İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Biz, sadece halkın hizmetindeyiz. Onu söyleyeyim. 5 yıl daha bu onurlu göreve, yine halkın hizmetinde ve halkın emrinde olmak üzere talibiz ve bu görevi yerine getirmek için hazırız. Altını çiziyorum, çok daha güçlü bir şekilde hazırız. Çünkü, İstanbul’un duraklama lüksü yok. İstanbul’un yalpalamaya, hiçbir lüksü yok. İstanbul’un, hele hele hiçbir şekilde ihanet edilmesine fırsat tanınacak bir ortamla karşılaşmaya tahammülü yok. İstanbul’un, konuşurken sağa-sola bakıp, ‘Acaba ne diyecek’ diye korkuyla süreç yönetenlere tahammülü, hiç ama hiç yok” dedi.
İBB, kentin kültürel mirasının en önemli yapılarından biri olan Mimar Sinan üretimi Süleymaniye’deki ‘Sıra Dükkanlar’ı yeniden canlandırdı. Son yıllarda kaderine terk edilen ‘Sıra Dükkanlar’, İBB Fen İşleri Dairesi Başkanlığı restorasyonu ve İBB Miras’ın yenilikçi vizyonuyla baştan aşağı yenilendi. UNESCO tarafından, 1985 yılında, ‘Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilen dört bölgeden biri olan Süleymaniye Camii ve Külliyesi bünyesindeki dükkanlar, “İBB İstanbul Tasarım Müzesi” olarak işlev kazandı.
Zanaatkâr, tasarımcı ve sanatçıları bir araya getiren dükkânları, sosyal mekânları, atölye ve etkinlikleriyle bulunduğu bölgeye değer katacak bir çekim merkezi olarak tasarlanan müzenin açılışı; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ve CHP Fatih Belediye Başkan adayı Mahir Polat’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi. Açılış töreninde, İmamoğlu ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Oktay Özel birer konuşma yaptı.
İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“İSTANBUL ARTIK SELDE, SU BASKININDA BOĞULAN BİR ŞEHİR DEĞİL
İstanbul’un her havası güzeldir; yaşamak, tatmak lazım. Nasılsa, İstanbul’un yağıştaki o kötü görüntülerine son verdik. Artık selde, su baskınında boğulan bir şehir değil, tam aksine yağmurun altında ıslanmanın bile güzel olduğu bir şehir var etme yolunda, güçlü bir şekilde ilerliyoruz. İstanbul’un özel noktalarından birindeyiz. Ben, bu şehirdeki her insanı, dünyanın en seçkin konumundaki insanlar olarak görüyorum. Bu aziz şehirde yaşamak, sadece kişisel olarak hayatını yaşamak değil; aynı zamanda Fatih Sultan Mehmet’le yaşamak, Kanuni Sultan Süleyman’la yaşamak, Mustafa Kemal Atatürk’le yaşamak demektir. Onun için çok özel bir durumdayız, özel bir pozisyondayız. Onların şehrin dokusuna nüfuz etmiş eserleriyle, hatıralarıyla nefes almak demektir. Biz, bu şehirde, burada ömrünü geçirmiş, İstanbul’a değer katmış kim varsa, onlarla birlikte yaşıyor, onların kıymetini biliyoruz. Ve onların özel noktalarını, anlarını yaşamak, geleceğe taşımak konusunda da yoğun bir gayret içerisindeyiz.
ECDAT YADİGARI BÜTÜN ESERLERİ İSTANBULLULARLA BULUŞTURUYORUZ
Bu onurlu görevi 5 yıldır yerine layığıyla getirme konusunda, çok özenli bir çalışma dönemini yönettiğimizi gururla ifade etmek isterim. İstanbul’un tarihi mirasına büyük bir özenle, olağanüstü bir gayretle sahip çıkıyor ve geliştiriyoruz. Onun için İstanbul, tarihinin en çok restorasyon, iyileştirme, ihya etmek ile ilgili yoğun bir çalışma dönemini yaşıyor. Tarihi eserleri sadece restore etmiyoruz, restore ettiğimiz kadar, hayata kazandırıyoruz. Aktif bir parçası haline getiriyoruz. Geçmişle bugünü kaynaştıran, geleceği gözeten, bugünün bütün ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, önümüze inanılmaz bir vizyon koyan perspektifle, ecdat yadigarı bütün eserleri İstanbullularla buluşturuyoruz. Açılışını yaptığımız İstanbul Tasarım Müzesi de tam da bu anlayışla hayata kazandırdığımız çok özel bir alan. Burası, bütün İstanbulluların yoğun ilgisini görecek, İstanbullular burayı görmek için can atacak. Tarihi yarımadayı, güzel Fatih’i gezmeye gelen her insanın mutlak uğrak yerlerinden birisi olacak.
BİREYSEL KABULLER, TEKİL ANLAYIŞLAR YA DA ‘BEN BİLİRİM’ KİBRİNDEN UZAK BİR SÜREÇ YÖNETİLDİ
Asırlardır İstanbul’un sosyal hayatın nabzının attığı bir merkez olan ‘Sıra Dükkanlar’ son yıllarda kaderine terk edilmişti. Burada, bu özel çalışma yapılırken; bireysel kabuller, tekil anlayışlar ya da ‘Ben bilirim’ kibrinden uzak bir süreç yönetildi. Herkesin katılım gösterdiği ve içine ihmalin, hele hele ihanetin hiç girmediği, rant diye bir kavramın yanından bile geçmediği buluşmalar ve birlikteliklerle burada süreç çözüldü. İşte ilgisiz bırakıldığında unutulan ama yoğun bir ilgi gösterildiğinde canlanan ya da bir kişinin her şeye karar verdiği bir ortamdan, İstanbulluların karar verdiği bir noktada imza atıldığında, ne denli renkli, ne denli canlı ve ne denli umut veren bir alanın oluşabileceğinin çok özel bir örneğidir Mimar Sinan Caddesi. Eline, emeğine sağlık bütün katkı sunanların. Sıra Dükkanlar, aynı zamanda Mimar Sinan’ın evinin bulunduğu yer. Yine Süleymaniye Camii ve Külliyesi içinde inşa edilmiş bir nokta. Yani Kanuni’nin iradesini, Mimar Sinan’ın da sanatını yaşatan ve taşıyan bir nokta.
İKİNCİ ETAP DA 5 AY SONRA HAZIR
Alanın ikinci etabı da yaklaşık 5 ay sonra tamamlayacağız. Sizler de buradaki o sürpriz köşeleri gördükçe, yaşadığınız bu şehirle daha fazla gurur duyacak ve kendinizi bu şehre daha fazla sorumlu hissedeceksiniz. Tabi yeni alanlar ve yeni kültür sanat mekanlarının bu şehre bu tür noktalarda kazandırılması, bizleri de heyecanlandırıyor. Böylece bu bölgenin yoğun ilgi odağı haline gelmesi, bizleri şimdiden sabırsızlandırıyor. Nasıl Fatih Sultan Mehmet’in emaneti olan Haliç Tersanesi’ni kapanmış bir halden tekrar canlanan, üretim yapan ama aynı zamanda tasarımla, sanatla buluşturan bir çalışmayı yapabilmişsek, burada da aynı şeyi yapmaya devam ediyoruz. Nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Büyükdere Fidanlığı’nı İstanbul’a kazandırmışsak, aynısını yapıyoruz. Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Mimar Sinan’ın emanetini yok olmaktan kurtarıyor, yeniden üretim yapılan, insanlarımızın capcanlı bir şekilde yaşamın içine katılmasını gördükleri ve buluştukları bir merkez haline getiriyoruz. Ve daha da güzeli, halka açıyoruz. Bunları da ancak biz yapabiliriz.
İSTANBUL’UN, KONUŞURKEN SAĞA-SOLA BAKIP, ‘ACABA NE DİYECEK’ DİYE KORKUYLA SÜREÇ YÖNETENLERE TAHAMMÜLÜ YOK
‘Biz yapabiliriz’ kavramı aslında şöyle tarifleniyor. Hiç kimsenin, hiçbir grubun, hiçbir odağın emrinde olmamak anlamına geliyor. Sadece ve sadece 16 milyon insanın, halkın, buranın hemşehrilerinin, milletimizin, vatandaşlarımızın emrinde olmanın bir boyutunu sizlere gösteriyor. Biz, sadece halkın hizmetindeyiz. Onu söyleyeyim. 5 yıl daha bu onurlu göreve, yine halkın hizmetinde ve halkın emrinde olmak üzere talibiz ve bu görevi yerine getirmek için hazırız. Altını çiziyorum. Çok daha güçlü bir şekilde hazırız. Çünkü, İstanbul’un duraklama lüksü yok. İstanbul’un yalpalamaya, hiçbir lüksü yok. İstanbul’un, hele hele hiçbir şekilde ihanet edilmesine fırsat tanınacak bir ortamla karşılaşmaya tahammülü yok. İstanbul’un, konuşurken sağa-sola bakıp, ‘Acaba ne diyecek’ diye korkuyla süreç yönetenlere tahammülü, hiç ama hiç yok. Yani neye var? ‘Hep ileri’ demeye, ‘Tam yol ileri’ demeye hazır İstanbullular var. Biz de bunu temsil ediyoruz. ‘İstanbul benimdir. İstanbul benim aşkımdır’ anlayışından kurtulmaya; ‘İstanbul hepimizindir’, İstanbul’un 16 milyona ait olduğu bir döneme yine devam etme mecburiyeti vardır.
BÜTÜN İSTANBULLULARI BURAYA DAVET EDİYORUM
Buraya bütün İstanbulluları davet ediyorum. Sevgili hemşehrilerim, buraya gelirken özellikle çocuklarınızla gelin. Çocuklarınızın burada göreceği bu atmosfer, bu ortam; yenileşmenin iyileşmenin izlerini size çok derin bir şekilde hissettirecek. Aynı şekilde tasarımın gücünü, yaratıcılığın, ustalığın, zanaatkar olmanın, sanatçı olmanın o derinliğini ve o güçlü hissini verecek. O bakımdan çocuklarımızın gelecekte daha güçlü, daha tasarım kuvveti yüksek, daha umutlu olmalarını istiyorsanız; bu mekanları lütfen onlara gösterin. Sanatın, zanaatın, sanatçıların kabiliyetlerini mutlaka onlara gösterin. Bu manada özellikle İstanbulluları buraya gelirken yalnız değil, ailece, çocuklarıyla, dostlarıyla gelmeleri adına içten davetimi yapıyorum. Bugün bir arada olduğumuz ve bu müzede yer alan bütün dostlarımıza teşekkür ediyorum. Yine gelecek yıllarda da yoldaş olacak diğer tasarımcılara, değişimle beraber burayı güçlendirecek yeni yeni sanatçılara ve o mekanlara şimdiden başarılar diliyorum.
BİZİM BELEDİYECİLİĞİMİZ GALİP GELECEK; MİLLETİMİZ KAZANACAK, MİLLETİN EVLATLARI KAZANACAK
5 yıldır gerçekten özenli bir çalışma yaptık. Gerçekten işbirliği noktasında derin birikimiyle ve meslek duygusuyla hem İstanbulumuza hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne çok güçlü çalışmalarda katkı yapan, dönem dönem yeni fikirleriyle çok özenli başarılara imza atan ve şimdi benimle birlikte bu güzel yolculukta, Fatih’te belediye başkanı olma adımını atan Mahir Polat kardeşime de burada, bu projede yaptığı özenli çalışmalardan dolayı yürekten teşekkür ediyorum. Bu memleketin güzel insanlarıyla çalışmak için söz vermiştim. Ben yine milletimizin, memleketimizin evlatlarıyla yol arkadaşlığı yapmaya, çalışmaya, kamu hizmetinde yakın, eş, dost, akraba asla değil; kızım, oğlum, damadım, gelinim asla değil; meseleye milletin evlatları penceresinden bakarak, 86 milyon insanına fırsat tanıyan, 16 milyon insanına fırsat tanıyan, bu yolculuğa devam edeceğim. Çünkü Mahir gibi yol arkadaşlarımızın, bizi kendi maharetleriyle, gerçekten güzel günlere ve güzel işlere taşıyacağını yaşadım, gördüm. Herkese de bunu tavsiye ediyorum. İnşallah hem Fatih’te hem İstanbul’da hem birçok şehrimizde, birçok ilçemizde bizim belediyeciliğimiz galip gelecek. Milletimiz kazanacak, milletin evlatları kazanacak”