CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarında kayıtsız kaldığı gerekçesiyle iktidarı eleştirdi. İstanbul Sultanbeyli’de 13 yaşındaki kız çocuğunun uğradığı sistematik cinsel istismar olayıyla ilgili olayda avukatın ‘etek boyunu’ gündeme getirerek olayı normalleştirme çalıştığını belirten Taşcier, “Israrla söylemekten ve savunmaktan vazgeçmeyeceğiz: Kadınların ve kız çocuklarının giyim tercihleri, herhangi bir şekilde tecavüz veya cinsel saldırının gerekçesi olamaz. Duruşma esnasında, hukuki sürecin saygınlığını zedeleyen ve adaletin tarafsızlığına olan güveni sarsan bu yaklaşım karşısında her konuda fikir beyan eden Adalet Bakanı’ndan bir kelam duymadık. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı da kayıp. İstanbul Baromuzun bu sorumsuz avukat hakkında gerekli adımları atacağına inanıyorum. Çocuklar istismar edilirken susanları, istismarı meşrulaştırmaya çalışanları tarih affetmez. Bu davanın takipçisi olacağım” dedi.
İstanbul’un Sultanbeyli ilçesinde, ağabeyi cinayet suçundan cezaevinde olan 13 yaşındaki A.A., okul arkadaşı tarafından tecavüze uğradı ve kayda alındı. Görüntülerin yayılmasının ardından mahalleli tarafından “Görüntüleri ağabeyine izletiriz. Abin cezaevinden kaçar seni öldürür” şeklinde tehdit edilen A.A., 15 kişinin daha sistematik tecavüzüne uğradı.
CHP Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Taşcıer’in açıklaması şöyle:
“VAKA, BİREYSEL SUÇ VEYA SOSYAL BİR SORUN DEĞİL; SEBEP VE SONUÇLARIYLA POLİTİKTİR”
Sultanbeyli’de ortaya çıkan sistematik tecavüz vakası, bireysel bir suç veya sosyal bir sorun değil; sebep ve sonuçlarıyla politiktir. Demokratik rejimlerde hükümetlerin sorumluluğu çocuğun iyilik halini gözetecek; ihmalden, istismardan, her türlü şiddetten, kötü muameleden uzakta tutacak ve tam güven içerisinde yetişmesini sağlayacak sağlıklı ortamı yaratmaktır. Oysa iktidar, çocuğun iyilik halini istismar edecek adımları peşi sıra atıyor. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilen Erdoğan iktidarı, kadına ve çocuğa yönelik şiddet eylemlerinin faillerini cesaretlendiriyor. Sultanbeyli vakası ne ilk ne de son. Saatte 11 çocuğun istismara uğradığı bir ülkeyiz. 2023 yılında, çocuklara yönelik cinsel istismar nedeniyle 92 bin 103 suç kaydı oluşturuldu. Bu suçlarla ilgili 69 bin 773 şüpheli hakkında işlem yapıldı. Mahkemelerde 35 bin kişi sanık oldu. Tablo bu. İktidar ne yapıyor? Koruması gereken çocukları protokollerle cemaat ve tarikatlara terk ediyor. Bu düzeni de bu protokolleri de kabul etmiyoruz.
“BİR ÇOCUK NEDEN İNTİHAR EDER”
AKP iktidarında çocuklar, sistematik biçimde ötekileştirildi. 2002-2022 yılları arasında, yaşı 20’den küçük 9 bin 444 kişinin intihar etti. Kayıt altına alınan bu intiharların yüzde 18’inde hayatına son verenler 15 yaşından küçük çocuklardı. Hayalleri olan, koşan, oynayan, gülen 1746 çocuktan bahsediyoruz. Bu çocukların yüzde 53’ü yani 933’ü kız evlatlarımızdı. Yaşı ne olursa olsun bir çocuk neden intihar eder? Özellikle 15 yaşından küçük kız çocukları arasında intihar vakaları neden bu kadar yaygın? İktidarın bu soruya verecek bir cevabı yok. Türkiye, taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve yasalarla çocukların en iyi şekilde korunmasını sağlamakla yükümlü. Çocukların tam iyilik halinin sağlanması için adalet mekanizmasından eğitim sistemine, sosyal hizmetlerden ekonomi politikalarına kadar geniş bir alanda düşünce devrimine ihtiyaç var.
“ERİL YARGININ İYİ HAL İNDİRİMLERİNE GÜVENDİLER”
İktidarın çocuk ve kadın haklarına yönelik politik ajandası, hak ve özgürlük temelinde şekillenmiyor. Karaman’da çocuklara tecavüz edildi, sustular. Besni’de çocuklar istismar edildi, duymadılar. Konya’da çocuklar taciz edildi, görmediler. Denizli’de, Gaziantep’te, İzmir’de, İstanbul Bağcılar’da, Fatih’te, Ümraniye’de, Ordu’da, Sakarya’da, Bitlis’te, Ensar’da çocuklara şantajla tecavüz edildi; üstünü kapattılar. Failler hep tanıdıktı. ‘O saatte dışarıda ne işi vardı’, ‘Etek giymeseydi’, ‘Kadın mıdır, kız mıdır’, ‘Ulu orta gülmeseymiş’ diyen iktidarın ayrımcı dilinden güç aldılar, eril yargının iyi hal indirimlerine güvendiler.
“AVUKAT, CİNSEL ŞİDDETİ ‘ETEK BOYU’ ÜZERİNDEN MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞTI”
Son olarak İstanbul Sultanbeyli’de, bir çocuğun yıllardır sistematik biçimde tecavüze uğradığı ortaya çıktı. İktidarın dilinden konuşan, aynı kültürel kodlardan beslenen bir avukat çıktı ve cinsel şiddeti ‘etek boyu’ üzerinden meşrulaştırmaya çalıştı. 13 yaşından beri tecavüze uğrayan bir çocuğun gördüğü fiziki ve ruhsal şiddeti, ‘etek boyu’ ile normalleştirebileceğini ve sanıklara ceza indirimi alabileceğini düşünen bu zihniyet, mağdurun yaşadığı travmayı daha da derinleştiren, cinsiyetçi ve suçlayıcı bir tutumdur. Tecavüze uğrayan bir çocuğun giyimi veya davranışları üzerinden suçlamalarda bulunmak, suçu işleyen kişileri aklamaya ve sorumluluğu mağdura yüklemeye çalışan bir yaklaşımdır. Bu, hukukun temel prensiplerine aykırıdır ve adaletin yerini bulmasını engeller. Suçun mağduru olan çocuğun tekrar suçlanması, ona yönelik ikinci bir travma yaratır.
“ÇOCUKLAR İSTİSMAR EDİLİRKEN SUSANLARI, İSTİSMARI MEŞRULAŞTIRMAYA ÇALIŞANLARI TARİH AFFETMEZ”
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini pekiştiren böylesine vicdansız bir savunma, kadınların veya kız çocuklarının giyimleri veya davranışları üzerinden suçlanmalarını normalleştirir. Israrla söylemekten ve savunmaktan vazgeçmeyeceğiz: Kadınların ve kız çocuklarının giyim tercihleri, herhangi bir şekilde tecavüz veya cinsel saldırının gerekçesi olamaz. Hukukun temel amacı, adaleti sağlamaktır. Mağduru suçlamak yerine, faillerin cezalandırılması ve mağdurun korunması öncelikli olmalıdır. Duruşma esnasında, hukuki sürecin saygınlığını zedeleyen ve adaletin tarafsızlığına olan güveni sarsan bu yaklaşım karşısında her konuda fikir beyan eden Adalet Bakanı’ndan bir kelam duymadık. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı da kayıp. İstanbul Baromuzun bu sorumsuz avukat hakkında gerekli adımları atacağına inanıyorum. Çocuklar istismar edilirken susanları, istismarı meşrulaştırmaya çalışanları tarih affetmez. Bu davanın takipçisi olacağım.”
KAYNAK: ANKA