NATO Liderler Zirvesi’nin kapanış oturumuna katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, IFEMA Kongre Merkezi’nde basın toplantısında konuşuyor.
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“NATO Madrid Zirvesi’nin biraz önce sona eren oturumlar birlikte tamamladık.
NATO tarihinin en önemli zirvelerinden birini tamamlamış durumdayız.
Öncelikle Kral 6. Felipe ve Başbakan Sanchez’e başarılı organizasyon için şükranlarımı sunuyorum. Genel Sekreter Stoltenberg’e ayrıca teşekkür ediyorum.
İnsanlık dramın ve gözyaşının dinmesi için çaba göstermeliyiz. Diplomatik girişimlerimizi yoğunlaştırmalıyız.
Zirvenin dün gerçekleştirdiğimiz ilk oturumunda Sayın Zelenski bizlere hitap etti. Sürecin başından bu yana kendisi ile yakın diyalogumu sürdürüyorum. Aynı zamanda Sayın Putin ile de temas halindeyiz. Tüm çabalarımız barış içindir. Çatışma arttıkça ne yazık ki can kaybı da artmaktadır.
Türkiye olarak adil bir barışın kaybedeninin olmayacağına inanıyoruz.
İstanbul süreci ile yeşeren umutları devam ettirmemiz gerekiyor. Elinin taşının altına koyabilen bir müttefik olarak rolümüzün takdirle karşılandığını gördük.
Önceliğimiz bu krizin insani etkilerinin en aza indirilmesi. Ukrayna tahılının Karadeniz limanlarından ihracına yönelik BM planına yönelik katkılarımızı paylaştım.
İttifakımızın Ukrayna’ya desteği tamdır. Fakat bunu, barış vizyonuyla ortaya koymalı, insani dramın bir an önce durdurulması için çaba göstermeliyiz
Zirvede uluslararası kamuoyunun en dikkat çeken konularından biri stratejik konsepti. Bu yeni belge NATO’nun temelini oluşturan birlik temellerini yeniden inşa etmiştir. Bu sene ittifaka katılımının 70. yılını kutlayan ve NATO içerisindeki etkin rol ile Türkiye şüphesiz gelecek vizyonunda da söz sahibi müttefikler arasında yer alacaktır.
Bu kararlılık kağıt üzerinde kalmamalıdır. Terör örgütleri arasında hiçbir ayrıma gitmeden mücadelenin tam bir dayanışma içerisinde sürdürülmesi zaruridir. İkili temaslarımda da bu konunu8n Türkiye için ne kadar hassas olduğunu vurguladım. Masumların canları ve kanları üzerinden ikbal devşirmeye çalışan çeteler hepimizin düşmanıdır. Bugün bize karşı kullanılan silahların yarın başka ülkelere karşı kullanılmayacağının hiçbir garantisi yoktur.
Son günlerde PKK ve uzantılarının en küçük bir müdahale karşısında sergilediği pervasızlıklar bunun en açık örneğidir.
Müttefiklerimizden sözde değil eylemlerinde de hakiki bir dayanışma beklediğimizi vurguladım.
Türkiye’nin mücadelesinin vurgulayan bir videoyu müttefiklerimizle izleme fırsatı buldum. Gelinen noktada hepimiz şu gerçeği görüyoruz: Şayet NATO’nun güvenilirliğini korumak istiyorsak, terörle mücadelede daha net tutarlı ve samimi adımlar atmamız şart.
Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele veren bir ülke olarak oyalamalara tahammülümüz kalmamıştır.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda yaşananlar da Türkiye’nin hassasiyetlerini ortaya koymuştur.
Salı günü imzalanan mutabakat muhtırasının, Türkiye’nin hassasiyetlerinin anlaşıldığı olarak görüyoruz. Ancak bu başlangıçtır. Bu muhtıradaki konuların uygulanmasını takip edecek adımımızı buna göre atacağız.
Türkiye İsveç ve Finlandiya arasında imzalanan muhtıraya bu açıdan bakmanın daha önemli olacağına inanıyorum. Şüphesiz bu muhtıra zorlu müzakere sürecinden sonra elde edilmiş diplomatik bir zaferdir. Türkiye PKK ve uzantıları ile tam işbirliği, mücadelede dayanışma, PYD-YPG ve FETÖ’ye destek sağlamama taahhüdü, savunma sanayide ambargolara gidilmemesi ve işbirliğinin artırılması, terör suçlularının iadesi konusunda adım atılması ki İsveç 73 teröristi iade etme sözü verdi. Muhtıranın uygulanmasını takip amacıyla daimi bir mekanizma kurulmasına da karar verildi. Türkiye’ye yönelik terör propagandalarının engellenmesi konusunda sağlam garantiler almıştır. Böylece Türkiye’nin ilk günden itibaren dile getirdiği hassasiyetle güçlü muhtıraya girmiştir. Türkiye ve NATO ile birlikte bu muhtıranın kazananı İsveç ve Finlandiya halklarıdır. Bu karar bu ülkelerin halklarının barış huzur ve güvenliğine de katkı yapacaktır.
NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg Niinistö ve sayın Andersson ile 4’lü zirvemizi gerçekleştirdik. Zirvenin yanısıra sayın macron johnson michel ve Sayın Biden, Sayın Nehammer, sayın sanchez sayın scholz sayın rutte ve güney kore cumhrubaşkanı ile görüşmelerimiz oldu. Karadağ liderleri dahil pek çok liderle de sohbet ettik. Genel olarak Ukrayna’daki gelişmeleri ele aldık. Ayrıca ikili gündemdeki konuları farklı yönleriyle değerlendirdik.
Madrid zirvenin yeni bir dönemin kapısını aralamasını temenni ediyoruz. Sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.
Soru-cevap bölümü
Gerek Sayın Putin ile gerek sayın Zelenski ile bu hafta sonu ya da önümüzdeki hafta başında telefon diplomasisini sürdüreceğiz. Koridoru işletme gayretine çalışacağız. Gemilerimiz ile bu ürünlerin tahliyesinin ve üçüncü ülkelere naklini sağlamaya gayret edeceğiz.
Biraz önce Biden kendi basın toplantısında sizinle görüştüğünü ve satışı desteklediğini ve Kongre’den çıkması konusunda emin olduğunu söyledi. Size Kongre’den çıkması konusunda söz verdi mi? Siz bu konuda Kongre’den emin misiniz?
Biliyorsunuz parlamentolar sıkıntıları süreçlerin yaşandığı yerlerdir. bu konuda Sayın Başkan elinden gelen adımları atacağını söyledi. benim de geniş bir ekibim ABD’deydi. Gerekli görüşmeleri yaptılar. Orada cumhuriyetçilerle görüşme yapmak suretiyle desteğini almamız halinde Sayın Biden’ın gayretleri sonuç bulacaktır. O yüzden gecikmeden ayrıca bir heyeti de göndereceğiz.
İsveç ve Finlandiya ile yapılan anlaşma konusunda süreç nasıl olacak. Adımların atıldığını görmezseniz tekrar veto hakkınızı kullanacak mısınız?
Tekrar gerek yok. Biz parlamentomuzda bu işi geçirmezsek bu iş yürümez. Onlar bu görevlerini yerine getirmeleri halinde biz ne yaparız, parlamentoya göndeririz. Ancak getirilmezse bunun gönderilmesi söz konusu değil.
İsveç de biliyor Finlandiya da biliyor. Öncelikle bu PKK, YPG, FETÖ’nün silinip atılması lazım.
Yunanistan’ın son dönemlerdeki tutumu bizim siyaset anlayışımıza asla uymuyor. Ve son dönemde özellikle kendisine İstanbul’da verdiğim yemekten sonra bir teklifte bulundum. Bundan böyle aramızdaki ilişkileri ikili yapalım. Üçüncü kişileri aramıza sokmayalım dedim. Buna rağmen anlaşmamızı 2-3 hafta sonra tamamen tersine dönüştürdü. Davos’ta aynısını yaptı. Bir taraftan adalar buralara özel ziyaretler yapıp, özel ziyaretlerde de silahlandırmalara gitmek gibi gayretin içine girdi. Oraları silahlandıramazsınız. Amerika’nın üs kurma olayları sorulduğu zaman alınan cevap Rusya’ya karşı olduğu. Benim halkım bunları yutmuyor. Biz barışın egemen olduğu bir dünyayı kuracaksak o zaman bu adımlar niçin atılıyor? Buna olumlu bakmıyoruz. İkili görüşmelerde bunu liderlere söyledik.
(Muhalefetin ‘geri adım’ eleştirileri) Taviz neresindeymiş? Muhalefet hiçbir zaman olması gerekeni veya doğrusunu söylemez. Türkiye muhalefeti böyledir. Bütün belgeler ortaya konuluyor. Şu an itibarıyla bizim buradaki tavrımız ilgi uyandırdığı gibi bütün liderler noktasında takdirle karşılandı. Bizler de terörle mücadelemizin Türkiye dışındaki ayaklarını belgelerle kendilerine takdim ettik. Ki ordan izledikten sonra bu işi daha iyi anlayacaklar. Terörist yanlıları ciddi manada çılgındalar. Ama ne yazık ki bizim iç muhalefet bu işlerden pek memnun değil. Onlara da dönünce anlatırız.
Freedom House önce kendini sorgulasın. Türkiye’de 40 yılda 40 bin vatandaşımız öldürüldü. Diyarbakır Anneleri HDP’nin kapısı önünde evlatlarını bekliyor. Nerede bu Freedom House? Önce gelsin Diyarbakır Anneleri’ni ziyaret etsinler. Bu evlatları kaçıran HDP’liler, PKK’lılar, YPG’liler bunu özgürlük adına mı yapıyorlar? Özgürlüğün tanımını iyi bileceğiz. Bugün Türkiye’de bir Kandil gerçeği var. Kız çocuklar dağlara kaçırılıyor. Acaba Freedom House bunları ne kadar takip etti? Hiç.
(Cezaevindeki gazeteciler) Benim şu anda ülkemde cezai bir durum omadıktan sonra hukuk noktasında herhangi bir cezai yaptırım olmadıktan sonra gazeteci, kalemşör, fikir bunlardan cezaevlerinde olan yok. Hepsi bunların sadece bir dezenformasyon. Bunları da biz yutmayız.
AYRINTILAR GELECEK…