TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya, enflasyonun hesaplanmasında baz alınan madde fiyatlarına yönelik eleştirilere ilişkin, “TÜİK tarafından Türkiye genelinde aylık 608 bin 594 fiyat derlenerek hesaplanan endeks sonuçları her ayın 3’üncü işgünü kamuoyu ile paylaşılıyor. Madde sepeti olduğu yerde duruyor, madde sepetini gizlemek kimsenin yetkisinde değildir. Yayınlanmayan tablolar madde fiyatlarıdır. Geçmişte açıklanan madde fiyatlarının bir gösterge niteliği yoktu. Madde fiyatlarının açıklanması için ekstra bir gün daha çalışma yapmak gerekiyor. Bu sebeple artık gösterge niteliği taşımayan bu fiyatları yayınlamıyoruz” açıklamasını yaptı. “Van”da satılan normal domates ile Etiler’de satılan çeri domatesi birbiriyle karşılaştırırsanız bir mana ifade eder” diyen Çetinkaya, Türkiye’deki şirketlerin enflasyonist ortamı kullanarak normalde yapması gerekenden çok daha fahiş kârlar elde etiklerini, şirket kârlarının enflasyon üzerinde artırıcı bir etkiye sahip olduğunu belirtti.
TÜİK Başkanı Çetinkaya, Ankara’da medya kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, enflasyona ilişkin açıklamalarda bulundu, eleştirileri ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çetinkaya, Haziran ayı enflasyon oranının beklentilerin altında gerçekleşmesinin gerekçelerini “kamu zamlarının temmuz ayına ertelenmesi, kurdaki istikrar ve yaz aylarının düşüşe katkısı” olarak sıraladı. “Enflasyonun maaş zamları belirleneceği zaman neden düşük açıklandığı” konusunda Çetinkaya, sorunun muhatabının kendileri olmadığını söyledi. Çetinkaya, “Elektrik zammını 1 Temmuz’da veya 1 Haziran’da yapmanın farkı var. Yarım puan veya daha fazla etkiliyor. Bu tercih bu yönde kullanıldı” şeklinde konuştu.
Erhan Çetinkaya, “30-40 yıllık aylık enflasyon verilerine baktığınız zaman Haziran ayı her zaman, her zaman en düşük aydır. Yani çoğu yıl negatif gelmiştir. Geçtiğimiz 2 yıl boyunca seçim atmosferinden kaynaklı veya aşırı kur hareketlerinden hareket ettiklerinden kaynaklı bir birikmişlik vardı” ifadelerini kullandı.
Çetinkaya’ın açıklamalarından önce çıkan konular şöyle:
“TÜİK tarafından, Türkiye genelinde aylık 608 bin 594 fiyat derlenerek hesaplanan endeks sonuçları her ayın 3’üncü işgünü kamuoyu ile paylaşılıyor. Madde sepeti olduğu yerde duruyor, madde sepetini gizlemek kimsenin yetkisinde değildir. Yayınlanmayan tablolar madde fiyatlarıdır. Geçmişte açıklanan madde fiyatlarının bir gösterge niteliği yoktu. Madde fiyatlarının açıklanması için ekstra bir gün daha çalışma yapmak gerekiyor. Bu sebeple artık gösterge niteliği taşımayan bu fiyatları yayınlamıyoruz.
Enflasyon hesabının yapılabilmesi için tüketim sepetinin belirlenmesi gerekiyor. Biz bunu her ay 2 bin haneye giderek yapıyoruz. Sene sonunda 25 bin haneye gitmiş oluyoruz. Bu hanelerin içinde zenginler var, fakirler var, ortalama durumda olanlar var. Toplumun genelini yansıtan bir örnekleme yapıyoruz. Bu hanelerin harcama kalıplarına göre sepetin içinde neyin yer alıp, neyin yer almayacağı belirleniyor. Bu mal ve hizmetlerin belirli ağırlıkları var. Sonuçta bu mal ve hizmetlerin fiyat değişimleri ağırlıklarıyla çarpılarak ortalama bir rakam hesaplanıyor. Bizim her ay aylık ve yıllık olarak açıklıyor olduğumuz şey tek bir rakam. Ve geçen ay 1.64 çıktı. Bunun içinde benzinin fiyat değişimi de var, domatesin de var, elbisenin de var, diş muayenesinin de var, saç tıraşının da var. Enflasyon, 600 bin fiyatın tek bir endeks değişimine, tek bir yüzdesel değişime toplulaştırıldığı veya indirgendiği bir hesaptır.
TÜİK, MADDE FİYATLARINI AÇIKLAMAYI DURDURDU
TÜİK, 2022 Mayıs ayında madde fiyatlarını açıklamayı durdurdu. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülke bunu yapmıyordu. Dünyanın en hızlı enflasyonunu açıklıyoruz, ayın 3’ünde açıklıyoruz. Bizden sonra bir iki tane 7’sinde açıklayan var, ezici bir çoğunluk bir sonraki ayın 10 veya 12’sinde açıklıyor.
2022 öncesi İTO gibi sadece saha verisi ile bakkal, manav, pazar, market, hastane, özel okul vb açıklıyorduk. 2020 yılında başlayan çalışmalarla artık toplam verinin yüzde 50’si dijital olarak toplanıyor ve veri miktarı kat kat arttı. 500 bin fiyattan, 600 bin fiyata çıktı. Hesap ucu ucuna yetişirken, kalkıp bir de bir anlatıcılığı olmayan fiyatlar hesaplamaktan vazgeçtik, bu yüklü, ağır ve dünyada kimsenin yapmadığı bir iş.
600 bin fiyatın içerisinden siz birkaç tanesini seçip örneğin, Van’ın BİM şubesinde satılan normal domates ile İstanbul’un Etiler şubesindeki Macrocenter’da satılan çeri domatesi birbiriyle karşılaştırırsanız bir mana ifade eder. Ama domates fiyatı dediğiniz zaman dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi Türkiye’de de bir manası olmaz. Dolayısıyla bütün dünyanın yaptığı şey o aradaki düzeyler ile ilgili fiyat açıklamak değil, endeks açıklamaktır.
BÜTÜN DÜNYADA YAPILAN ARADAKİ DÜZEYLERLE İLGİLİ FİYAT AÇIKLAMAK DEĞİL, ENDEKS AÇIKLAMAKTADIR
‘Yumurta’ dediğiniz zaman toplulaştırılmış bir şeyden bahsediyorsunuz. ‘Doktor muayenesi’ dediğiniz zaman toplulaştırılmış bir şeyden bahsediyorsunuz. Hangi doktor muayenesi? Devlet hastanesi mi, özel hastane mi? Detayın kaybolduğu bir aralıktan bahsediyorum. İnsanların büyük çoğunluğu devlet hastanesine gidiyorsa ve devlet hastanesindeki fiyat 20 liraysa; 500 lira, bin lira, 2 bin lira, 10 bin liralık ücretlerin ağırlığı azsa olabilir. Toplulaştırdığınız zaman fiyatlar manasızlaşıyor. Örneğin yumurta, doktor muayenesi fiyatları denildiğinde toplulaştırılmış bir fiyattan bahsediliyor. Bütün dünyada yapılan aradaki düzeylerle ilgili fiyat açıklamak değil, endeks açıklamaktır. Hiçbir şey ifade etmediği için madde fiyatlarını yayınlamayı bıraktığımız için çok dayak yedik.”
ŞİRKET KARLARI ENFLASYON ÜZERİNDE ARTIRICI BİR ETKİYE SAHİP, BU GÖRÜLÜYOR
Türkiye’de şirket kâr artışları fahiş, yurt dışında değil. Şirket kârlarının hem Türkiye’de, hem dünyada enflasyon üzerinde çok ciddi belirleyiciliği olduğu noktasında araştırmalar var. Türkiye’de yapılan araştırmanın sonuçlarına bakmadım ama şunu söylüyor; Türkiye’deki şirketler bu enflasyonist ortamı kullanarak normalde yapması gerekenden çok daha fahiş kârlar elde ediyorlar. Şirket kârları enflasyon üzerinde artırıcı bir etkiye sahip, bu görülüyor. Marketlerdeki kârlılık da bir miktar artıyor; ama ‘enflasyonu yukarıya çekiyorlar’ tespiti sert olur.
TÜİK ENFLASYONDA BİR ŞEY ÇEVİRMİYOR
TÜİK enflasyonda bir şey çevirmiyor. Bir şey yakalama niyetinde olanlar yakalayamazlar. İşte ‘TÜFE, giyim enflasyonunun çok üzerinde kalmış, biz bilinçli olarak giyimi baskılıyormuşuz.’ Almanya, Fransa’da tüm ülkelerde TÜFE, giyim endeksinin çok çok üzerinde. Türkiye’den farklı bir durum yok. Geçen ayki enflasyon önümüzdeki aylarda çok tartışılacak. Çünkü geçen senenin bazları çok yüksek. Bundan kaynaklı bir iniş olacak baz etkisiyle.
Tartışılsın diye söylemiyorum ama enflasyonun yüzde 75 olmasıyla yüzde 45 olması arasında nasıl bir fark var bunu bir irdelemek lazım diye düşünüyorum. Bana sorarsanız bir fark yok. Fiyatlar gene artıyor.”
KAYNAK: ANKA