az gelişmiş durumda olan onlarca ülke, belirsiz bir gelecekte ve nüfusun çok az bir bölümünü aşılayabilecek kadar aşı temin edebilecektir. Bu, o ülkelerdeki yurttaşların önlenebilir bir nedenle ölmelerine göz yummaktır.
Bulaşıcı hastalıklar için en tehlikeli olan ise toplumun çok az bir bölümünün aşılanması ve bu sayede virüsün evrimleşerek daha ileri formlar kazanmasının insan eliyle kolaylaştırılmasıdır. Şu anda tam olarak bu yaşanmaktadır.
COVID-19 pandemisi dünyadan bir seferde yok olmayacaktır. Dahası, kapitalizmin yarattığı toplumsal ve çevresel koşullar bu gibi salgın hastalıkların insanlığın karşısına başka şekillerde tekrar çıkabileceğine işaret etmektedir. Kaldı ki COVID-19 pandemisi de virüsü hedef alan etkili bir tedavi bulununcaya ya da tüm dünya nüfusu hızlı bir şekilde aşılanıncaya kadar sürecek ve iyi ihtimalle insanlık morbidite ve mortalitesi azalmış şekilde koronavirüs ile birlikte yaşamaya devam edecektir. Dolayısıyla enfeksiyon hastalıklarına karşı aşı ve tedavilere öncelik verilmesi emekçi halkın ortak çıkarınadır.
Patent ya da fikri mülkiyet hakkı, aşı üretimini hızlandıran değil, tam tersine insanların bağışıklanmasını yavaşlatan bir etkide bulunmuştur.
Toplum sağlığını ilgilendiren hiçbir konu tekellerin kâr hırsının ve rekabetlerinin insafına bırakılamaz.
Dayanışma ve işbirliği eylemlerini ve bazı ülkelerce gösterilen çabayı dikkate alan ve bunlara değer veren komünist ve işçi partileri olarak ortak çağrımızdır:
- Kullanılmakta ve geliştirilmekte olan tüm COVID-19 aşıları ve tedavi formülasyonları üzerindeki fikri mülkiyet hakkı, yani patentler, kaldırılmalıdır. Bunun için tüm ülkelerde gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
- Üretim, dağıtım ve uygulama tamamen kamusal olanaklarla ve kamunun müdahalesinde sürmelidir. Halk sağlığı sistemleri derhal genişletilmeli ve güçlendirilmelidir.
- Aşı ve tedaviler ile ilgili tüm bilgiler uluslararası bilimsel örgütlere şeffaf olarak sunulmalı, bu konuda hiçbir spekülasyona yer verilmemelidir. Bu alandaki araştırmalar rekabet değil dayanışma ilkesiyle, uluslararası alanda işbirliği ile sürdürülmelidir.
- Aşı karşıtlığı ve bilimsel olmayan bilgilerle dezenformasyon yapmaya karşı kararlı bir tavır gösterilmelidir.
Sağlığın korunması için halkın mücadeleyi güçlendirmeye ihtiyacı vardır. Kâr hırsı ile insanların yaşamlarını kurban eden tekellere hep birlikte karşı duralım!
İlk imzacı partiler şu şekilde:
Bohemya ve Moravya Komünist Partisi (Çekya)
Brezilya Komünist Partisi – PCdoB
Hindistan Komünist Partisi (Marksist)
İspanya Halkları Komünist Partisi (PCPE)
İspanya İşçileri Komünist Partisi (PCTE)
Macaristan İşçi Partisi
Norveç Komünist Partisi
Portekiz Komünist Partisi
Sudan Komünist Partisi
TUDEH-İran
Türkiye Komünist Partisi
Ukrayna Komünist Partisi
Yunanistan Komünist Partisi